Dersim Milletvekili Alican Önlü “kafa kesme bir devlet geleneği mi?’’ diye sordu.
Katıldığı Dersim 38 katliamına dair anılarını günlüğüne not eden ve bunu soğukkanlı bir şekilde aktaran askerin anılarını, HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sordu. Önlü, “Askerin günlüğünde yazdığı ‘kafa kesme’ uygulaması 37-38’de Dersim’de, 90’larda Kürt illerinde, şimdilerde ise Türkiye’nin ittifakta olduğu ÖSO çeteleri tarafından Suriye’de görülmektedir. Bu uygulama bir devlet geleneği midir?” sorusuna yanıt verilmesini istedi.
Çalışmalarını Almanya’da sürdüren tarihçi Zeynep Türkyılmaz, Dersim 38’de devlet eliyle yaşatılan katliama dair önemli bir belgeyi geçtiğimiz hafta kamuoyuyla paylaştı. Harekâta katılan bir askerin günlüğüne yazdığı notlar, Dersim Tertelesi’nde nasıl bir vahşetin yaşandığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
İsminin Yusuf Kenan Akım olduğu tahmin edilen Samsunlu askere ait hatıratta 27 Temmuz ile 25 Eylül 1938 tarihleri arasında Dersim’de gerçekleştirilen katliama ilişkin şu anılara yer veriliyor:
“9 Eylül. Bugün de dağları ormanları tarayarak ovaya geldik. Bizim bölük Şam Uşaklarının başı olan Şeytan Ali’nin kafasını ve birçok daha insan öldürerek hepsinin kafasını getirdi.
3 Eylül. Cevizli ilerisindeyiz. Nihayet saat 7’de bir su kenarında konakladık. Fakat derenin içi insan leşleriyle dolu olduğundan, susuzluktan öldük.
11 Eylül. Bugün de dağları tarıyoruz. İnsan leşlerinden derelere girilmiyor.
12 Eylül. Bu sabah erkenden kalktık. Yine dağlarda tarama harekâtı yapıyoruz. Her gün kafa kesmekle uğraşıyoruz…
10 Eylül. Bugün dağlar ormanlar tarandı. Bizim bölük, azılılardan birisinin kellesini getirdi. Başka bir bölük de Seyithan’ın kafasını getirdi. Bizim bölükte Ruşen isminde er var. Bütün kafaları o kesiyor.”
Söz konusu askerin günlüğünde yer alan vahşet uygulamaları HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, tarafından Meclis Başkanlığı’na taşındı. Önlü, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın, Dersim katliamı ilişkin ortaya çıkan bu belge üzerinden şu sorulara yanıt vermesini istedi.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 99’uncu maddeleri gereğince yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Alican ÖNLÜ / Tunceli Milletvekili
Çalışmalarını Almanya’da sürdüren tarihçi Zeynep Türkyılmaz, Dersim 38’de devlet eliyle yaşatılan katliama dair önemli bir belgeyi geçtiğimiz hafta kamuoyuyla paylaştı. Harekata katılan bir askerin günlüğüne yazdığı notlar, Dersim Tertelesi’nde nasıl bir vahşetin yaşandığını bir kez daha gözler önüne sermektedir. ‘9 Eylül. Bugün de dağları ormanları tarayarak ovaya geldik. Bizim bölük Şam Uşaklarının başı olan Şeytan Ali’nin kafasını ve bir çok daha insan öldürerek hepsinin kafasını getirdi.’ Bu sözler Atatürk Kitaplığı’nın internet kullanımına açık olan dijital kaynaklar arasında bulunan, 1938 yılına ait bir hatırattan.
Yine söz konusu askerin günlüğünde vahşet uygulamalarına dair şu notlar yer almaktadır:
“3 Eylül. Cevizli ilerisindeyiz. Nihayet saat 7de bir su kenarında konakladık. Fakat derenin içi insan leşleriyle dolu olduğundan, susuzluktan öldük.
11 Eylül. Bugün de dağları tarıyoruz. İnsan leşlerinden derelere girilmiyor.
12 Eylül. Bu sabah erkenden kalktık. Yine dağlarda tarama harekâtı yapıyoruz. Her gün kafa kesmekle uğraşıyoruz…..
10 Eylül. Bugün dağlar ormanlar tarandı. Bizim bölük, azılılardan birisinin kellesini getirdi. Başka bir bölük de Seyithan’ın kafasını getirdi. Bizim bölükte Ruşen isminde er var. Bütün kafaları o kesiyor.
