Birkaç ay önce iş insanı Mehmet Nuri Taşdemir’in kendi ofisinin olduğu binada kurduğu etnografya müzesinin haberini yaptığım sırada müzede bulunan bir fotoğraf dikkatimi çekmişti. Taşdemir bu fotoğrafın kimin tarafından çekildiği, kime ait olduğu konusunda tüm bilgileri paylaştıktan sonra olayın baş kahramanı olan avukatı buldum. Sonra, her yönüyle ilginç olan bu olayın öncesini, dava sürecini ve dava sonrasını konuştuk. İşte o film gibi hikaye…
Ara Güler Ağrı’da…
Yıl 1959. Ağrı Dağı eteklerinde pilot yüzbaşı İlhan Durupınar kontrolünde bir helikopter uçmakta. Helikopterden aşağıyı fotoğraflayan genç bir foto muhabir. Yani o yıllarda 31 yaşında olan dünyaca ünlü Ermeni foto muhabiri Ara Güler.
Hatun Aslan
Ara Güler, Türkiye ile İran sınırlarındaki hudut taşlarını belirlemek için yaptıkları uçuş sırasında Nuh’un Gemisi’nin izini görünce fotoğrafını çeker. Doğası gereği gördüğü her manzarayı çeken Güler gözüne ilişen ne varsa fotoğrafını çeker.
Dersim Gazetesi'nin özel haberi
📷Ara Güler’in 1959’da çektiği küçük kız fotoğrafı, bir ailenin hayatını nasıl değiştirdi?
📷O fotoğrafın hikayesini gazeteci @Birgulihsan21, Dersim Gazetesi için araştırdı ve yazdıhttps://t.co/rBws31cpBd pic.twitter.com/szl90OUWFm
— Dersim Gazetesi (@dersim_gazetesi) January 24, 2024
Bu çekimlerden sonra elde ettiği fotoğrafları tap ederken (eskinin deyimi ile filmleri banyo yaparken) burada Nuh’un Gemisi benzeri bir şeyler olduğunu fark eder. Ertesi sene tekrar araştırma için bölgeye gelir. Geldikten sonra bu defa bölgeyi daha da detaylı bir şekilde inceleyip araştırır. Bölgedeki tüm köylerde 1944 yılında bölgede meydana gelen toprak kaymasının köyler üzerindeki etkilerini araştırırken Ağrı Dağı eteklerinde bulunan Doğubayazıt’ın Kanîkork (Topçatan) köyünde o zamanlar muhtemelen yedi sekiz yaşlarında küçük bir kız çocuğu olan Hatun Aslan’ı görür ve fotoğrafını çeker. Bu küçük kızın fotoğrafını kendi arşivine kaydeden Ara Güler, bunu yıllar sonra APA Ofset’e satar, onlar da büyük bir ilaç firmasına satar. Firma da bu fotoğrafı Redoxon isimli ilacın reklamında kullanır. Küçük kız çocuğu ve arkasında Ağrı Dağı’nın olduğu fotoğraf artık Türkiye’deki tüm eczanelerde ilaç firmasının ürün reklamı olarak yerini alır.
Avukat dedektif gibi küçük kızı aradı
Yıl 1975. Daha sonra milletvekili ve yazar kimliği ile de tanıyacağımız Ağrılı genç bir avukat olan İbrahim Taşdemir, meslek yıllarının daha başında. O zamanlar 25 yaşında olan genç avukat bir gün bir eczanede Hatun Aslan’ın Ara Güler tarafından çekilen fotoğrafına denk gelir. Fotoğrafta küçük kızın arkasındaki Ağrı Dağı’nı gören genç avukat bu kızın kendi memleketi olan Ağrı’dan biri olduğunu ve bu fotoğrafın sahibinin Doğubayazıtlı bir kadın olduğuna kanaat getirir ve kadını araştırmak için kolları sıvar.
Topçatan Köyü / Doğubayazıt
Bu fotoğrafın ünlü fotoğrafçı Ara Güler tarafından çekilip yıllar sonra APA Ofset’e satıldığını, onların da büyük bir ilaç firmasına sattığını tespit eden avukat İbrahim Taşdemir, kısa bir süre sonra fotoğraftaki kadının Doğubayazıt’ın Kanîkork köyünde büyük baş hayvan çobanlığı yapan Ahmet Aslan’ın eşi Hatun Aslan olduğunu da tespit eder. Avukat Taşdemir hemen kadının kocası ile temas sağlar. Fotoğraf için zamanında kendilerine herhangi bir telif ücreti ödenip ödenmediğini soran avukata bırak telif ödenmesi izinlerinin bile alınmadığını yani kendilerinin bu işten bihaber olduklarını söylerler. Bunun üzerine avukat tazminat davasını açmayı teklif eder. Saf, gariban ve kendi halindeki kadın ve kocası önce bunu kabul etmezler. Belki başlarına bir şey gelir diye korkarlar. Avukatın uzun uğraşları sonuçsuz kalınca bu sefer aileye görülmemiş bir teklifle gider.
