1. Haberler
  2. Politika
  3. Özel’den Erdoğan’a: Artık Cumhurbaşkanı değil, cuntanın başıdır

Özel’den Erdoğan’a: Artık Cumhurbaşkanı değil, cuntanın başıdır

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı düzenlediği mitingler sürüyor. “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla düzenlenen ve her hafta bir il ile İstanbul’un bir ilçesinde gerçekleştirilen mitinglerin bu haftaki noktası Düzce.

Miting, Düzce’nin Anıtpark Meydanı’nda saat 14.00’te başladı. Mitingde sık sık “Hak, hukuk, adalet”, “Her şey çok güzel olacak” sloganları atıldı. Yurttaşlar, İmamoğlu’nun ses ve görüntülerinin engellenmesi nedeniyle fotoğraflarının yer aldığı dövizleri taşıdı.

Yavaş: Operasyonlar siyasi

Mitingin açılışında konuşan ilk isim Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş oldu. Yavaş, “Bu yapılanların siyasi olduğu konusunda hiç kimsenin en ufak bir şüphesi yoktur” dedi.

İmamoğlu’nun mektubu okundu

CHP Düzce İl Başkanı Özcan Dağıstanlı, Yavaş’ın konuşmasının ardından Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İmamoğlu’nun mektubunu okudu.

Mektubuna, “Düzce’nin güzel insanları, bu ülkeyi, canı gibi seven sevgili kardeşlerim; bugün sizlerle olamasam da aramızda duvarlar, parmaklıklar olsa da hepinizi en içten duygularımla kucaklıyorum,” sözleriyle başlayan İmamoğlu, “Sanıyorlar ki duvarlar, parmaklıklar bizi ayırabilecek. Sanıyorlar ki; beni tutsak ederek, zindana kapatarak sizlerle arama engel koyabilecekler. Sanıyorlar ki Ekrem İmamoğlu, bu vatana duyduğu o sonsuz sevgiyi bir zindanda kalınca unutacak, millet de o zindana kapatılınca, onun yaptığı hizmetleri unutacak” dedi.

“Vatandaşın iftiralara karnı tok”

İBB’ye yönelik operasyonlara tepki gösteren İmamoğlu, mekrubunun devamında şunları söyledi:

“Sanıyorlar ki; hukuku kendi çıkarlarına alet ettiklerinde, bu milletin ferasetini, adalet duygusunu ortadan kaldırabilecekler. Düşünüyorlar ki, tek adam düzeni sonsuza kadar devam edecek; istedikleri zaman savcı, istedikleri zaman yargıç, istedikleri zaman ekonomist olacaklar. Ülkeyi içinden çıkılmaz uçurumlara sürükleyebilecekler. Düşünüyorlar ki, bu israf düzeni hiç bitmeyecek.

Hiç umutlanmasınlar. Bizi istedikleri kadar ‘suç örgütü’ diye yaftalasınlar. Vatandaşın bu iftiralara artık karnı tok. Vatandaş, kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Bir avuç azınlığı değil, bu topraklarda yaşayan, vatan sathına yayılmış herkesi koruyup gözetenin kim olduğunu biliyor. İmamoğlu, bu israfçıları dört kere yendi, daha da yenmeye devam edecek.

“Hodri meydan”

Bu israfçılar, her seçim döneminde ellerindeki tüm imkanları, bakanları, milletvekillerini seferber ettiler, yine de bileğimi bükemediler. Şimdi, koltuk altlarından gidiyor diye, hukuk kisvesi altında olmadık, akla hayale gelmedik hilelere başvuruyorlar. Hodri meydan. Madem tüm yargı mekanizması elinizin altında, bir an önce iddianameyi hazırlatın. Dökün ortaya her şeyi. Ne doğru ne yanlış, kim gerçeği söylüyor, kim yalanı; görsün cümle alem. Ancak, bu israfçılar da biliyor ki, ortada ne suç var ne de suç örgütü. Alnımız ak, başımız dik. Dolduramadıkları iddianameyle süreç uzadıkça uzuyor, mesnetsiz olduğu için bütün o iddialar ellerinde patlıyor.

