Dersim Belediyesi, geçtiğimiz ay görevli olduğu çöp arabasından düşerek hastaneye kaldırılan ve daha sonra kurtarılamayarak hayatını kaybeden belediye işçisi Zülfü Çelikdemir’le ilgili yöneltilen suçlamalarla ilgili açıklama yaptı.
Belediye Çelikdemir’in izin ve çalışma takvimine ilişkin bilgiler verdiği açıklamada, suçlamaların vicdani olmadığını öne sürdü.
Açıklamanın tam metnini yayınlıyoruz:
Öncelikle 12.01.2024 tarihinde belediyemize ait çöp aracından düşerek hayatını kaybeden belediye personelimiz Zülfü Çelikdemir’in ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bizler olayda taraf olarak Zülfü arkadaşımızın yaşama tutunup kazayla ilgili yaşananları kendisinin aktarması umudu içerisindeydik. Maalesef arkadaşımızı da umudumuzu da kaybettik. Bu nedenle belediye olarak konuya dair kamuoyuna bir açıklama yapmayı sorumluluk olarak görmekteyiz.
Arkadaşımız Zülfü Çelikdemir ilk defa 11/03/2017 tarihinde belediyemizin temizlik İşlerini yapan Ro İnşaat Şirketinde Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesinde beden işçisi olarak işe başlamıştır. İşe başlarken 03.12.2014 tarihli heyet raporunda Çölyak Hastası olduğu belirtilmektedir. Aynı raporda ağır ve tehlikeli işlerde çalışamayacağına dair bir ibare yoktur. Belediye şirketine işçi statüsüne geçerken ilettiği başvuru formunda ise “sağlıkla ilgili olarak görevini devamlı yapmaya engel bir durum olmadığı” yönünde beyanı mevcuttur. 12.07.2021 tarihinde sunulan ikinci raporda da benzer bir içerik söz konusudur. Ağır ve tehlikeli işlerde çalışamayacağına dair bir ibare yoktur. Ek olarak söz konusu ikinci raporun geçerlilik süresi 12.07.2023 tarihinde son bulmuş olmasına rağmen bu rapor yenilenmemiştir.
Belediyemiz Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesinde temizlik işçisi olarak işe başlayan arkadaşımız, 14/01/2019 tarihinde Park ve Bahçeler Müdürlüğünde beden işçisi olarak görevlendirilmiştir. Ancak daha sonra 11/09/2019 tarihinde tekrar kendi isteğiyle eski işine Temizlik İşleri Müdürlüğüne temizlik işçisi olarak görevlendirilmiştir. Kendi isteği ile çöp aracının arkasında çalışmak istediğine dair 20.08.2020 tarihinde belediyemize dilekçe vermiştir. Fakat 05/08/2021 ve 10/08/2021 tarihlerinde çölyak hastalığından dolayı başka birimde görevlendirilmesine dair tekrar dilekçe sunmuştur. Bu başvurusuna belediyemizce 13/08/2021 tarihinde “personel hareketliliği ve uygunluğuna göre durumunuz ileride değerlendirilecektir” şeklinde cevap yazılmıştır. Arkadaşımız ve ailesi tarafından sözlü beyanlarla yer değişikliği talebi daha sonraki süreçte yinelenmiştir. Çalışma arkadaşımıza yine sözlü beyanlarla endeks birimi ya da temizlik-mıntıka kısımlarında çalışabileceği iletilmiştir. Ancak kendisi ve ailesi tarafından bu seçenek kabul edilmemiştir.
Zülfü arkadaşımızın izin durumuna dair ise süreç şöyle işlemiştir. Arkadaşımızın izin süresi toplam 130 gündür. Personel özlük dosyasına göre arkadaşımız 2020 yılında 12 gün Covid-19 salgını nedeniyle idari izinli sayılmış 2021 yılında 15 gün izin kullanmıştır. 18.12.2023 tarihine kadar başka bir izin talebi bulunmamaktadır. Son olarak 18.12.2023 tarihli dilekçesi ile 70 gün izin talep etmiştir. Arkadaşımızın bu talebine 25.12.2023 tarihli cevap yazısında personel eksikliği gerekçesi ile daha sonraki tarihlerde izin kullandırılacağı belirtilmiştir. Kısa bir süre sonra arkadaşımıza 15-20 günlük izin hakkını kullanabileceği iletilmiş, altı günlük istirahat izninden sonra ek olarak 15-20 gün izin kullanılabileceği söylenmiştir. Çalışmadan kaynaklı istirahat izni 05.01.2024 tarihinde başlamış olup 6 gün istirahat izni bittikten sonra resmi iznini devam ettirebileceği tarafına iletilmiştir. 05.01.2024 tarihinde kendisi ve babasının temizlik işleri saha amiri sorumlusu ile telefon görüşmesi yaparak “iznini şimdi değil kar yağdığı zaman kullandırın” talebi doğrultusunda izni devam ettirilememiştir. 6 günlük istirahat izni bittiği ve işbaşı yaptığı 12.01.2024 tarihinde de üzücü iş kazası meydana gelmiştir.
Kazanın olduğu ilk gün Belediye Başkan Vekili, Başkan Yardımcısı, Belediye Başkanı Danışmanları, Birim Müdürü, saha sorumlusu ve mesai arkadaşları hastaneye gidip arkadaşımızın ve ailesinin yanında olmaya çalışmış fakat aile belediye yetkililerini hastanede istemediğini belirtmiştir. Ailenin tepkisel, duygusal yaklaşımı saygı ile karşılanmış ve hastaneden ayrılmak zorunda kalınmıştır. Aynı hassasiyet cenaze törenine katılmayarak da gösterilmiştir. Ancak Belediye yetkilileri her zaman arkadaşımızın ve ailesinin ihtiyaçlarını giderebilmek, destek olabilmek için girişimlerde bulunmaya devam etmiştir.
Bu aşamadan sonra kimi basın yayın organları ve sosyal medyadan yapılan linç girişimlerine suskun kalmamızın nedeni ailemizin duyarlılığına saygımızın gereği olarak okunmadığı gibi devam eden hukuki süreci gözetmek zorunluluğumuzda göz ardı edilmiştir. Açıkça ifade ediyoruz ki arkadaşımızın kaza geçirdiği andan onu kaybetmenin acısını yaşadığımız bugüne kadar, belediyemiz ve yetkilendirilmiş personeline karşı yapılan suçlamaların somut, ahlaki ve vicdani bir karşılığı yoktur. Bu tür saldırılar tarihsel, kültürel kaynağını sistemin yargısız infaz tarzından almaktadır. Bu yargısız infaz tutumunu kabul etmiyoruz. Kamuoyunun, işçi sınıfının ve örgütlerinin bu gerçekliği bilmesini özellikle önemsiyoruz. Ne olursa ailenin her türlü acısını anlıyor ve ailenin yanında yer aldığımızı belirtmek istiyoruz.
Ayrıca bilinmesini isteriz ki belediyemizce, işyerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda her türlü önlem alınmış olmasına rağmen yaşanan bu kaza olayının nasıl ve neden olduğu konusunda adli ve idari makamlarca gerekli incelemeler titizlikle yapılmaktadır.
Kamuoyuna saygıyla…