1. Haberler
  2. Politika
  3. Özel’den Bahçeli’ye: Darbe yapmıyorum, 19 Mart darbesine karşı direnme hakkımı kullanıyorum

Özel’den Bahçeli’ye: Darbe yapmıyorum, 19 Mart darbesine karşı direnme hakkımı kullanıyorum

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin haftalık grup toplantısında, 111 gün içerisinde CHP’li belediyelere yönelik operasyonlarda herhangi bir delil ve para bulunmadığını kaydederek, “Antalya, Adıyaman, Mardin, Van, Hakkâri, Batman, Tunceli ve Siirt belediye başkanları ya tutuklu ya da yerine kayyum atanmış. Buraların nüfusunun toplamı, 25 milyon seçmen var. 25 milyon seçmenin oyuyla seçtiği belediye başkanlarını Cumhuriyet Halk Partili ve DEM Partili seçmenini hizmetten kopardılar” dedi. Özel, şunları kaydetti:

“Oysa burada tek bir delil olmadan, delil şüphesi olan bunlardan bağımsız bir şey oldu, muhakkiki yolladık, raporu gelince en tavizsiz gereğini yaparız. Bir tek delil olmadan, ne bizimkilerde ne DEM Parti’ninkilerde. AK Parti’yi yenme suçu işledik diye bu belediyeleri bizim elimizden değil, bu belediye başkanlarını millete hizmetten, onları seçenleri de seçtiği tarafından yönetilmekten men ettiler.

“Ne Süleyman Soylu ne bu İçişleri Bakanı o konuda gereğini yapmadı”

Diğer tarafta AK Parti Denizli Belediyesi’ni geçen yıl biz kazandık. 2019–2024 arası İstanbul Büyükşehir, kendinden önceki döneme ait tam 37 yolsuzluk dosyasını burada anlattım. İBB’deki AK Partili Büyükşehir Belediye Meclis üyesi, ‘yeşil alan para etmez diyerek’ yok pahasına satın alıyor. O yeşil alana bilmem kaç kat ruhsat veriyorlar, kırk katına belediyeye geri satıyor. Böyle işler var. Süleyman Soylu gitti, onlara el koydu. Hâlen İçişleri Bakanlığı’nda duruyor. Ne Süleyman Soylu ne bu İçişleri Bakanı o konuda gereğini yapmadı. Ankara Büyükşehir, 97 yolsuzluk dosyasını çıkardı, aldılar, işlem yapmıyorlar. Melih Gökçek’e ait neler neler var, hepinizin bildiği.

“95 milyon TL çuvallarla AK Parti’nin genel müdürüne, BELTAŞ Genel Müdürüne teslim edilmiş”

Şimdi bugüne kadar bilinmeyen CHP’de bir kör kuruş bulamayanların aradığı, bakın şimdi nereden çıkacak? Denizli Büyükşehir’de BELTAŞ diye bir firma var. AK Parti döneminde Bağbaşı Yaylası’nda teleferik işletiyor. Bütün hepsinin tutanağı var. Genel müdürün talimatıyla yaptık. Genel müdür, çalışanlara, ‘Nakit ödeyenlerin nakit ödemelerinin üçte birine fiş kesin, üçte ikisine fiş kesmeyin, kasaya değil kenara ayırın. O parayı bana teslim edeceksiniz’ diye talimat veriyor.

Denizli Büyükşehir’de her gün üçte biri fişli, üçte ikisi fişsiz teleferikten, bir dolu çuvalla genel müdüre para gidiyor. Tahsilatı yapan, parayı taşıyan, teslim eden belli, alan belli. 31 Mart’ta CHP kazanınca 1 Nisan’da bilgisayarın hard diskini ve görüntü kayıtlarını siliyorlar ama personel bunu itiraf ediyor. Diyor ki: ‘Böyle böyle yaptılar, başımız derde girer’. Geri hard diski de söktüler. Her gün, üç günde bir çuvalla para alıyorlardı buradan. Bizimkiler hard diski kurtarmaya geliyor ve hard diskten tam 25 milyon liralık paranın çuvalla BELTAŞ’ın genel müdürüne teslim edildiği döküm olarak var. Bu Beltaş, ayrıca 30 tesiste restoran, kafe, büfe, kayak merkezi işletiyor. Orada çalışanlara yapılan sorguda da, bazılarında benzer uygulamanın, paranın, nakitin, devir hızının yüksek olduğu yerlerde yapıldığı ortaya çıkıyor ve o kayıtlarla birlikte 95 milyon TL çuvallarla AK Parti’nin genel müdürüne, BELTAŞ Genel Müdürüne teslim edilmiş.

