Seyit Rıza ailesinin bir mensubu olan Süleyman Polat, barış sürecine yönelik tartışmaların yeniden gündeme geldiği dönemde kamuoyuna bir çağrı yaptı. Tarihsel acıların görünür kılınması ve adaletin tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Polat, kalıcı bir barışın ancak hakikatle mümkün olacağını belirtti.
Yaklaşık bir asırdır dile getirilmeyen, inkâr edilen ya da saklı bırakılan birçok hakikatin hâlâ toplumda kapanmayan yaralara neden olduğunu ifade eden Polat, “Geçmişle yüzleşmeden ve hakikati görünür kılmadan kalıcı bir barış mümkün değildir” dedi.
“Bazı mağduriyetler hâlâ çözüm bekliyor”
Süleyman Polat, etnik farklılıkların yaşadığı tarihi mağduriyetlerin tanınması, bu uğurda mücadele etmiş önder kişiliklerin itibarlarının iade edilmesi ve yıllardır gizli tutulan mezar yerlerinin açıklanması gerektiğini belirtti. Polat, ayrıca özel eşyaların ve insani emanetlerin ailelere teslim edilmesinin de barış sürecinin temel unsurlarından biri olduğunu ifade etti.
Aileden Dört Başlıkta Çağrı
Seyit Rıza ailesi adına yapılan açıklamada şu talepler öne çıktı:
-
Hakikat komisyonlarının kurulması: Yaşanan mağduriyetlerin tarafsız biçimde araştırılması ve resmi olarak kayıt altına alınması.
-
Tarihsel önderlerin itibarının iadesi: Seyit Rıza başta olmak üzere dönemin bütün mağdurları için açık ve resmi bir iade-i itibar süreci.
-
Gizli mezar yerlerinin açıklanması: Ailelerin bir asırdır beklediği insani talebin karşılanması.
-
Özel eşya ve emanetlerin ailelere verilmesi: Yas hakkının teslim edilmesi ve helalleşmenin önünün açılması.
Polat, bu taleplerin “bir hak, toplumsal bir sorumluluk ve vicdani bir borç” olduğunu ifade etti.
“Onurlu ve hakikate dayanan bir barış istiyoruz”
Barış sürecine destek verdiklerini, ancak bunun “suskunluk anlaşması” veya “inkâr perdesi” olmaması gerektiğini belirten Polat, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Evet, barış olsun. Ama onurlu, adil ve hakikate yaslanan bir barış olsun istiyoruz. Yüzyıldır süren sessizliğin bir daha kimseye miras kalmamasını diliyoruz.”
Seyit Rıza ailesi, barış sürecinde sorumluluk alan tüm aktörlere çağrıda bulunarak, hakikat ortaya konulmadan kalıcı barışın sağlanamayacağını vurguladı.
