14 Mayıs’ta genel seçime ittifaklar halinde giren partilerin 31 Mart yerel seçimlerinde ayrı ayrı partiler olarak girmesi ve bazı partilerin daha güçlü çıkışlar yakalaması özellikle bölge kentlerinde sonucun etkisine dair merak uyandırıyor. Özellikle Urfa’da eski AKP’li Kasım Gülpınar’ın Yeniden Refah Partisinden seçime girmesi ya da Serkan Ramanlı’nın HÜDA PAR’ın Batman adayı olarak seçime girmesi veya DEM Parti’nin adaylarını ön seçimle belirlemesi gibi örnekler bildik seçim sonuçlarının değişebileceğinin işaretini veriyor.
Yerel seçime günler kala anket araştırmalarının sonucu ve araştırmacıların söylemleri daha çok netleşiyor. Bölgeye dair araştırmaları ile bilinen Rawest Araştırma’nın Genel Direktörü Roj Girasun, yerel seçimler öncesi Dersim Gazetesine değerlendirmelerde bulunurken, Diyarbakır seçmenleri ise tepki ve taleplerini dile getirdi.
“İstanbul tutumunun bölgeye etkisi var”
Girasun, Araştırma sonuçlarında DEM Parti’nin İstanbul kararının bölgeye direkt etkisi olduğunu belirterek şu yorumu yaptı:
“İstanbul’da DEM Parti seçmeni bundan iki ay önce yaptığımız araştırmada kendi partilerinin güçlü bir aday çıkarmasını istiyorlardı. Ancak hem Başak Demirtaş’ın aday gösterilmemesi sonrası hem de 19 ilçede kent uzlaşısı kurulması sonrasında DEM Parti seçmeninin yüzde 50’den fazlası Ekrem İmamoğlu’na yönelmiş durumdalar. Önemli sayıda seçmen de sandığa gitme konusunda motive değil. İstanbul tutumunun bölgeye bir etkisi var mı sorusunu sorarsak. Var, İstanbul seçimleri aslında DEM Parti’nin hegemonik olarak güçlü olduğu yerleri dengede olduğu iller üzerinden konuşma, pazarlık etme alanı olabilir.”
Girasun, araştırma sonuçlarına göre Bölge’de 14 Mayıs seçimlerine nazaran sandığa gitme konusunda daha düşük bir katılım olacağını söyleyerek, Kılıçdaroğlu’nun, Özdağ ile protokolü sonrası sandığa gitme oranı ikinci turda düştüğünü ve bu seçim bölgede bu oranın daha da düşeceğini ekledi.
‘HÜDA Par homojen bir güç değil’
Bölge’de diğer bir merak konusu HÜDA PAR’ın çıkışları. Girasun, HÜDA PAR’ın etkilerine dair şunları söyledi:
“HÜDA PAR’ın bölgede etkili olduğu yerler var ancak bölgenin her yerinde homojen bir güç değil. Eşit oranda dağılan bir güç değil. Diyarbakır, Batman, Bingöl bu illerden yoğunlaşmış. Ama bu seçimde hem iktidar tarafından akredite edilmesi hem de son bir yıldır fazlasıyla konuşulmasının bir miktar yansıması olacaktır. Kısmide olsa bir yükseliş görüyoruz ama bu yükseliş çok çarpıcı ve etkili olmayacak. Çünkü HÜDA PAR’ın yüzde 5 veya 10 bandında olduğu çok il ve ilçe merkezi yok.”
‘Cumhur ittifakı bölgede oylarını artırıyor’
“HÜDA PAR ve Yeniden Refah’ın Cumhur İttifakı’ndan farklı tavır almasının yerel seçime etkisi nasıl olur?” sorusuna ise Girasun’un cevabı şöyle:
“AK Parti’nin bölgede çok oy kaybedeceğini söyleyemeyiz. AK Parti bölgede 14 Mayıs’ta aldığı oyun bir miktar üstünde ve aynı zamanda bazı il merkezlerinden oyları başka yerlere dağılmış olabilir. Oda son seçimde Cumhur İttifakına HÜDA PAR da dahil olduğu için HÜDA PAR kendi oylarını götürüyor diyebiliriz. Kayyum politikası AK Parti tabanını rahatsız ediyor ancak bu rahatsızlık bir kanaat olarak kalıyor. Bu kanaat bir oy tercihine dönüşmüyor. Oy tercihlerini değiştirmede pek etkili olmuyor.”