Özel’den Bakan Tunç’a: Eğer bilgi veremiyorsan, çuvallar sarayda demektir

Dosya hazırlanıyor, Denizli başsavcılığına veriliyor. Bir yıldır tık yok arkadaşlar. Bir kuruş para bulsalar, Ekrem Başkan’ın babasının yazlığının bahçesini kazıyor ya para bulacağım diye. Bir kuruş para yok, bir tek ispat yok. Türkiye’de 25 milyon seçmenin oyu ya tutukluda ya kayyumda. 95 milyon çuvalla parayı götürmüşler, yapan AK Parti diye. Buradan Adalet Bakanı’na sesleniyorum. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Denizli’de BELTAŞ dosyası orada dururken hâlen daha o koltuklarınızda pişkin pişkin oturmaya devam mı edeceksiniz?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, asker arkadaşım Yılmaz Tunç. Sana bu konuda hani biz savcılara bir şey söylediğimizde diyorsun ya, ‘Türkiye hukuk devletidir’. Bu konuda bir açıklama bekliyorum. Denizli’de bir yıldır bekleyen 95 milyon TL, otuz şirketten 25 milyon TL, sadece teleferikten 120 milyon TL’lik dosya konusunda bilgi bekliyorum. Eğer bilgi yoksa, çuvallar sarayda demektir. Eğer bilgi veremiyorsan, çuvallar sarayda demektir.

“‘Özgür Başkan’a söyle, sigarayı da bıraktım, AK Parti’yi de bıraktım. Kötü bir alışkanlığım kalmadı'”

Genel başkan olmadan önce çokça bindiğim bir taksici vardı, bir taksi durağı vardı. Oradan çağırıyoruz, bir abi geliyor. Ankara’nın taksicileri meşhur. Şikâyet de ediyordu AK Parti’den. Daha doğrusu, ‘Başkan yine mazottan geldi, ÖTV çok, yok şu şöyle fazla, bu böyle fazla, geçinemiyoruz’. ‘Kime oy veriyorsun?’ diye soruyordum. Diyordu ki: ‘Vallahi biz AK Parti’ye veriyoruz’. Dedim ki, ‘Niye?’. Bir gün dedi ki: ‘Alışkanlık’. Dedim ki, ‘Bu nasıl alışkanlık?’. Çıkardı sigara, ‘Bunun gibi kötü, zararlı bir alışkanlık’. Her bindiğimde geliştiriyor. ‘Abi bu AK Parti sigara gibi ya. Başkan, önce keyif alıyorsun sonra alışıyorsun, sonra zararı oluyor ama bile bile zarar görüyorsun’.

Geçen gün bir arkadaşla onun taksiye binince, ‘Özgür Başkan’ı göremiyorum artık, korumalar var, arabalar var, geliyor geçiyor, uğramıyor’ diye bir sitem de yollamış. Bir de selam yollamış. Demiş ki: ‘Özgür Başkan’a söyle, sigarayı da bıraktım, AK Parti’yi de bıraktım. Kötü bir alışkanlığım kalmadı’ Ben sağlıkçı olarak devamlı uğraşıyordum onunla, bu iki kötü alışkanlıktan kurtul diye. ‘Sayesinde iki kötü alışkanlıktan, sigaradan da kurtuldum, AK Parti’den de kurtuldum, artık çok daha rahat nefes alıyorum’ demiş. Çok daha rahat nefes alıyorum.

“Aşırı Kibrim Partisi’nden, en zararlı alışkanlıktan bütün milletimizi kurtulmaya davet ediyorum”

Rahat nefes almak için, 23 yıl önce Erdemliler Hareketi diye kurulan, vaktiyle mağduriyetlerinden dem vuran, yoksulun, garibanın sesini duyduğunu söyleyen, sorununu çözeceğini söyleyen, yolsuzluğu bitireceğini, yoksulluğu bitireceğini söyleyen, yasakları bitireceğini söyleyen AK Parti, Türkiye’yi yasağa, herkesi yoksulluğa ve burasına kadar yolsuzluğa bulaştırdı.

AK Parti, kurulduğu gün kendisine AKP, Adalet ve Kalkınma Partisi demişti; bugün geldikleri yerle, bakışlarıyla, sıcak salonlardan, yazın klimalı salonlardan çıkmayıp halkın içine karışmayışıyla, gazeteciye, aydına, muhalife kurdukları dille, üstten bakışla artık Adalet ve Kalkınma Partisi değil, Aşırı Kibrin Partisi’dir bunlar. Aşırı Kibrin Partisi’nden, en zararlı alışkanlıktan bütün milletimizi kurtulmaya davet ediyorum.

