Yeni bir yıla girerken, hayatımızda nelerin değiştiğini hatırlamak isteriz elbette. Her yıl olduğu gibi, 2024’ün de dünyada ve ülkemizde kötülüklerle anılan bir yıl olacağı kesin.
Bir kez daha hatırlatmam gerekirse; 2015 yılında düğmeye basılmışçasına hakkımda soruşturmalar ve bu soruşturmaların davaya dönüştüğü bir süreç başlatılmıştı. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ile başlayan bu davalar zinciri, farklı başlıklar altında katlanarak devam etti. Yargıtay’da bekleyen iki yıllık hapis cezalı ‘Örgüt Propagandası’ davam, geçen günlerde onaylandı.
Soruşturmalar, davalar, gözaltılar ve konser yasakları nedeniyle nefes almakta zorlandığım o günlerde, benim için zor da olsa bir karara vardım: 2019’un Mart’ında ülkeden ayrılma kararı aldım. Doğrusu, bu sürecin bu kadar uzun süreceğini beklemiyordum. Dahası sosyal medya üzerinden algı yaratılarak bu sürecin sabote edileceği ve daha çok hedef haline getirileceğimi düşünmedim.
Evimden, ülkemden ve en önemlisi de Dersimden uzakta, belirsizliklerle dolu 7 yılı geride bıraktım. Ancak davalar zinciriyle hayatımızı kâbusa çeviren kötülüklerden kurtulmak mümkün olmadı. Yeni açılan davalarla birlikte sosyal medyada algı yaratmaya dönük linç kampanyaları örgütlendi. Adım, basına yansıyan ölüm listelerinin ilk sıralarında yer aldı.
Ülkeden ayrılmadan önce, genç yaşında hayatını kaybeden kız kardeşimi toprağa vermiştim. Ardından, bir yıl önce sevgili babamın kaybını derin bir acıyla karşıladım. Dersim’de babam toprağa verilirken yanında olamamanın derin üzüntüsünü yaşadım. Dolayısıyla, yeni bir yıla girerken bu kötü günlerin biteceği ve evime, Dersim’e yeniden döneceğim umudunu taşıyorum. Ömrüm yeter de bir gün dönersem, kız kardeşimin ve babamın mezarını ziyaret etmek ve onlarla dertleşmek istiyorum. Ayrıca, konserlerde halkımızla yeniden buluşmanın büyük bir özlemini yaşıyorum.
Bu sürecin acıtıcı diğer bir yanı, sanat camiasında yakın dost ve arkadaş bildiklerimin vefasızlığı oldu. Birçoğu, durumlarını riske atmaktansa konserlerle bu dönemi fırsata çevirme telaşına girdi. Bunca zulme ve haksızlığa karşı sesini ve vicdanını susturanların sayısı ne yazık ki az değil.
Bu dehşet dolu günlerimizin elbette bir sonu olacaktır. Ruh sağlığımı korumak adına günlük tartışmalardan uzak, müziğe daha çok yoğunlaşmanın bana iyi geldiğini söylemem gerekiyor. Son iki yılda yeni ve genç bir dinleyici kitlesiyle karşılık bulan bir gelişme oldu. Spotify ve benzeri dijital müzik platformlarında en çok dinlenen sanatçılardan olmanın haklı gururunu yaşadım. Bu moralle, 2025 yılını yeni bir albümle karşılayacağımı da belirtmiş olayım.
2025’in ülkemiz ve halklarımız için iyi bir yıl olmasını tüm kalbimle diliyorum. En önemlisi de barış ve çözüm umudunun büyütülerek özgürlüğe aktığı bir yıl olsun.