Malatya Çevre Platformu (MAL-ÇEP) İstanbul Sözcüsü Hüseyin Çıplak ve İstanbul Sivil Toplum Kurumları Sözcüsü Kazım Pekşen, Malatya’da yürütülen madencilik ve sondaj çalışmalarına tepki gösterdi. Hüseyin Çıplak, “Vahşi madencilik projelerinde ekolojiye, doğamıza ve çevremize zarar gelmemesi için mücadele ediyoruz” dedi.
Kentte yüzlerce maden projesi için başvuruların yapıldığını ancak sürecin ne şeffaf ne de hukuka uygun şekilde yürütüldüğünü vurgulayan Malatya Çevre Platformu sözcüsü Hüseyin Çıplak, maden şirketlerinin rezerv tespiti için halkı bilgilendirmeden yürüttükleri sondaj çalışmalarına karşı hukuki süreci başlattıklarını, köylerdeki ihlallerin de peşini bırakmayacaklarını belirtti. Malatya’da yürütülen madencilik ve sondaj çalışmalarına tepki gösteren Hüseyin Çıplak ve Kazım Pekşen konuya ilişkin PİRHA‘ya yaptıkları açıklamada “vahşi madenciliğe karşı mücadele ediyoruz” dediler.
“VAHŞİ MADENCİLİĞE KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ”
İktidara yakın şirketlerin paravan şirketler aracılığıyla köylüleri kandırmaya çalıştığını vurgulayan Çıplak, Malatya’da ve il dışında yaşayan Malatyalıların vahşi madenciliğe karşı Malatya Çevre Platformu’nda bir araya geldiklerini belirtti. Çıplak, “Malatya genelinde tüm ilçelerde madencilik faaliyetleri yürütülüyor. Dokuz ilçemizde de vahşi madencilik, değerli ve siyanürlü diye tabir edilen altın madenciliği çalışmaları var. Bu dokuz ilçe projelendirilmiş durumda. Malatya Çevre Platformu, doğamızı korumak için ekolojiden yana olan duyarlı insanların, bazı Sivil Toplum kurumlarının, kitle örgütlerinin ve sendikaların bir araya gelerek oluşturduğu bir platform. Malatya Çevre Platformu adı altında şu an Malatya’da bu vahşi madenciliğe karşı mücadele ediyoruz” diye konuştu. Çıplak, iki ilçede vahşi madencilik için yapılan ÇED başvurusunun onaylandığını ve bu çalışmalara karşı Malatya Çevre Platformu’nun Hukuk Komisyonu ile birlikte hukuki mücadele vereceklerini belirtti.
“JANDARMA EŞLİĞİNDE SONDAJ ÇALIŞMALARI YÜRÜTÜLMEYE DEVAM EDİYOR”
Malatya Çevre Platformu’nun yürütmesinde bulunan bazı kişilerin, çalışmalara karşı koymaları ve şikayet edilmeleri gerekçesiyle ifadeye çağrıldığını söyleyen Çıplak, “Jandarma eşliğinde 24 saat madencilik ve sondaj çalışmaları yürütülmeye devam ediyor. Halk yaklaştırılmıyor. İnsanlar bilgi sahibi olamıyor” dedi. Çıplak, yürütülen madencilik ve sondaj çalışmalarının getireceği kötü sonuçları şu şekilde sıraladı: “Sulama barajında açık madencilik faaliyetlerine geçildiğinde Arguvan Ovası’nı sulayacak barajın iptal olma durumu var. İptal edilmezse eğer tüm Arguvan Ovası’ndaki verimli topraklar siyanürle, sülfirik asitle kirlenecek. Yani ekolojik yaşam bitecek. Bu yalnızca Arguvan’a özgü değil, o coğrafyada, Keban’dan tutun Fırat Havzası’na kadar katılacak bu sular bütün coğrafyayı zehirleyecek. Toprak zehirlenecek, sular zehirlenecek, hava zehirlenecek, endemik bitkiler yok olacak, doğada yaşayan diğer canlıların da yok olmasına sebebiyet verecek yani kısaca doğal yaşamı da yok edecek. Bunların örneklerini Kaz Dağları’nda, Ordu-Fatsa’da, Artvin’de görebiliyoruz. Bizde bu tür vahşi madencilik projelerinde ekolojiye, doğamıza ve çevremize zarar gelmemesi için mücadele ediyoruz.”