“AK Parti Genel Başkan Vekiline tahsis edilecek kadar lüks arabayı seyyar giyotine vermişler”

Tabii seçmenler bir yana, onlar sürünedursun, bu AK Parti’nin yöneticileri, üst düzey bürokratları ve şımarttıkları gayet keyfe düşkün, gayet lüks içinde. Daha 35 yaşındayken İstanbul’da şımarttıkları bir ‘seyyar giyotin’, kendinden kıdemli hâkimler mütevazı makam araçlarına biniyorken, ona İBB’den en lüks makam aracı. Bir tanesi Numan Kurtulmuş’a. O zaman kendisi AK Parti Genel Başkan Vekili ki tövbeler olsun, Numan Bey açıklasın, ‘Binmedim o araca’ diye. Binmiş.

Yapmamak lazım. İstanbul Büyükşehir niye AK Parti’ye araç veriyor? Ama dünya kadar aracı AK Parti’ye vermiş. Numan Bey de İBB’den geldiğini bilerek ya da bilmeyerek o en lüks araca binmiş. Bir tane de seyyar giyotine vermişler. Belediyeler adliyelere araç veriyor. Servis veriyoruz, minibüs veriyoruz, makam aracı veriliyor. ‘Devletin işi, imkân yok’ diyorlar, ‘adalet aksıyor’ diyorlar, veriliyor. Ama AK Parti Genel Başkan Vekiline tahsis edilecek kadar lüksü, seyyar giyotine vermişler. Bu arkadaş şımarmış. Gün olmuş, 87 yıllık maaşıyla satın alamayacağı lüks villaları gezmiş, alıcı gözüyle incelemiş, pazarlık etmiş, fiyat sormuş, öyle yapmış, böyle yapmış. Ve hiçbir savcının bugüne kadar oturmadığı, birçoğu normal lojmanlarda oturuyor. Hepsi. Bu göreve gitmeden tadilatı başlamış. Öyle diyorlar. Öyle tabii. Gidince başlasa oturamaz hemen.

“Güvenlikli siteler var savcıların oturduğu, git orada otur, bütün savcıları devlet nasıl koruyor, seni de korusun”

Öyle bir tadilat yapmışlar ki bunu Bakan Yardımcılığı görevinden, yani siyasi bir görevden, anayasaya aykırı şekilde İstanbul’a başsavcı atayacaklar. Normalde bu atamanın kabul edilmemesi lazım. Gidince yap dedikleri işleri kimse yapamaz. O zaman demek ki belli şartları var. O şartlar yerine gelmiş. Boğaziçi öngörünümde, vatandaşın böyle çivi çakamayacağı yere inanılmaz tadilatlarla boğaz manzaralı bir villa hazırlanmış beyefendiye.

Normal devletin ödeneğinin çok üstünde yani bir lojman tadilatı nedir? O lojman tadilatının çok üzerinde olmayacak paralar harcamış. En masumu, hadi tehlikeli işler yapıyor. Güvenlikli siteler var savcıların oturduğu. Git orada otur, bütün savcıları devlet nasıl koruyor, seni de korusun. Kalın kurşun geçirmez camlar. Projede olmayan yüzme havuzları. Müştemilatlar. İmara aykırı dünya kadar… Onu yapalım, bunu yapalım.

Vallahi orada çalışan üç işçinin, kendilerine aileden birinin nasıl zulmettiği, neler istediği, neler neler yaptığı, ne kadar lüks olduğunu bizzat dinledim. Günü gelince bu millete de dinleteceğim. Ama kanıt bulamam sanıyorlardı. Vallahi kanıtını bulursam göstereceğim dedim. Şurada kapattığım yer, hani terörle mücadele eden kamu görevlisinin adresini açık etme gibi bir suç işleyecek hâlim yok. Adresi kapattım. Ama herkes biliyor ki adına ‘savcılık binası restorasyonu’ demişlermiş. Restorasyona kendisi gelmeden önce başlamışlar, bitirmişler, teslim etmişler. Bedeli… Sonradan çok farklı ödemeler de var ama tadilat bedeli, 40 milyon 504 bin TL. Bu para bugünkü kurla 56 milyon TL.

