1. Haberler
  2. Dersim
  3. DAD’dan sempozyum tepkisi: Resmi ideolojinin tarihsel tekerlemesi olan “Horasan” çarpıtması yeniden hortlatılıyor

DAD’dan sempozyum tepkisi: Resmi ideolojinin tarihsel tekerlemesi olan “Horasan” çarpıtması yeniden hortlatılıyor

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Demokratik Alevi Dernekleri, Munzur Üniversitesi’nde düzenlenecek  ‘Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu’na tepki gösterdi. Açıklamada “Dersim tarihsel toplumsal niteliği ile durduğu bağlam açısından sürekli olarak Nehak sistemin hedefi haline gelmiş bir bölgedir. Tekçi kimlik politikaları dahilinde kurgulanan devletçi oluşumların, Dersim’in Kürt Alevi gerçekliğini hedefleyerek yok etmek istedikleri tarih ve güncel aralığında değişmeyen yönelimler olarak kendini görünür kılmaktadır” denildi.

Açıklama şu ifadelerle devam etti:

Egemen kılınan dinsel ve ulusal kimliklerin Dersim’e adeta birer deli gömleği gibi giydirilmek istenmesi, her daim Dersim’in kültürel direnişçi yanıyla cevap bulmuştur. Sefer yapılsa dahi zafer elde edilmeyen “108” katliam saldırısı bu açıdan yönelimlerin sürekliliğini göstermektedir. Dersim direnen kadim Aryenik damarın en güçlü mekânlarındandır. Bu kutsal mekanda kültürel direniş damarı devamlı devriye halinde olmuştur. Ancak son kırk-elli yıl başta olmak üzere, özelde de son on yıllık süreç kapsamında Dersim’e adeta her gün, her saat ve her dakika “sefer” yapılmaktadır. İnceltilmiş ‘zorunlu iskan’ politikası dahilinde ekonomisiz bırakıp göçerterek mültecileştirme, doğa katliamları, tutuklamalar, kadın katliamları, yozlaştırma, inanç ve dil asimilasyonu gibi birçok yönelim, Dersim’de adeta 1937-38 Tertelesinin kültürel soykırım politikaları eşliğinde sürmekte olduğunu göstermektedir. Demokratik Alevi kamuoyunun, “Alevisiz Alevilik” yaratma misyonuyla kurulduğunu vurguladığı Alevi-Bektaşi Cemevi Başkanlığının ve Diyanet’in bu açıdan önemli görevler üstlendiğini ve asimilasyon politikalarına koordineli bir şekilde hız verdiklerini görmekteyiz. Diyanet İşleri Başkanı Ağustos ayında camii açmak adına bir kışlada askerler eşliğinde temel atma törenine katıldı. “Şehirlerin medenileşmesinde en büyük pay camilerdir” diyerek, tıpkı 37-38 tertelesine giden yolları döşeyen devlet raporlarında dile getirildiği gibi, yönelim ve asimilasyon politikalarına “medeniyet” yaftası yapıştırdı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Cemevi başkanlığı ise Munzur üniversitesinden aldığı karşıt-bilim desteği ile 16-17 Ekim’de gerçekleştirmek üzere bir sempozyuma hazırlık yaptıklarını yayınladığı bir program ile duyurdu. Munzur Üniversitesi kurulduğu günden bu yana asimilasyon politikalarını hayata geçirme bağlamında devletin Dersim’deki en güçlü ideolojik aygıtı olarak işletilmektedir. Dersim’de karşıt bilim ve tarih üreterek kültürel soykırımın devamına hizmet eden bir konumda olduğu şüphe götürmeyen bir gerçektir. Sempozyum aracılığıyla bu kez de “Alevi Diyaneti” olarak kurgulanan Cemevi Başkanlığıyla paralel hareket ettiği ve biçilen misyonu oynamayı sürdürdüğünü görmekteyiz. Pertek ilçe girişinde dağlara yazılan “Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli” yazısının, sempozyumunda ana başlığı olarak belirlendiğini açıklanan program aracılığıyla öğrendik.

Programın içeriğini konuşmacı olarak; Rêya Heq/Raa Haq itikadına bağlı, Kürt Alevi kimliklerinin sosyolojik bütünlüğü ile simge haline gelen Dersim’le temelden doku uyuşmazlığı olan Türk-İslam sentezini, Dersim’in toplumsal hakikatiymişcesine anlatmaya hazır bol ünvanlı, toplama bir “akademik Hınzır paşa” grubu oluşturmakta. Resmi ideolojinin tarihsel tekerlemesi olan “Horasan” çarpıtmasının, yeni süreçte Dersim’e yönelik asimilasyon politikalarında tekrardan öne çıkarıldığını görmekteyiz. Baha Sait’lerden, Hasan Reşit Tankutlardan bu yana resmi ideolojinin kalemşörleri Horasan’ı bir Türk yurdu olarak ikamet gösterip, başta Dersimliler olmak üzere tüm Kürt Alevilerin oradan geldiğini ve öz Türk olduklarını işlemektedir.

