Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) 2013 yılında kuruldu. Bir grup arkadaşın Dersim tarih ve kültürünü önceleyerek kurduğu bu kurum, hala İstanbul Taksim’de çalışmalarına devam etmektedir.
Esasen ihtiyaç duyulan ana mesele Dersim tarihine ait yazılı sözlü bilgileri toplamak, arşivlemek yanı sıra lehte aleyhte yayınlanmış eserleri bir araya toplayıp bir kitaplık oluşturmak ve bu bilgileri sonraki kuşaklara aktarmaktır. Malum olmak üzere sayısız belge, bilgi oldukça dağınık ve belli kişilerin elinde. Bu bilgileri bir merkezde toplamayı hedefleyen araştırma merkezi, kurumsal kimlik üzerinden kalıcı hale getirmeyi, dahası güncel ve tarihsel birçok konu hakkında dosya hazırlamak, doğru bilgileri halkımızın hizmetine sunmayı amaçlamaktadır.
Biliyoruz ki 1938 öncesi ve sonrası devlet eliyle yazdırılan hem edebi hem de tarihsel kaynaklar tamamen sömürge mantığı ile kaleme alınmıştır. Buradaki amaç Dersim toplumunun tarihsel kültürüyle olan bağını koparmak, değerlerinden uzaklaştırmak ve yeni bir hafıza oluşturmaktı. Öyle ki Dersimliler uzun süre, önlerine sürülen bu yalan yanlış tarih anlatımıyla zaman geçirdiler. Ta ki doğru bilgileri içeren birçok eser ortaya çıkana dek. Özellikle son yıllarda ortaya çıkan belgeler ve bilgiler bize sunulan tarih anlatımını adeta ters yüz etti. Zira devletin hasıraltı ettiği bilgiler, bu araştırmalar sonucu gün ışığına çıktı ve genç kuşaklar Dersim’in hafızasıyla buluştu. Buna ek olarak sözlü gelenek ve tanık aktarımları, açığa çıkan bu bilgilerin adeta teyidi niteliğindeydi.
Demokratik alanda Dersim’e dair ilk kurumlaşma 1957 yılında başladı, ama kısa sürede kapatıldı. Cerideyi Dersim Gazetesi (Yeniden Dersim) yayını sebep gösterildi. İkinci Tunceliler Derneği 1975 yılında kuruldu, fakat o da kısa sürede kapatıldı.
90’ların karanlık yıllarında yeniden kurumlaşmaya gidildi, Tunceli Kültür ve Dayanışma Derneği adıyla bir dernek kuruldu. Dernek bünyesinde 1995’te Dersim adıyla bir dergi çıkartıldı. Dersim merkezli çalışan dernek, köylerin yakılması, gıda ambargosu karşıtı mücadelede azımsanmayacak çabalar sarf etti. Bir diğeri ise tarihe yönelmesi oldu, 1937-1938 soykırım sürecini bugüne taşıdı. Soykırım gündemli ilk adım 1996 yılında atıldı ve ilk kez 1938 anması Medkom Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Bu anma Tunceli Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından organize edildi. Resmi ifadeyle yerin altına gömülen Dersim; tanık anlatımlarıyla, derneğin çabalarıyla yeniden konuşulur oldu.
Sonuçta 4 Mayıs ve 15 Kasım Dersim kurumlarının kararıyla ortak anmalara dönüştü. Dolayısıyla yok sayılan bir tarih Dersim’i, kurumlarının elbirliği ile kamuoyu gündemine taşımış oldu. Bütün bu saydıklarımızı dert edinen araştırma merkezimiz, tarihsel inkara karşı hakikati baz alarak doğru bilgileri genç kuşaklara aktarmak amacıyla bu sürecin devamında kuruldu. On yılı aşkın bir süre çıkarılan aylık gazete (Dersim gazetesi) yayınıyla, anadil ve Türkçe üzerinden döneme ışık tutan makaleler bu amaçla yayınlandı. Kültürel hayatımızda yer edinen belli günler hatırlatıldı ve anlam kazandı. Keza az sayıda da olsa kitap yayını çalışmamıza önemli katkılar sundu. Bünyemizde dil esaslı birçok çalışmanın yanı sıra Dersim tarihi, inancı ve madencilik faaliyetleri üzerine konferans ve seminerler verildi. Orman yangınlarına karşı rapor hazırlandı ve bilfiil müdahaleye katılıp açıklamalarda bulunuldu. Keza ilimizde tarikat örgütlenmeleri ve Munzur Üniversitesi bağlantıları açığa çıkarılarak Alevi inancını Diyanet gölgesine çekme faaliyetleri raporlandırılarak kamuoyu bilgisine sunuldu.
Kurumumuz Dersim’i çok renkli bir coğrafya olarak görmektedir. Farklı dillerin ve inançların kardeşçe bir arada yaşamasını Dersim’in kültürel zenginliği olarak görmekte ve ayırımsız aynı oranda sahiplenmektedir. Bu ilkesel duruşu Dersim’le sınırlı tutmayıp kardeş halkların mücadelesine destek sunmayı da bir görev addedip bütün mazlum halkların demokrasi mücadelesini kendi mücadelesi sayar ve aynı oranda sahiplenir.
İçinden geçtiğimiz süreç itibarıyla mevcut sistemin ötekiler paradigmasında bir yenilik yok ve kısa vadede halklar yararına bir değişikliğe gidileceği ihtimali de yok. Yani statüko devam edecek gibi, bu da bize asimilasyonun devamı, kültürel erozyon, ve doğa tahribatı olarak yansıması demektir. Zira hazırlıklı ve donanımlı olmak zorundayız. Kurumsal kimliğimizin halkımız nezdinde görünür hale gelmesinin izleyeceğimiz yol ve yöntemden geçeceğini biliyoruz. Onlara doğru bilgi, doğru yöntem ve doğru çalışma ile gideceğiz. Gençlik göçü, kadın sorunu ve doğa tahribatına karşı bilgide ortaklaşmayı ve birlikte çözüm aramayı esas alacağız. Bunları amaç edinen kurumumuz birçok olumlu çalışmanın yanında eksik kaldığının da bilincindedir. Zaman zaman düştüğümüz dar pratik ve güncel konuları öncelememiz, esas görevimizin tali plana düşmesine neden olmuştur. Bundan böyle kuruluş felsefemizin ana teması olan asimilasyon ve inkâr karşısında Dersim hakikatini esas alan çalışmalar içinde olacağız. Sanat, edebiyat, tarih, çevre ve dil eksenli çalışmalar üzerine yoğunlaşmayı esas alacağız. Tabi ki bu sizlerin desteği ve katkılarıyla olacaktır.
Dersim’in kültürel zenginliği ışığında şekillenen siyasal renkliliğe taraf olmak yerine doğru perspektifle önermelerde bulunacağız. Burada halkımızın ve tarihsel gerçekliğimizin hakikatine uygunluk arzı, yegâne ölçü olacaktır. Hedeflediğimiz konularda yoğunlaşmanın bilinciyle birliğin dilinde ısrar edeceğiz. Bu hakikat üzerinden gazetemizin ve diğer sosyal medya hesaplarımızın tüm dostlara açık olacağının bilinmesini isteriz. Dolayısıyla kurumumuza destek sunan eleştirileriyle bize katkıda bulunan, gazetemize yazılarıyla zenginlik katan bütün dostlara içtenlikle teşekkürlerimizi sunarız.
Saygılarımızla
DAM Yönetim Kurulu