15 Eylül. Yan yazı: Bu gün Söğütlü köyünü taradık. Şüpheli insanları topladık. Koç Uşağının ele başısı olan İbrahim ağayı bugün dere içinde kurşunla öldürdük…”
İsminin Yusuf Kenan Akım olduğu tahmin edilen Samsunlu askere ait hatıratta 27 Temmuz ile 25 Eylül tarihleri arasında Dersim’de yaşanan soykırım tüm açıklığıyla yer almaktadır. Notların ortaya çıkmasını sağlayan tarihçi Zeynep Türkyılmaz Agos gazetesindeki yazısında ‘bazen bir, bazense birkaç farklı seferde çabucak karalanan, ancak her gün düzenli olarak tutulan bu hatırat, Dersim’de yaşanan vahşeti ilk defa emir komuta zinciri içindeki uygulayıcılarının perspektifinden, araya zaman girmeden, sıcağı sıcağına anlatıyor’ ve ‘bu hatırat bize gösteriyor ki eğer bir yüzleşme ve ‘Bir daha asla’ deme ihtimali varsa, bu ancak ‘devlet-dışı’ başka arşivler ve hafızaların da bu sürece katılımlarıyla mümkün. Onun için bunun benzeri materyallerin ortaya çıkması, Dersimliler için bir iyileşme imkanı sunmakla birlikte, asıl olarak failler ve aileleri açısında bir ahlaki zorunluluk. Zira saklanan küçük bir aile sırrı değil, Dersim’in büyük yarasıdır. Tazmini mümkün olmayan karşısında hem tarih hem de ispatın yükünü sırtlanma sırası artık onlardadır…’ İfadelerini kullanmıştır.
Sadece bir askerin günlüğünde bile katliama dair bu derece önemli bilgiler yer alırken Dersim Katliamına ilişkin devletin gizli arşivlerinde çok çarpıcı bilgi ve belgelerin bulunduğu bir gerçektir.
Bu bağlamda;
1- Dersim’de gerçekleştirilen katliamı gözler önüne seren bu notlar sonrasında Dersim 38’de yaşananların araştırılması ve katliamla yüzleşilmesi adına bir çalışma yapacak mısınız?
2- Dersim’de yaşananlara dair başta devlet arşivleri olmak üzere, ‘devlet-dışı’ arşivleri kamuoyuna açacak mısınız? Katliama tanık olan kişilerin sözlü beyanları ve yazılı hatırlarının ya da belgelerin bir araya getirilmesi adına bir girişiminiz olacak mıdır?
3- 37-38’de Dersim’e ‘kelle avcısı’ adı altında paralı askerler gönderilmiş midir? Dersim’de kesilen insan kafaları için askerlere yada sivil çetelere altın ya da başka maddi ödüller verilmiş midir? Bunun için devlet bütçesinden herhangi bir kaynak ayrılmış mıdır? Ayrıldı ise bu bütçe hangi yasaya dayandırılarak ayrılmıştır?
4- 37-38’de Dersim’de askerlere ya da sivil çetelere Dersimlilerin kafalarını kesmelerine dair bir emir verilmiş midir? Bu suçlar emir – komuta zinciri içinde mi işlenmiştir? Bu suçları işleyenler hakkında bir soruşturma veya yargılama yapılmış mıdır?
5- Koçgiri ve Dersim halk önderleri Alişer ve eşi Zarife’nin de başlarının kesilerek dönemin Valisi Abdullah Alpdoğan’a teslim edildiği bir çok kaynakta yer almaktadır. ‘kafa kesme’ yöntemiyle Dersim halkı cezalandırılmak mı istenmiştir? Vali Abdullah Alpdoğan Alişer ve Zarife’nin başları için ödül vermiş midir? Vermiş ise bu ödül hangi bütçeden karşılanmıştır?
6- Askerin günlüğünde yazdığı ‘kafa kesme’ uygulaması 37-38’de Dersim’de, 90’larda Kürt illerinde, şimdilerde ise Türkiye’nin ittifakta olduğu ÖSO çeteleri tarafından Suriye’de görülmektedir. Bu uygulama bir devlet geleneği midir?
7- Dersim’de katledilen insanların (Erkek, kadın, çocuk) kaçının kafasının kesildiğine dair bilgi devlet arşivlerinde bulunmakta mıdır? Dersim Katliamında toplam kaç köy yakılmıştır? Dersim Katliamında toplam kaç Dersimli öldürülmüştür?
8- Daha önce Dersim Gazetesi’nin yayınladığı belgelerde, Türkiye’nin Dersim’de kullanılmak üzere Nazi Almanyası’dan zehirli gazlar aldığı ortaya çıkmıştı. Zehirli gazların dünyada ilk olarak Dersim’de sivillere karşı kullanıldığı doğru mudur?
9- İşlenen insanlık suçlarıyla dünya gündemine giren Dersim Katliamından dolayı yargılan herhangi bir asker ya da devlet görevlisi bulunmakta mıdır? Bulunmakta ise bu kişiler hangi suçtan yargılanmış ve ne tür bir ceza almıştır?
10- 37-38’de kafa keserek savaş ve insanlık suçu işleyenlerin, çocuk, kadın, yaşlı demeden savunmasız insanları kurşunlayanların, bombalayanların ve zehirli gazlar atanların yargılanması için ne yapacaksınız?