“BİZİM DERDİMİZ VAHŞİ MADENCİLİK POLİTİKALARINA KARŞI NELER YAPABİLİRİZ”
İstanbul Sivil Toplum Kurumları Sözcüsü Kazım Pekşen ise Malatya Çevre Platformu’nun haklı mücadelesine kurumsal olarak dahil olduklarını ifade etti. Tüm Malatyalıların bu doğa katliamı karşısında örgütlenmesi gerektiğine vurguda bulunan Pekşen, “Doğup büyüdüğüm coğrafyaya karşı insani ve vicdani bir yaklaşımla arkadaşlarla birlikte beraber hareket etme kararı verdim. Onlarda beni İstanbul bölgesinde sivil toplum örgütleriyle, kurumlarla, sendikalarla, partilerle ilişki kurma konusunda yetkilendirdiler. Ben de bu konuda çalışmaya başladım. Bu işe başlarken yeterince bir yatay örgütlenmenin olmadığını gördüm. Konuştuk ve Türkiye’de Malatyalıların yoğun yaşadığı yerlerde Malatyalıları örgütleyip bu işe duyarlılık kazandırmak istedik. Bu çerçevede İstanbul, İzmir, Mersin, Ankara şu anda örgütlenmiş durumda. Antalya’da, Manisa’da, Adana’da, Antep’te de Malatyalıların olduğunu görüyoruz. Ama yoğunluk İstanbul gibi değil. Onları doğru bilgilendirmek istiyoruz. Bizim derdimiz vahşi madencilik politikalarına karşı neler yapabiliriz. Bu işin hukuksal boyutuyla beraber diplomatik boyutuyla gündeme getirdik. Yani sendikalar, dernekler, partilerle görüşürken derdimizi anlatıyoruz. şeklinde konuştu.
“SAĞLIKLI ADIMLAR ATMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Hiç kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden bölgeye, bölgenin ötesinde doğaya duyarlı olan insanları da çalışmaların içine almak istediklerini ifade eden Pekşen, “Platform kısa bir zamanda, ortalama 4-5 ay gibi bir süre içerisinde ciddi bir yol aldı. Bu konuda iyi bir örgütlenme yapıldığını düşünüyorum. Merkezi anlamda ve il, ilçe bazında haftalık toplantılar yapıyoruz. Böylelikle sağlıklı adımlar atmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Pekşen, son olarak planlanan çalışmalara yönelik şunları kaydetti: “Pandemi izin verdiği zaman mevsim de bahara doğru gittiği için bölgede, yerelde bu çalışmayı daha iyi anlatabilmek için köylerle ve oradaki üreticilerle temasa geçmeyi planlıyoruz. Maden şirketlerinin en çok söz ettiği konulardan biri oradaki köylüyü, üreticiyi ikna etmek için faaliyet şirketleri kurduğumuz zaman sizlere iş vereceğiz, aş sahibi olacaksınız ve işsizliğin önüne geçeceğiz vaatlerinde bulunmaları. Bunun alternatifi ne olmalı diye düşündüğümüzde o bölgede üreticilerle üretim kooperatiflerinin kurulması, kadın emeğine dayalı üretimlerin yapılması ve bu anlamda kooperatifleşmenin sağlanmasını, dolayısıyla da orada şu anda işsiz olan insanların bir anlamda emeğinin karşılığı olarak ya da ürettiğine katma değer katarak bir ekonomik güç sağlamalarını da planlıyoruz.”
PİRHA/İSTANBUL