82 yaşındaki Ahmet Türk, 1970’lerden bu yana Türkiye siyasetinde aktif olarak yer alan bir isim.
Yerel bir aşiretin çocuğu olarak 1942’de Mardin’de doğan Türk, gençlik yıllarından itibaren siyasete ilgi duydu.
Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nın (DDKO) faaliyetlerine katıldı.
1969 genel seçimlerinde milletvekili seçilen ağabeyi Abdurrahim Türk, 1972 yılında öldürülünce, 1973 genel seçimlerinde milletvekili adayı olmaya karar verdi.
Demokratik Parti’nden milletvekili seçildi, kısa süre sonra ise Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) geçti.
Diyarbakır Cezaevi’nde yattı
12 Eylül darbesini takip eden dönemde tutuklanan Türk, işkence ve kötü muamele ile özdeşleşen Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde bir süre tutuklu kaldı.
İlerleyen yıllarda, bu cezaevinde yoğun işkenceye maruz kaldığını anlatacaktı.
Türk, o süreçten, “Diyarbakır’da o cehennemi yaşadık. Diyarbakır Cezaevi ile ilgili çok kitaplar yazıldı ama inanın ki her insanın yaşadığı belki onlarca kitabı dolduracak kadar acı yaşandı” diye bahsediyor.
SHP ve HEP dönemleri
Beş yıllık siyaset yasağının ardından 1987 genel seçimlerinde bu kez, Erdal İnönü liderliğindeki Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nden (SHP) milletvekili seçildi.
Türk, Halepçe katliamının ardından 1989’da Fransa’da düzenlenen Paris Kürt Konferansı’na gözlemci olarak katılınca altı milletvekiliyle birlikte SHP’den ihraç edildi.
Bunu, partideki bazı istifalar izledi.
Bu süreç, 1990’da yeni bir siyasi partinin kurulmasıyla sonuçlandı: Halkın Emek Partisi (HEP).
Kürt siyasi hareketi çizgisindeki ilk yasal parti olarak görülen partinin kurucuları arasında Türk de vardı.
SHP ile HEP 1991 genel seçimlerinde ittifak yaptı ve Türk yeniden meclise girdi.
Türk bu ittifakı, “Erdal (İnönü) Bey ile yaptığımız ittifakta bazı koşulları, şartları koyduk. 21 maddeydi. ‘Bütün bunları kabul ediyorum’ dedi. ‘Bir tek kelimeyi değiştirin, Kürt ulusu değil Kürt halkı deyin’ dedi. Mantıklı olan da oydu” sözleriyle anlatıyor.
Yeni meclisin açılışında “yemin krizi” yaşandı.
İlerleyen süreçte 18 milletvekili SHP’den istifa etti.
Milletvekilleri önce HEP’e, parti hakkında kapatılma davası açılınca da Demokrasi Partisi’ne (DEP) geçecekti.
1990’larda devlet ve PKK arasındaki çatışmalar yoğunlaştı.
Ahmet Türk, “Erdal İnönü’nün, başbakan yardımcısı olduğu dönemde ‘Bir çözüm süreci başlatabilir miyim?’ diye bir arayış içinde olduğunu ancak 33 asker olayından umutlarının kırıldığını” söylüyor.
1993’de yaşanan bu olayda, PKK’lılar Bingöl’de 33 askeri öldürmüştü.
Türk, 1993 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere Lübnan’daki Bekaa Vadisi’ne giden heyette yer aldı.
Görüşme ardından PKK ateşkes ilan etti.
Türk, dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal ile bu ziyaret öncesi görüştüklerini anlatıyor:
“Sayın Özal’dan randevu isteyen bizdik. (Bekaa’ya) Gitmek istediğimizi söyledik. Sayın Özal o dönemde şunu söyledi, ‘Gidin, gitmeyin diye bir şey söylemiyorum ama giderseniz benim grubumdan da bazı milletvekillerini beraberinde gönderelim’.
“Hatta giderseniz şunları söyleyin. Ben herkesten daha milliyetçiyim, herkesten daha devletçiyim ama bu işin böyle gitmeyeceğini görüyorum. Bunu mutlaka çözmemiz gerekir’ dedi.
“’Eğer giderseniz benim grubumdan birkaç kişi gelsin ki sıkıntı yaşamayasınız’ mesajı bile gitmemize onay verdiği anlamına geliyordu. O şekilde gittik. Mam Celal (Celal Talabani) gibi birçok siyasetçi gelmişti. Bir basın açıklaması, bir ateşkes…”
Ancak açıklamadan sonra Şam’da Özal’ın ölüm haberini aldıklarını anlatıyor Türk:
“Biz Şam’dayken Celal Talabani bizi yemeğe götürmüştü. Dönüşte kendisinin arabasına binmemi istedi. Arapça haberleri açtığında Özal’ın vefat ettiği haberini aldık. Ve gerçekten bu bütün bu çabalarımızın, çalışmalarımızın heba olduğunu o gün söyledik.”