‘Kayyum bize hizmet etmiyor’
Kayyumun varlığından rahatsızlığını bildiren Zeynep Özdemir isimli yurttaş, Diyarbakır’da gençlik ve kadın alanlarında eksiklikler olduğuna değinerek, şöyle konuştu:
“Kültür ve sanat alanı dahil her alanda eksiklik var. Belediye yönetimlerine bu konuda çok görev düşüyor. Gelişen hiçbir alan yok. Eskiden kültür ve sanat alanında çocuklarımızı götürebileceğimiz alanlar vardı ama şimdi yok. 7 yıldır kayyum var hiçbir şekilde kurumlarına gitmedik. Çünkü bize hitap etmiyor. Belediyelerin önleri panzerlerle karakol adeta kurulmuş. Böyle bir belediyeye gidemezsin. Kendi işin için bile gidemiyorsun. O imaj bile belediyeyi belediyecilikten çıkarıyor. Belediye halk yeridir. Halk istediği zaman girer ve çıkar. Bir belediyeye polise danışarak girmek kadar kötü bir şey yok. Onun yüzünden biz yıllardır belediye ve kurumlarına gidemedik.”
‘Oyumu kimliğime vereceğim’
Sandığa gidip oyunu kullanacağını belirten Özdemir, “Kimliğime, DEM Partiye oy vereceğim. Kendimize sahip çıkacağız. Başta kayyumun yolsuzluklarını düzeltmeliler. Ama kültür ve sanat, kadın gibi alanların çalışmalarında halkı dinleyerek çalışmasını bekliyoruz DEM Parti’nin. Çünkü belediyecilik halkçılıktır. Halkın beklentileri ve talepleri nelerdir dinlenerek belediyelerin çalışmasını bekliyoruz. Kadın ve sağlık alanları, gençliğin düştüğü alandan kültür ve sanat ile çıkarılması gibi konularda iyileştirme bekliyoruz” diye konuştu.
‘Kentin en temel sorunu ana dil’
Üniversiteli olan Mehmet Demirhanoğlu, en önemli sorunlarının anadilleri olduğunu söyleyerek şu vurguları yaptı:
“Derslerim olmaz ise seçime gidip oyumu kullanacağım. Kentin en büyük sorunu anadil eksikliği. Bunu vadeden bir parti olursa belediyeyi açık ara farkla alır. Partilerin kapı kapı gezip ailelere anlatması lazım. Mesela benim annem Türkçe bilmiyor. Ben anadilimle büyüdüm. Türkçeyi ilkokulda öğrendim. Buna dair hala sorunlar yaşıyorum. Temennim sonraki nesillerin bunları yaşamaması. Hem kendi anadillerini hem de Türkiye’de konuşulan ortak dili daha iyi bilmeleri.”
‘HÜDA PAR insan hayatına bir darbedir’
Demirhanoğlu, konuşmasının devamında, “Şuan beni kazanan bir parti yok. Beni oy için tatmin etmeleri lazım ama daha yok. Yani işte gençler hakkında, Kürtler hakkında ne vadediyor. Bunları açıklamaları lazım. HÜDA PAR’ı insan hayatına bir darbe olarak görüyorum. Çünkü erkek ve kadın eşitliği yok. DEM Parti’de bunu görüyorum ancak Kürtlere dair somut bir adım yok” ifadelerini kullandı.
‘Sandığa gidenler bu günleri hatırlasın’
Emekli yurttaş Şaban Kılıç, ekonomik krize öfkesini ve seçime dair fikirlerini şu sözlerle dile getirdi:
“Oy kullanacağız elbette. Şu an çektiklerimizin haddi hesabı yok. Ekonomik kriz var. Millet ekmeğe bile muhtaç. Siyaseten bu sorunu şu çözer bu çözer diyemem çünkü genelde hepsi standarttır. Fakat oy vereceğimiz parti şu anki iktidar olmayacak. Çözümüne dair bir diyeceğim yok. Kayyumun olacağı kesin zaten. Ben yüzde 90 öyle görüyorum. Ama millet sandığa gider yine. Çünkü artık halkın dur demesi lazım. Ellerini vicdanlarına bıraksınlar. Ekmeğin on lira olduğu yerde kuru soğanın 15, patatesin 25 lira olduğu durumu unutmamaları lazım.”
‘Oy kullanmıyorum’
İşçi olan Habip Karaduman ise kimseye oy vermeyeceğini söyleyerek, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Kentte nereye çekerseniz sorun var. Bir kere yolların yapılması lazım. Bir genç olarak bu hayatta artık hiçbir beklentim yok. 31 Mart’ta sandığa gitmeyeceğim. Hiçbir şekilde kimseye vermeyeceğim oyumu. Yani oyumu kime versem de aynı. Şeriatçı sistemi benimsediğim için kimseye oy vermiyorum zaten. HÜDA PAR’lı da değilim. Dediğim gibi belediyenin yolları yapması lazım. Özellikle Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışıyorum çok fazla tümsek ve yol kıvrımı var. Araçlar sürekli orada kaza yapıyor. Haftanın iki günü orada kazalara şahit oluyorum.”
Haberimizin videosunu buradan izleyebilirsiniz