İtalyan Janna ve Fransız Fransua, hakikatin ayak izlerini takip etti ve yolları onları Düzgün Bawa’ya kadar getirdi.
Janna ve Fransua, zaman kadar uzak bir dünyadan, Düzgün Bawa dağlarının ıssızlığında durulanan iki yabancı. Janna İtalyan, Fransua ise Fransız. İkisini Dersim’e götüren tek şey, Avrupa’nın cangılında yitip giden hakikat arayışı. Müzikle uğraşan bu iki arkadaş, bir gün bir Alevi deyişiyle tanışırlar. Bu sisler içinde ışıyan hakikati aramaya koyulan Janna ve Fransua’nın yolları Nazımiye’ye çıkar. Pir Hasan Hayri Şanlı’dan Kızılbaşlığı dinlerler, Zeynel Batar dededen nefes alırlar, Sılo Qız’dan tertelenin ağıtını dinlerler ve bu büyülü dünyanın bir merkezi olan Düzgün Bawa’ya tırmanmaya karar verirler.
Düzgün Bawa bu mevsimde ıssızdı
Bu mevsimde ıssızdır Düzgün Bawa dağı, ancak ıssızlık hayatın tılsımını, haq ve hakikatin en yalın halini daha iyi sunar konuklarına. Janna ve Fransua, Kemerê Bımbarek olarak da bilinen Düzgün Bawa’ya geldiklerinde ilk yaptıkları şey iki mum yakıp, bu büyük keramete kendilerini sunmak oldu. Karşılığı; hakiki bir mutluluk, sırlı bir düş ve ermiş bir edaydı.
Dersim’in her yeri kontrol noktasıydı
Ve Dersim’in her kilometresine konuşlanmış kontrol noktaları ile tanışan bu iki arkadaştan Fransua, PİRHA kamerasına hislerini şöyle anlattı: Burası Dersim’de Alevilerin sembolü olarak görülen yer. Buradayız ve etraf polisle sarılı durumda. Oysa biz burayı barışın sembolü olarak görüyorduk.
Düzgün Bawa’da huzur buldum
Janna’ya soruyoruz hislerini, kendinden geçmiş, bir başka dünyada sanki. “Burası huzur veren bir mekan. Harika bir yer, harika bir düşünce şekli var. Burada olmaktan gurur duyuyorum” diyor.
Janna ve Fransua birkaç gün sonra dönecek Avrupa’ya, ancak yüreklerinin burada olacağını ve yeniden bu büyülü ve kutsal coğrafyaya geleceklerini söyleyerek iniyorlar Düzgün Bawa’dan.
(PİRHA)