Dava nasıl açıldı?
Dava masraflarının kendisi tarafından karşılayacağını, davanın kaybedilmesi durumunda karşı taraftan gelebilecek tazminat talebinin de kendisi tarafından üstleneceğini söyleyen avukata bu sefer aile onay verir ve tazminat davası açılır.
Davalı ilaç firması fotoğrafı APA Ofset’ten aldıklarını, fotoğrafın çekiliş tarihi itibariyle hak talebinin zaman aşımına uğradığını iddia edip davanın reddini ister. Ayrıca bu fotoğraftaki kişi ile davacının aynı kişiler olmayabileceğini, bu nedenle de davanın reddedilmesini talep eder. Mahalli mahkeme fotoğraf çekildikten muhtemelen 10 / 15 sene sonra ticari amaçlı kullanılması durumunda bir tazminat talebine muhatap olamayacağı ve ispat imkânı olmadığı gerekçesiyle yapılan tüm itirazları reddeder. Bu işin peşini bırakmaya hiç de niyetli olmayan genç avukatın yaptığı temyiz başvurusu sonucu Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından dava bozulur ve yeniden görülmeye başlanır.
Avukat İbrahim Taşdemir
Davacı Hatun Aslan’ın mahkeme huzurunda çeşitli cephelerden yüzünün fotoğrafları çekilir. Çekilen yüz fotoğrafları, fotoğraf filmleri ve ilaç firmasının reklam afişinde kullandığı fotoğraf ile bilirkişi incelemesi için bir güzel sanatlar akademisine gönderilir. Üç kişilik bilirkişi heyeti yaptığı inceleme ile şakak, göz, burun ve ağız yapısı itibariyle afişte kullanılan fotoğrafın davacıya ait olduğuna dair rapor yazar.
Ayrıca bütün bu bulguları destekleyen başka bir detay daha var. Tesadüf mü yoksa başka bir şey mi denilir, bilinmez. Hatun Aslan’ın duruşmalara gider gelirken yanında olan küçük kızının üzerinde de o fotoğrafta giydiği kıyafet vardır. Adeta başına böyle bir şey gelir hissi duymuşlar gibi o kıyafetler saklanmış demek. Küçük kızın tıpkı annesinin küçüklüğü ile birebir olan kıyafetler ile çekilen fotoğrafları da davaya konu olan fotoğraflarla Adli Tıp Kurumu’na gönderilir. Birkaç gidiş gelişten sonra Adli Tıp Kurumu reklam afişlerinde yer alan fotoğraftaki küçük kızın şimdi 22-23 yaşlarında olan Hatun Aslan olduğu kanısına varır ve bu şekilde raporlar.
Şirket tazminatı ödemeyi kabul etti
Bunun üzerine yaptıkları itirazların havada kaldığını anlayan ilaç şirketinin avukatları aracılığıyla avukat İbrahim Taşdemir’e anlaşıp haricen ödeme yapmayı teklif eder. Ciddi bir firma olduklarını, bilmeyerek bir hak kaybına sebep olduklarını, bir mahkûmiyet kararı ile muhatap olmak istemediklerini belirten şirket avukatı davacının talep ettiği tazminat miktarını ödemeyi kabul ettiklerini beyan eder. Bunun üzerine ailenin avukatı da davadan feragat eder ve talep ettikleri tazminat ücretini şirketten tahsil eder.
Tazminatın tahsil edildiği günlerde Hatun’un eşi Ahmet Aslan, Kanîkork köyünde “gavan”lık yani büyük baş hayvan çobanlığı yapmaktadır. Tazminattan aldığı o dönemin 60 bin lirası ile kendisine 100 tane kuzulu koyun alarak köyün zenginleri arasında yerini alır. O günün şartlarında bir köyde bir insanın yüz tane koyunu olsa zengin sayılırdı.
Eşi gibi kendisi de çok saf ve masum bir kişi olan Ahmet, eşi ve çocukları ile 90’lı yılların başlarına kadar Kanîkork köyünde yaşar. Bir akrabalarının karıştığı bir olaydan dolayı köyde yaşanan bazı sıkıntılar yüzünden Aslan ailesi Erzincan’ın bir köyüne taşınıp orda yaşamaya başlarlar. Hala da orada yaşamaya devam ediyorlar…
Mehmet Nuri Taşdemir
Fotoğrafı çeken ünlü fotoğrafçı Ara Güler 2018 yılında hayata veda ederken, o zamanların idealist avukatı İbrahim Taşdemir 17.dönemde Halkçı Parti’den milletvekili olup aynı zamanda yazdığı kitaplarla edebiyat dünyasında da yerini alsa da hala Ankara’da avukatlığa devam etmektedir. Fotoğrafı kendine ait etnografya müzesinde bulunduran, dava sürecine bizzat şahitlik eden avukatın kardeşi Mehmet Nuri Taşdemir de Doğubayazıt ilçesinde ticaret ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarında faaliyetlerine devam etmektedir.