“Korkunun ecele faydası yok”

Sevgili Düzceliler; korkunun ecele faydası yok. Bakın korkuları o kadar büyük ki, neler neler yapmadılar. Önce 30 yıllık diplomamı iptal ettirdiler. Yetmedi; daha iddianame bile yokken, bizi suçlu ilan edip, zindana attırdılar. Baktılar olmuyor, sosyal medyada beni engellettiler. Sesimden, görüntümden dahi korkup, benim videolarımı, afişlerimi yasaklamaya kalktılar.

“Görüş yasağı uyguluyorlar”

O kadar panik halindeler ki, bana hapishanede görüş yasağı bile uyguluyorlar. Ama hesapları tutmadı, tutmuyor, tutmaz. Sindirmeye çalıştıkları, sesini kısmaya kalktıkları vatandaş, daha gür sesle, kükreyerek koşuyor meydanlara. Bu milleti hafife alanlar, iradesini hor görenler, çok yakında nasıl bir hata yaptıklarını acı bir şekilde anlayacaklar. Önümüz bayram. Bu vesileyle hepimizin, tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı kutluyorum.  İnanıyorum ki yakında tüm bayramlarımızı hep beraber, ayrısız, gayrısız kutlayacağız. Bize yapılan bütün zulümlere, uğradığımız bütün haksızlıklara rağmen, yılmayacağız ve mutlaka başaracağız. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”

İmamoğlu’nun konuşmasının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kürsüye çıkarak konuşmaya başladı.

Özel’in konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“Gitme AK Parti’nin kalesidir dediler”

“Gitme dediler AK Parti’nin kalesidir dediler; Düzcelileri tanımamışlar. Düzcelilerin adalet duygusunu unutmuşlar. O kaleler geride kaldı. Bu iktidar yıllarca Düzceli’nin oyunu aldı. Artık Düzce ne AKP’nin ne başka partinin. Sadece milletin kalesidir. O kale senin bu kale benim; öyle bir siyaseti geride bıraktık. Biz artık bütün demokratları bir otokrata karşı birleştik.

Biz artık Türkiye’nin bütün demokratları, bir otokrata karşı birleştik. Sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, Kürt demokratlar, milliyetçi demokratlar, aleviler, sünniler, bütün demokratlar bir aradayız. Biz kazanacağız, iyilik kazanacak, kötülük kaybedecek. Bir slogan var, diyorlar ki; Gün gelecek devran dönecek, AKP hesap verecek. Buradan açık söylüyorum. Evet, gün gelecek devran döncek ama hırsızlar, uğursuzlar, darbeciler hesap verecek.

“Hesabını er geç soracağız”

Ekrem İmamoğlu ile sandıkta yarışmaktan korkanlar, demokrasi tarihimize kara bir leke sürdüler. Aynı 27 Mayıs gibi, 12 Mart gibi, 12 Eylül gibi, 15 Temmuz gibi bir darbeye kalkıştılar. Darbe bu kez postalla, tankla değil; savcı cübbesiyle geldi. 18 Mart’ta bir iftar vakti, Ekrem Başkan İstanbul’da iftar sofrasındayken, 31 yıl önce kendisine verilen diplomayı sırf Cumhurbaşkanı adayı olamasın diye İstanbul Üniversitesi’nden iptal ettirdiler. Buradan, diplomayı gerçekte veren ve iptaline direnen İşletme Fakültesi’nin dekanına, hocalarına teşekkür ediyoruz. Ancak, onlar iptal etmeyince üniversitenin yönetimini toplayıp, ring araçlarını, duvarın boyasını, çevre temizliğini yapmaya yetkililerin diplomayı iptal etmelerini unutmadık. Onu yapanlardan bunun hesabını er geç soracağız.

“Diplomasız Erdoğan”

Sayın Erdoğan, etme bulma dünyası. Sen, 31 yıl önce gidilmiş, bol bol fotoğraf çekilmiş, mezuniyet törenine katılınmış, havaya kep atılmış, namusluca alınan diplomaya dil uzatınca; Düzce gibi güzel bir memlekette ‘Ekrem’in diplomasını sorgulayanların diplomasını sorgulayanın ben de diplomasını sorgularım’ diyenler sana sesleniyor, ‘Diplomasız Erdoğan’ diye.

“İstanbul’un iradesine darbe yaptılar”

19 Mart sabahı ise bu kez sahur vaktinde, 100’lerce polis aracı, binlerce polisle Ekrem Başkan’ın kapısına dayandılar. Evinden, ailesinin yanından, daha bir yıl önce bütün İstanbul’da her iki oydan birinden fazlasını alan, şehrin emin insanını, ‘biz Murat Kurum değil ona güveniyoruz’ diyen, 5 yıl önce de ‘Başbakan, Meclis Başkanı tanımam Ekrem Başkan’a güveniyorum’ diyen İstanbul’un iradesine sabahın köründe darbe yaptılar, gözaltı yaptılar.

“Dünün mağduru bugünün zalimi olmuş”

Düzce’nin vicdanlı, adil insanları, size bunu hatırlatmak isterim ki; Recep Tayyip Erdoğan İBB Başkanı iken Ekrem Başkan’a atılan bu iftiraların her birine muhataptı ve yargılandı. Rüşvetten, irtikaptan, ihaleye fesat karıştırmadan, terör örgütüne yardımdan yargılandı. Ama bir gün evine sabah polis yollamadılar. Çoluğunun çocuğunun, eşinin yanından alıp da koluna girip emniyete götürmediler. Emniyette, nezarette tutmadılar. Yargılamayı bir gün bile tutuklu yapmadılar. Erdoğan yargılandı, ceza aldı, yine tutuklamadılar. Ta ki, kesinleşene kadar beklediler. Ceza kesinken bile polis göndermediler. Çağırdılar; Saraçhane’ye çıktı, miting yaptı, davul zurnayla Pınarhisar Cezaevi’ne uğurlandı. Orada da 4 ay boyunca kim istiyorsa yanında kaldı. Türkiye’nin 4 bir yanından ziyaretine geldiler. Ve kendi deyimiyle; ‘Pınarhisar’ı milletimizle kucaklaşmak için medreseye dönüştürdük’ dedi. Günde 100’lerce ziyaretçi. Pınarhisar’da bir şiir albümü çıkardı, imzaladı, Türkiye’ye yolladı. Albüm tüm ülkede satıldı, kimse engellemedi. Oysa Ekrem Başkan’ın sosyal medyasına bile engel getiriyorlar. Milletvekilleri dışında ziyaretlere engel oluyorlar. Ben buradan hatırlatmak isterim ki; dünün mağduru Erdoğan, bugünün zalimi olmuştur. Erdoğan’ın kendisine yapılmayanları bugün masum rakibine yapmaktadır.

“İftira var, kanıt yok”

Şu an Ekrem Başkan için henüz iddia var, iddianame yok. İftira var, kanıt yok. Cezaevi var, yargılama yok. Olsa, karar yok. Olsa, kesinleşme yok. Ama sanki suçluymuş gibi Ekrem Başkan’ın resimlerine, posterlerine, afişlerine yasak getiren, onun resminden bile korkan bir anlayış var. İşte, ‘İmamoğlu’na özgürlük’ yazan bu afişleri gençlerin ellerinden toplamaya kalkanlar, bugün burada bile bu resimleri polise toplatmaya kalkanlara şunu söylüyoruz; afişleri, posterleri toplamakla bir sonraki cumhurbaşkanını bu gençlerin yüreklerinden sökemezsiniz.

“Yanınıza kâr bırakmayacağım”

Ellerinde hiçbir delil, hiçbir ispat yok. Tam 8 aydır başsavcı ki; kanuna göre bir hâkim siyasete girerse geri dönemez. bu kişi, eskiden hâkimdi, yapmadığı kötülük kalmadı. Sonra ödüllendirildi, bakan yardımcısı oldu, siyasete geçti. O makamdan tekrar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirildi. 9 Ekim’den bugüne kadar sürekli Ekrem Başkan’dan bir suçlu yaratmaya, olmayan deliller, olmayan tanıklar yaratmaya çalışıyor. Biz de buna karşı sabırla, inançla, dirençle mücadele ediyoruz. Şimdi, daha dün yaşanan bir olayı hepinize anlatacağım ve Tayyip Erdoğan’dan, Adalet Bakanı’ndan yanıt bekleyeceğim. Dün, Kandıra Cezaevi’ne bir milletvekilimiz, bir tutuklu arkadaşımızı ziyarete gider. Sorar, cezaevinde yok. Nasıl yok? Burası cezaevi. Firar mı etti? Doktorda mı? Bilmiyoruz. Araştırılır. Sorunca, mahkemeye gittiği söylenir. Mahkemesi yok. Avukatı aranır. ‘Haberim yok’ der. Avukatı Çağlayan Adliyesi’ne gider. Savcı, ‘Biz çağırdık, ifade vermek istemeyince geri yolladık’ der. Avukat ‘Benim niye haberim yok’ der. Cevap yok. Arkadaşımızı Kandıra Cezaevi’nden Çağlayan Adliyesi’ne getirip, bir odada Başsavcı ve iki savcı; avukat yok, kâtip yok. ‘Benim avukatım nerede?’ diyor, ‘Yanında konuşamıyorsun, iyi ifade veremiyorsun. Bak başkaları konuştu, başkasına iftira attı, çocuğuna kavuştu. Senin eşin, çocuğun var. Onları da düşün. Düzgün bir ifade ver, evine dön.’ Diyor ki, ‘Nasıl vereyim. Olmayan bir şeyi nasıl söyleyeyim. Ekrem Başkan’a ve arkadaşlarıma nasıl iftira atayım’ deyince, ‘Sen bilirsin, dön o zaman cezaevine’ diyorlar. 12-13 yaşında çocuğuyla kadınları tehdit edenler, ‘Bir daha 20 sene boyunca kimsenin yüzünü göremezsin’ diyenler, yargılama yapmıyorlar, savcılık yapmıyorlar, açıkça söylüyorum ki, kul hakkı yiyorlar, kul hakkına giriyorlar. Bu insanlara yaptıkları haksızlık, tarih önünde yapılmış en büyük kötülüklerden biridir. Bir yandan ya sabır çekiyoruz, sabrediyoruz ama kimse şöyle düşünmesin; bu yapılanları yanınıza kâr bırakmayacağım, hesap soracağım.

“Sonunuz yakındır”

19 Mart darbesi, 82 milyon insanın her birinin cebinden 28’er bin lira almıştır. Bu darbe yapıldığında harcanan, yakılan rezerv 60 milyar doları aşmıştır. Dünyada itibarlı sayılan, o güne kadar saygın bir ekonomist diye bilinen Mehmet Şimşek’in aslında darbenin mali ayağı olduğu ortaya çıkmıştır. ‘Bu 60 milyar dolar niye gitti’ deyince, ‘Bu günler için biriktirmiştik, bu günler için harcadık’ diyebilmiştir. 14 bin 500 lira emekli maaşı alanlar var. Emeklime, çiftçime, işsizime, asgari ücretlime değil; Tayyip Bey’in korkularına harcadılar. Ama bundan kurtulamazsınız. Bunu yaparak ne Ekrem Başkan’ın cumhurbaşkanı adaylığından, milletimizin takdiriyle bir sonraki cumhurbaşkanı olmasından kurtulursunuz, ne de günü gelince mahşerde bunun hesabını veremezsiniz. Aç, yoksul bıraktığınız emeklinin, çiftçinin, emekçinin iki eli yakanızda, seçim sandığı gelince hesabı görmek onların elindedir. Sonunuz yakındır.

Aziz İhsan Aktaş tepkisi

Bugün sabah kalktık, televizyonları açtık. Ben gerçi 6’ya 10 kala il başkanının telefonuyla uyandım ve yeni bir operasyon dalgasından haberdar olduk. Operasyonu cumartesi yapıyorlar. Niye? Borsa düşmesin, dolar fırlamasın diye. Borsa ne ister, dolar ne ister, yatırımcı ne ister? Güven ister, huzur ister, hukuk devleti ister. Yaptığın işe güveniyorsan neden çarşamba öğlen değil de cumartesi sabah yapıyorsun? Yaptığın iş kanuni, hukuki olsa, savunulacak tarafı olsa, hafta sonu sabahın köründe bu operasyonları yapmazsın. Bugün Büyükçekmece Belediye Başkanımız, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız, Avcılar Belediye Başkanımız, Adana Seyhan ve Ceyhan Belediye Başkanlarımız, önceki dönem milletvekilimiz Aykut Erdoğdu, PM Üyemiz Baki Aydöner ve çok sayıda arkadaşımıza 3 aydır tuttukları, iftiraya zorladıkları, ‘şu isimleri ver ki seni bırakalım’ dedikleri birisi, onların dediği iftiraları atmış kendisi serbest kalmış. Düzce’den ilan ederiz ki; bu iftiraları atan kişi Aziz İhsan Aktaş, bizim bu belediyelerimizde, örneğin Adana’dakilerde seçimden önce almış, seçimden sonra bizim başkanlar bıraktırmış. Ama bu kişi, bu belediyelerde ihaleleri aldı diye belediye başkanlarımızı içeri alıyorlar. Bakın, Yargıtay’ın, THY’nin, TBMM’nin ihalesini bu almış. Devlet Hava Meydanları’nın, Elektrik Üretimi A.Ş.’nin ihalelerini bu almış. Trabzon Büyükşehir, AK Parti’de. Şanlıurfa Büyükşehir, geçen dönem AK Parti’de, Yeniden Refah’ta, yine AK Parti’de. Elazığ Belediyesi, İstanbul Bahçelievler Belediyesi, 20 farklı ildeki kamu hastaneleri, Haliliye Belediyesi, Isparta Belediyesi, Pamukkale Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi… Hepsinin ihaleleri bu kişide. Ama bizim belediye başkanlarımıza ‘neden bu kişi ihaleyi almış’ diyorlar. Türkiye’de bu ihalelere girebilen belli başlı firmalar var. Biri giriyor, biri çekiliyor, bir alıyor, biri devriliyor. Ama en sonunda en büyük yerleri yönetenler, ihalesini alanlar CHP’den alıyorsa bizim başkan suçlu oluyor, bu adam serbest kalıyor.

“Savcı Türkiye’nin geleceğini çalıyor”

Aylardır ‘at iftirayı, çık dışarıya.’ Çünkü bir tek amaç var, amaç hukuk değil. İlk dakika kaç Düzceli varsa, dünya kadar da yenisi geldi, herkes burada. Gözünüzün içine baka baka söylüyorum; bu başsavcı, bu savcılar diyorlar ki ‘ihale dosyalarını yolla’. Bizim belediyeler bütün ihale dosyalarını yolluyor. Örneğin İstanbul Büyükşehir. Bakıyor ‘çok bu’ diyor. Neden? Zamanaşımına uğramamış bütün dosyalar burada. ‘Hayır, bana 2019 sonrası lazım’ diyor. Bir savcı, adalet arayan bir savcı ‘2019 sonrası, yani varsa Ekrem Başkan dönemine bakıp da AK Parti dönemine bakmayacağım’ diyorsa, ‘2019 öncesini alın götürün’ diyorsa, ‘benim işim Ekrem’in dönemi’ diyorsa bu adam adaletin peşinde değildir, hırsızlığın peşinde değildir, bir hırsızlık peşindedir, o da Türkiye’nin geleceğini çalmaya çalışmaktadır.

“Bu kötülüğe teslim olmayacağız”

Bu yapılan iş, bir darbedir. Darbeler, yönetene yapılır, muhalefetin gözünün içine bakılır. Geçmişte bunlara darbe yaptılar, biz karşı durduk. Milletin getirdiğini millet götürür, asker götüremez dedik. Şimdi bunlar darbe yapıyorlar. Bugünkü iktidar, geleceğin iktidarına, bugünkü cumhurbaşkanı geleceğin cumhurbaşkanına, bugünkü saray rejimi İmamoğlu’na darbe yapmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar milletten aldığı oylarla cumhurbaşkanıdır. Ama 19 Mart sonrası yaptığı darbeyle artık cumhurbaşkanı değil, cuntanın başı, cunta başkanıdır. Peki ne yapacağız? Susacak mıyız? Sinecek miyiz? Teslim olacak mıyız? Arkadaşlarımızı orada bırakacak mıyız? İşte ben, buradan çıkıp Antalya’ya gidecekken, buradan İstanbul’a hareket ediyorum. Bugün akşam İstanbul’da bu yapılanlara karşı, bütün belediyelerimizle ve ailelerle dayanışma içinde, mümkün olan en büyük mücadele için İstanbul’daki arkadaşlarımızı motive edeceğim. Onlarla birlikte mücadele edeceğim. Durmayacağız, gerekirse uyumayacağız. Bu kötülüğe teslim olmayacağız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2025 casino siteleri/div>