“30 yıllık emekli öğretmen 1 milyon 8 bin TL emeğine karşılık emekli ikramiyesi alıyor birisi oturacak diye”

Ben emekli öğretmen çocuğuyum. 30 yıllık emekli öğretmen, 30 yıl çalışınca 1 milyon 8 bin TL, 30 yıllık emeğine karşılık emekli ikramiyesi alıyor. Birisi oturacak diye… Satın alma değil, sırf tadilatına… 56 tane emekli öğretmenin, 30’ar yıl sabah kalk, yüzünü yıka, tıraş ol, kahvaltını yap, kravatı tak, okula git. 8 saat ders anlat, tebeşir tozu yut, dön eve gel… File yarım dolu, çocukların durumu ortada… 30 sene böyle… 56 öğretmenin emeğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın keyfine ödeyenlere burnunuzdan fitil fitil çıksın inşallah. Burnunuzdan. Lüksü sevenlere soruyorum. Aileden birinin kredi kartını Vanlı bir iş adamı azat ediyor mu? Vanlı bir iş adamı bir bankanın gişesinden hesabınıza, kredi kartınıza nakit yatırıyor mu? O hesapları hep o Vanlı iş adamı kapadı mı? Kapadı. Biliyor muyum? Biliyorum. İspatlar mıyım? Onu da çok yakında görürsünüz.

Ne demiştik arkadaşlar? Zulmetme. Sırça evde oturuyorsan, dönüp de suçsuz komşuna taş atma. Ne demiştim arkadaşlar? Oğlum, sert kayaya çarptın demiştim. Sert kayaya çarptın. Bundan sonraki her hukuksuz adımda Üsküdar’daki lüks yapıdan alınan evi, Tuzla tarafındaki o yazlık evi tane tane konuşmayan, gündeme getirmeyen, hesabını sormayan namerttir.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına ilişkin olarak, “Sayın Bahçeli darbe yapmıyorum. Birisi darbe yapmaya kalktığında 15 Temmuz akşamı, Özgür Özel ne yaptı, nasıl o darbeye karşı çıktı ve nasıl pozisyon aldı, en yakından siz biliyorsunuz. Yaptığım şey 19 Mart darbesine karşı direnme hakkımı kullanıyorum… CHP AK Parti saldırganlığını bırakmadıkça, yargı aparatlarıyla iftira, hakaret, şantaj yöntemleriyle arkadaşlarımıza saldırmadıkça, 25 milyon seçmenin seçtiklerini görevlerine iade edip onların yargı süreçlerinin adil bir şekilde, geçmişte Erdoğan’ın yargılandığı gibi yargılanmalarını, tutuksuz yargılanmalarını sağlamadıkça CHP için sokaklar da bizimdir, meydanlar da bizimdir” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına ilişkin olarak, şunları kaydetti:

“Bugün Sayın Bahçeli’ye hastalandığı gün geçmiş olsun dileklerimizi iletmiş, o grubuna dönene kadar kendisine yanıt vermeyeceğimizi söylemiştik. Öyle de yaptık. Sonra Meclis’e döndü, memnuniyetimizi ifade ettik. Geçen hafta grup yaptı, birazcık bizi güzel güzel andı. ‘Nasılsa cevap vermiyoruz, vermeyelim’ dedik. İyi ki de geçen hafta o kötü sözlere cevap vermemişiz. Bugün Sayın Bahçeli önemli bir grup konuşması yaptı. Darbenin üzerinden 111 gün geçmişken, biraz önce söylediğim gibi hiçbir şey ispat edilememişken, masumiyet karinesi yok sayılıyorken, halen daha iddianame yazılmamışken, yaşadıklarımız ekonomiyi kötü etkiliyorken… Hep biz bunları konuştuk. Hatta bu kürsüde dedim ki, ‘İç barışı bozan budur, iç cepheyi güçsüzleştiren budur. Hem iç cephe güçlü olsun diyeceksiniz, hem tutuklama yapacaksınız, keyfi operasyonlar yapacaksınız. İddianameleri düzenlemeyeceksiniz.’ Sayın Bahçeli konuşmasında masumiyet karinesine dikkat çekti. İddianamenin bir an önce yazılmasını talep etti. Ve her zaman söylediğim, davaların TRT’den canlı yayınlanma talebimi doğru bulduğunu ve desteklediğini söyledi.

“Önemli bir adım olarak görüyorum”

Ben de buradan şunu söylüyorum: ‘Üç T’ demiştim. Görülüyor ki o ‘Üç T’ye geliyoruz. Birincisi; terörsüz ve demokratik Türkiye. İkincisi; tutuksuz yargılanma. Üçüncüsü; TRT’den canlı yayın. Bugün geldiğimiz noktada, Sayın Bahçeli’nin bu yaptığı açıklamayı onun dışında birçok şeyi eleştirmiş, birçok şey söylemiş. Türkiye’nin hem terörsüz Türkiye’ye ulaşma umuduyla, hem iç cepheyi güçlendirme, bir ve beraber olma, etrafımızdaki şartları değerlendirdiğimizde Türkiye’nin kendisini güçlü kılma noktasında atılmış önemli bir adım olarak görüyorum. Kendisi bunun dışındaki süreçlerde şöyle bir şey söylemiş: ‘Özgür Bey yollarda yürüyeceğim diyorsun, yürüyebilirsin.’ Birkaç şiire de atıf yapmış. Sonra da demiş ki en sonunda, ‘Ama ne o, darbe mi yapacaksın?’ Buradan bu soruyu ciddiyetle cevaplamak isterim. Sayın Bahçeli darbe falan yapmıyorum. Birisi darbe yapmaya kalktığında 15 Temmuz akşamı, Özgür Özel ne yaptı, nasıl o darbeye karşı çıktı ve nasıl pozisyon aldı, en yakından siz biliyorsunuz. Yaptığım şey 19 Mart darbesine karşı direnme hakkımı kullanıyorum. Toplumun direnme hakkını kullanmasını, bunu da hep birlikte meydanlarda barışçıl bir şekilde göstermesini söylüyorum. Siz tutuksuz yargılama derseniz, siz iddianameler yazılsın derseniz. Siz bu iftiralara verilecek namuslu insanların cevapları TRT ekranlarından, Anadolu’da Trakya’da duyulsun derseniz CHP’nin zaten asla darbe niyeti olmaz, bu darbeye direnmek için gösterdiği enerjiyi, yoksulluğu ortadan kaldırmak için, işsizliği ortadan kaldırmak için, Türkiye’de barışı tesis etmek için, kardeşliği tesis etmek için yurtdışına gittiğimizde bu darbenin Türkiye’ye verdiği zararı değil, Türkiye’nin meselelerini anlatmak için nefesimizi tükettiğimizi daha önce olduğu gibi şimdi de görürsünüz. Sayın Bahçeli’nin attığı adımı kıymetlendiriyorum. Bana söylenmiş bundan önceki sözler, yapılmış değerlendirmeler MHP tarafından birtakım arkadaşlarımız hakkında masumiyet karinesini gözetmeyen nitelendirmelerin hepsinin üzerinde bir söz kurduğunu ve bunu doğru bir yerden yaptığını değerlendiriyorum. Bundan sonra biz üzerimize düşen adımları atmaya devam ederiz. Ama herkes şunu bilsin ki; CHP AK Parti saldırganlığını bırakmadıkça, yargı aparatlarıyla iftira, hakaret, şantaj yöntemleriyle arkadaşlarımıza saldırmadıkça, 25 milyon seçmenin seçtiklerini görevlerine iade edip onların yargı süreçlerinin adil bir şekilde, geçmişte Erdoğan’ın yargılandığı gibi yargılanmalarını, tutuksuz yargılanmalarını sağlamadıkça CHP için sokaklar da bizimdir, meydanlar da bizimdir.

“Erdoğan denen tek kişisi, yüzde 29 oyla seni orada oturtmam”

AK Parti’nin hepsi ‘Öyle mi olacak, böyle mi olacak, darbe mi olacak, Mısır dedi, bilmem ne dedi.’ Ya siz unuttunuz ama Esma’yı biz unutmadık. Mısır’da seçilmiş cumhurbaşkanına darbe yapıldı diye televizyondan bakıp, Rabialar yapıp, sonra o günün Genelkurmay Başkanı, bugünkü devlet başkanına el sıkmaya koşanlar, size söylüyorum: Biz Mısır’daki meydanlara bakınca darbeyi görmeyiz, Mısır’daki meydanlara bakınca zulme direnen, baskıya direnen, şiddete direnen Mısırlıları görürüz, darbeden yana olanların demokrasiden yana olanların tarafıdır Cumhuriyet Halk Partisi. Ve Erdoğan denen tek kişisi, yüzde 29.2 oyla seni orada oturtmam. Bütün anketlerde kurulduğu gün gibi, 31 Mart Pazar gibi, CHP Türkiye’nin birinci partisi. Sadece Erdoğan’ın gördüğü bilinmez bir ankette AK Parti’ymiş birinci parti. O zaman Erdoğan’ın kalmadı derdi. Hodri meydan. 2 Kasım’da getir bakalım seçimi. Hodri meydan.”

deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 casino siteleri/div>