DEP milletvekillerinin tutuklanması
1994 yılında DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı.
Türk bu olayı “linç politikası” ve “darbe” sözleriyle yorumluyor:
“Bütün bunlar birer darbe, bütün bunlar sürecin gerilemesine neden olan gelişmeler. Bütün bunlar Kürtlerin sindirilmesi, susturulması yönündeki müdahalelerdir.”
Meclisteki DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılınca haklarındaki davalar nedeniyle bazı milletvekilleri gözaltına alınıp tutuklandı.
Tutuklanan Türk iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. İlerleyen yıllarda Kürt siyasi hareketi çizgisindeki partilerde siyaset yapmaya devam etti.
DTP ile yeni dönem
Türk, Aysel Tuğluk ile birlikte 2005 yılında kurulan Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) eş genel başkanlarından biri oldu.
Parti 2007’deki genel seçimlere bağımsız adaylarla katıldı ve Türk de meclise girdi.
Türk’ün yeni dönemdeki meclis açılışında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile tokalaşması o dönem çok konuşuldu.
2009’da bu parti kapatılırken, partidekiler yola yeni kurulan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile devam etti.
Bu arada 2010 yılında, Türk’ün yargılandığı ve Samsun’da görülen bir davanın çıkışında bir kişi Ahmet Türk’e yumruklu saldırıda bulundu. Olayda Türk’ün burnu kırıldı.
Çözüm sürecinde aktif rol aldı
Ahmet Türk, 2013 ile 2015 arasındaki çözüm sürecinde rol üstlenen isimlerdendi.
Süreç kapsamında 2013’ün ilk günlerinde BDP’lilerin yoğun İmralı ziyaretleri başladı.
3 Ocak 2013’te adaya giden ilk heyette Ayla Akat Ata, Altan Tan ve Ahmet Türk vardı.
Türk, ilerleyen yıllardaki Kobani davalarında verdiği savunmasında, çözüm sürecindeki görüşmelerin devletin bilgisi dahilinde yapıldığını öne sürecekti:
“Cezaevi Müdürü İstanbul’da bizi feribota götürdü. Kimin talimatı üzerine? Başbakanın, Cumhurbaşkanının talimatı üzerine bu görevi yaptık ve çözüm sürecinde rol aldık. Kobani ve Kandil’e gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız bizi gönderenleri de yargılayın, bu süreci başlatanları yargılayın.”
Süreç 2015 yaz aylarında çöktü.
Çözüm sürecinin çökmesi ardından başlayan çatışma sürecinde hükümet tarafını suçlayan Türk bir yandan da “hendekler sürecini” eleştirmişti:
“Hendekler olayının içinde biri değilim. Ben ilk günden de bunun doğru olmadığını, belki ilk defa Kürt siyaseti içinde dile getiren bir insanım. Büyük tahribatlar o meydana geldi, doğrudur.”
Mardin belediye başkanlığı ve üç kez kayyum
2014’te Türk için yerel yönetimler süreci başladı.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) desteğiyle bağımsız aday olarak girdiği seçimde yüzde 52,2 oyla Mardin büyükşehir belediye başkanı seçildi.
2016’nın Kasım ayı içinde yerine kayyum atanarak görevden alındı ve bir “terör” soruşturması kapsamında tutuklandı.
O dönem MHP Genel Başkanı Bahçeli, “74 yaşındaki Ahmet Türk, rahatsızlığı nedeniyle insani boyut göz önünde bulundurularak tedavisine fırsat verecek şekilde tutuksuz yargılanmalı” sözleriyle Türk’ün tutuklu yargılanmasını eleştirdi.
Türk, 3 Şubat 2017’de sağlık sorunları nedeniyle adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
30 Mart 2019’da HDP adayı olarak girdiği Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yüzde 56,24 oy alarak yeniden seçilen Türk, 19 Ağustos 2019’da yine görevden alındı.
31 Mart 2024’te Türk bu kez Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM Parti) yüzde 57,4 oy alarak yeniden belediye başkanı seçildi.
4 Kasım’da ise bir kez daha görevden alındı.
Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün görevden alınmasına, Kobani davasında 10 yıl hapis cezası alması ve hakkında devam eden dava ve soruşturmalar gerekçe gösterildi.
Bir TV kanalına yaptığı açıklamada üçüncü kez yerine kayyum atanmasını “Guinness Rekorlar Kitabı’nda girdim herhalde” sözleriyle yorumladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Mardin’e gideceğini açıkladı ve “Ahmet Türk barış güvercini, bilge kişidir” dedi.
Türk, X hesabından “Asla pes etmek yok. Demokrasi, Barış ve Özgürlük mücadelesinden geri adım atmayacağız. Halk iradesinin gaspına geçit vermeyeceğiz. Bu böyle bilinsin!” mesajını paylaştı.