Dersim’de, kutsal mekan kültü alanında yer alan Duzgın Bawa‘da vahim bir cinayet işlendi. Bu olay belki de tarihinde bir ilkti. İşlenen bu vahim cinayet, vicdanlı ve ahlaklı insanları derinden üzmüştür. Akıllara durgunluk veren bu olay, sosyal medyada farklı yorum ve analizlere yol açmıştır. Hani, Müslümanların; bayram sohbetleri sırasında, “nerede o eski bayramlar“ dediği gibi, bazı Dersimliler; “Dersim’in, artık o eski Dersim olmadığı, Dersim’in sosyo-kültürel yapısının eskiye nazaran deforme olduğuna“ ilişkin farklı analizlerde bulunmaktadırlar.
Elbette bu sonucun, çok yönlü bir sorunsal yumağa işaret ettiği gerçeğini, göz ardı edemeyiz. Konunun üzerinde detaylıca durulmalı ve hakikatleri, tarihsel gerçekliğiyle ele alıp, farklı açılarda tartışmalıyız. Ben bu kısa değerlendirmemde, konuyla bağlantılı olarak sadece yakın tarihimize ilişkin bazı verileri aktarmak istiyorum. Yapılacak tartışmaların, analizlerin bu verilerin dikkate alınarak yapılması halinde, daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.
HEGEM Vakfı tarafından, 2015 yılında “Tunceli İli Sosyal Analiz Çalışması” başlığı altında gerçekleştirilen bir araştırmada, çok ilginç veriler açığa çıkarılmıştır.
Bu çalışmada “Adalet ve Suç” başlığı altında Dersim’deki suç oranlarına ilişkin veriler ve analizler yer almaktadır. Buna göre 2015 yılından önce, Dersim’de suç oranlarının diğer illere nazaran daha az olduğu gözlemlenmektedir. Çalışmada, kısaca şu sonuçlara yer verilmiştir.
“Suç verileri genel olarak değerlendirildiğinde, Tunceli ilinde gerçekleşen suç oranlarının son derece düşük olduğu tespit edilmiştir.
Kentte özellikle hırsızlık, gasp gibi suçların nerdeyse yok denecek düzeyde olduğunu belirtmişlerdir.
Bu çalışmaya göre Türkiye’nin yaşanılabilir illeri sıralamasında Dersim; 49. sırada gösterilerek, suç oranı açısından en düşük 11. sırada yer aldığı saptanmıştır.
Genel olarak Tunceli ilinde suç oranlarının düşük olmasına rağmen, bir artma eğilimi de söz konusudur. Bu artışın Türkiye’deki artış oranın altında olduğu söylenebilir.
2008- 2011 yılları arasında Emniyet verileri esas alındığında “Mala yönelik suçlarda % 80, şiddet suçlarında da %58 oranında bir artış” gerçekleşmiştir.
Tunceli ili polis bölgesinde cinayet suçu çok az işlenmektedir. 4 yıl içerisinde sadece 2 cinayet 3 öldürmeye teşebbüs suçları işlenmiştir.
Tunceli ilinde yıllar bazında ceza infaz kurumuna giren hükümlü sayısı Türkiye geneli ve TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl ve Tunceli ) bölgesine kıyasla daha azdır. 2008- 2012 yıllar arasında cezaevine girme sayısında ciddi bir yükseliş söz konusu değildir.
2008 yılında 54 suçlu cezaevine girerken, bu rakam 2012 yılına geldiğinde 69’a çıkmıştır. Ancak, 2013 yılında ise, ceza infaz kurumuna giren kişi sayısında ciddi bir artış (3 kattan fazla) 8 gerçekleşmiştir. Yüksek orandaki artış aynı şekilde TRB1 bölgesi ve Türkiye geneli için de söz konusudur. Gerek Tunceli ili, gerekse TRB1 bölgesi ve gerekse de Türkiye geneli için, bireyler ceza infaz kurumuna en çok “yaralama suçu” ve ikinci sırada da , “hırsızlık ve yağmalama” suçundan girmişlerdir.
Ayrıca Tunceli ilinde çocukların işlediği suçlar içerisinde, cinsel suçlar ve gasp suçları neredeyse yok gibidir. 5 yıl boyunca bu suçlardan her biri için sadece 1’er çocuk güvenlik birimine getirilmiştir. Aynı şekilde çocukların işlediği suç türleri içerisinde de, cinayet suçu bulunmamaktadır. Belirlenen tarihler içerisinde Tunceli ilinde cinayet suçunu işleyen hiçbir çocuğun bulunmaması açısından da Tunceli ili, Türkiye geneli ve TRB1 bölgesinden farklılaşmaktadır.
Tunceli ilinde bazı yıllar itibariyle işlenen intihar sayıları yüksektir. 2014 yılında kaba intihar hızının en yüksek olduğu il, yüz binde 11,63 ile Tunceli ili olmuştur. İntihar etme nedeni olarak ilk sırada “bilinmeyen” seçeneği en çok belirtilmiştir. İntihar etme biçimi olarak ise, Tunceli geneli için ilk sırayı “asmak” seçeneği almıştır.” (HEGEM Vakfı)
Görüldüğü gibi 2000-1 den 2005’e kadar olan 4 yıllık süre zarfında “Dersim’de sadece 2 cinayet gerçekleşmiştir. Bununla birlikte 3 öldürmeye teşebbüs suçları” işlenmiştir. Takvim yaprakları 20 yıl sonra, yani bu günümüzü (25.5.25) gösterdiğinde, aynı anda iki canımızın, ve hem de kutsal mekanımızda hunharca katledilişi, oldukça vahim bir olaydır.
Elbette Dersim, eski Dersim değildir. Fakat kültürel değerlerine (dil, tarih, inanç, coğrafya vs.) sahip çıkan Dersimliler ve onların duyarlı dostları gayet iyi bilmektedirler ki; artık “Dersim sadece dört dağ içinde değil,” Dersim, türlü oyunların oynandığı, etrafı içeriden ve dışarıdan sinsice sarıldığı yaralı bir coğrafyanın kapatılarak kilitlenmek istenen kadim kapısıdır.
Bu menfur olay üzerinden Dersim ve Dersimliler hedefe konulmamalıdır. Bu olayın perde arkasındaki gerçekliği, etraflıca araştırılmalı ve son yıllarda Dersimlilere dayatılan yeni sosyo-kültürel kimlikler ışığında ele alınıp değerlendirilmelidir.
Hak ile kalın!