Herkesin sesini duyan var, onların yok: Abdallar depremde de ayrımcılığa uğruyor

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’yi yasa boğan deprem toplumun birçok kesimini derinden etkiledi. Yaşanan acının tarifi yok. Ailelerini, yakınlarını, evlerini, işlerini kaybeden insanlar ve yıkımın yaşandığı illerden yaşanan büyük göç dalgası ile yaşamlar alt üst oldu.

 

ABDALLAR ESKİ GÜNLERİNE GERİ DÖNDÜ

Bölgeyi enkaza dönüştüren depremden en fazla etkilenen kesimlerden biri de gıda, çadır ve ısıtıcı dağıtılırken yağma yaptılar” denilerek damgalanan Alevi Abdal aşiretleri oldu.

Genel olarak Gaziantep’in Nizip ilçesi, Şehreküstü, Karşıyaka gibi semtlerindeki açık alanlara, parklara derme-çatma çadır kuran Abdallar, zor şartlar altında ayakta kalma mücadelesi veriyor. Büyük oranda yerleşik hayata geçen Abdallar, deprem sonrası konar-göçer oldukları yıllara geri döndüler…

YUNUS EMRE’DE YAŞAMIN ADI YOKLUK

Nizip’te, Yunus Emre Mahallesi’ndeki araziye yerleşen Abdallar’ın lideri olan Aşiret Burhan (Burhan Yılmaz) düğünlerde çalgıcılık yapan, kâğıt, hurda toplayan, mevsimlik tarım işçiliği gibi günübirlik ve mevsimlik işler yapan aşiretin, yetkililer tarafından adeta unutulduğunu, kaderleri ile baş başa bırakıldığını söylüyor.

Depremi yaşayan bütün vatandaşlar gibi aynı sıkıntılara maruz kaldıklarına dikkat çeken Aşiret Burhan, yardım dağıtımı sırasında adeta aşağılandıklarını, ayrımcılığa uğradıklarını ve azarlandıklarını söylerken, “kendi yaralarımızı kendimiz sarıyoruz” diyor.

KADINLAR, ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR PERİŞAN

Yunus Emre Mahallesi’nde yaklaşık 70-80 çadır kuran Abdallar aslında yerleşik hayata geçmiş durumdalar.

Ancak büyük çoğunluğun evi depremde büyük hasar almış ve içeriye girilmemesi için mühürlenmiş. Çadırda yaşayanların büyük çoğunluğunu kadınlar, yaşlılar ve çocuklar oluşturuyor; hamileler, yeni doğum yapmış kadınlar ve tedavi görmesi gereken hastalar bulunuyor.

SAĞLIKSIZ ÇADIR, YOĞUN BAKIM ODASI OLMUŞ

Kalp yetmezliği olan annesinin deprem günü ameliyat olduğunu söyleyen Hülya., son derece sağlıksız olan çadırının içini göstererek ameliyat olan annesinin cihaza bağlı olduğunu, elektriği kablo ile komşudan aldıklarını, suyu taşıyarak getirdiklerini ifade ederek şöyle konuşuyor:

“İkiz çocuklarım 1 yaşında, kucağımda bebe 5 aylık. Süt yok, bez yok, mama yok, gıda yok. Bisküvileri suda eritip mama niyetine çocuklarıma veriyorum. Kalp hastası olan annemin ilaçlarını alamadım. Bu çadırda makinaya bağlı. Kocam işsiz, ekmek alacak paramız yok. Bu yardımlar nereye gidiyor, bizi neden kimse görmek istemiyor?” diyerek yaşadıklarına isyan ediyor.

ARAZİDE ‘KAMYONET HOTEL’

Hurda ve kâğıt topladıkları kamyonetin kasasına branda çeken ve içine bir de odun sobası kurarak kendilerine bir ‘kamyonet hotel” kuran Şenel ve Mehmet A. Çifti, iki küçük çocukları ile perişan olduklarını belirterek, “Biz kamyonetin içinde yatıyoruz. Çocuklar üşüyor ve hastalar. Bir ihtiyacımızı karşılayamıyoruz. Bize ayrımcılık yapıyorlar. Devletten acil yardım bekliyoruz” diyerek kendilerine dokunacak duyarlı bir el bekliyorlar.

HAMİLE VE LOHUSA KADINLAR ÇOK SIKINTILI

Öte yandan Yunus Emre Mahallesi’ndeki boş araziye kurulan çadırlarda yaşayan kadınlardan Esra Yılmaz’ın, 3 aylık bebeğinin kalbi delik aynı zamanda kendisi de üç aylık hamile. İpek Göçer ve yengesi Cennet Gezer ise daha bir hafta önce sezaryen ile doğum yapmışlar. Deprem nedeniyle devlet hastanelerindeki yoğunluktan dolayı gerekli sağlık hizmetini alamadıkları için doğumlarını özel hastanede gerçekleştiklerini belirten lohusa kadınlar, “Doğum parasını aşiretten ‘toparlama’ yaptık. (kendi aralarında toplanan yardıma toparlama diyorlar). Eşim de hurda toplarken kullandığı motosikletini sattı, parayı öyle temin edebildik. Mama ve bez desteğine ihtiyacımız var. Çok kötü koşullardayız” dedi.

VE YAŞLILAR …

Depremde evi ağır hasar alan yaşlı insanlardan 75 yaşındaki Feride Küçükçakmak, tek başına yaşamanın çok zor olduğunu, Fevzi Yılmaz, çadırın yetersiz olduğu, Hayri Çomak ise hastalıklarına rağmen sağlık hizmeti alamadığını söylüyor.

DAMGALANMAK BİZİ ÜZDÜ”

Gaziantep ve bölgedeki aşiretleri buluşturan Davulcu Aşiretleri Derneği Başkanı Mahmut Karalar, aşiretlerin inanılmaz zor şartlarda yaşamlarını çadırda sürdürmek zorunda kaldıklarına dikkat çekerken yine abdalların bir başka kanaat önderi Bileç Davulcu, sosyal medyadaki bazı münferit olaylar nedeniyle ‘yağmacı’ olarak damgalanmalarının kendilerini son dere üzdüğünü ifade ediyor.

Kısacası Abdallar, bir yandan depremin yaralarını sarmak için yaşamaya tutunmaya çalışırken, bir yandan da yıllardır sürüp gelen ayrımcılığa maruz kalmanın üzüntüsünü yaşıyorlar.

ABDALLAR KİMDİR?

Nawar, Çingene, Zott, Ghajar, Bareke, Gaodari, Krismal, Qarabana, Karaçi, Abdal, Aşiret, Qurbet, Mıtrıp, Gewende, Dom, Tanjirliyah, Haddadin, Haciye, Arnavut, Halebi, Haramshe, Kaoli gibi pek çok isimle anılan Abdal topluluklarının kökeni Hindistan’a dayanıyor. Peri-patetik topluluk olarak bilinen Abdallar; yaşadıkları hemen her ülkede ayrımcılıklara uğruyorlar.

Herkesin sesini duyan var, onların yok: Abdallar depremde de ayrımcılığa uğruyor
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
BEDA