Tarihsel ve toplumsal hiçbir karşılığı olmayan bu söylemler çeşitli tarihçi ve yazarlar tarafından yapılan saha araştırmaları ile boşa çıkarıldı. Horasan hattında güçlü bir batıni ekolün tarihsel olarak işlevsel olduğu gerçeği Rêya Heq/Raa Haq Aleviler için önemli bir motive kaynağı olmuştur. Horasan’ın tarihsel önemi bizler için bu misyonundan kaynaklanmaktadır. Ayrıca yapılan saha araştırmaları göstermektedir ki Horasan’da hala Dersim’le aşiret bağları olan birçok Kürt topluluğu yaşamaktadır ve bu aşiretlerin Dersim’den Horasan’a gidiş-dönüş-kalış hikayeleri vardır. Dolayısıyla resmi ideolojinin tekerlemelerini tekrardan gündemleştirmek beyhudedir. Dersim kendisini tanıyan bir bölgedir ve Dersim’e kimlik atfetmekten vazgeçilmelidir. Öte yandan yapılması planlanan sempozyum ile olan bağı itibariyle Dersim toplumunun yıllardır kanayan yarası olan “Tunceli Cemevinin” güncel durumuyla ilgili birkaç söz söylemek de kaçınılmaz olmaktadır. Yola, edep erkâna, itikada, ikrara ve toplumsal tarihe uymayan bir şekilde yönetildiği için yıllardır Dersim halkının haklı olarak karşı tutum sergilediği cemevi yakın zamanda bir seçim süreci yaşamıştı.

Dersim halkının tavrını ve eleştirilerini yönelttiği mevcut cemevi başkanına karşı aday olan muhalif çevreler, toplumun taleplerini dillendirerek belli ölçüde teveccüh kazanmışlardı. Lakin gerek geçmişte her ne yaptılarsa mevcut cemevi başkanı ile birlikte yaptıkları gerçeği, gerekse de güncel olarak Aleviliğe atanmak istenen bir kayyum olarak gördüğümüz Alevi-Bektaşi Cemevi Başkanlığının gerçekleştireceği sempozyumda yer alıp destek vermeleri, bu şahsiyetlerin “Tunceli Cemevi” başkanına gösterdikleri muhaliflikle, Dersim halkının gösterdiği tavrın aynı düzlemde olmadığını çok net olarak ortaya koymaktadır. Bu konuda daha fazla sorgulayıcı olmakta fayda olduğunu vurguluyoruz. Çünkü aynı muhalif görünen çevre Dersim ocakları adına ilan ettikleri bir “meclis” adıyla konuşma cüreti gösterebiliyor ve Rêya Heq/Raa Haq Alevi inancının kavramlarını, ritüellerini sıradanlaştırıp, anlam yitimine uğratarak birbirlerini “düşkün” ilan edebiliyorlar. Dersim halkının cemevi yönetimine karşı biriken eleştirilerini bu şekilde danışıklı bir strateji ile kendi hizalarına yedekleme politikası yürütebiliyorlar. Adına “meclis” denilen oluşumun ana gövdesini oluşturan şahısların Elazığ’da Devlet Bahçeli’yi karşılayıp Zülfikar hediye ettiklerini, Dersim halkının iradesi olan belediyeye atanan kayyumu “Xızır” olarak nitelendirdiklerini henüz unutmuş değiliz.

Dersim’de mevcut Cemevi, üniversite, Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, “Dedeler Meclisi” ve resmi ideolojinin tüm temsilcileri el ele vererek; Dersimlinin dilini, kültürünü, kimliğini, inancını yok etmek için tarihi sorumluluklar aldıkları gerçeği önümüzde durmaktadır. Herşeye rağmen Dersim’de direnen bir damar dün olduğu gibi bugün de mevcuttur. Bu direniş damarı kesilmek ve Dersim teslim alınmak istenmektedir. Jiyar û Diyarlar ve Hardê Dewreş, toplum ve doğayla ikrarlı bir ilişki kuran tüm canlara bağrını açar. Yalan ve hileler önünde diz çökmemeyi Pir Seyid Rıza’lardan bu yana karakteristik bir özellik olarak nesillere aktarır. Dolayısıyla Dersim halkının Cemevi Başkanlığına ve yerelde ki girişimlerine prim vermeyeceğinden şüphemiz yoktur. Alevi-Bektaşi Cemevi Başkanlığının varlığı biz Aleviler açısından meşru değildir. Yaptığı ve yapacağı hiçbir eylem ve etkinliğin bizlerde bir karşılığı olmayacaktır. Dersim’den, Hace Bektaş’tan ve bir bütünen Alevilikten, Alevilerden elinizi çekin! Zaman Sahipsiz, Mekan Rızasız, Mazlum Çaresiz Değildir!

DAD’dan sempozyum tepkisi: Resmi ideolojinin tarihsel tekerlemesi olan “Horasan” çarpıtması yeniden hortlatılıyor
Yorum Yap
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin