Pazarcık merkezli 10 ili yerle bir eden deprem sonrası bütün uzmanlar; Yedisu fayı ile Ovacık fayına dikkat çekiyor ve bölgede büyük bir deprem olabileceğine dair öngörülerini paylaşıyor.
Kendisi de Dersimli olan Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, Dersim’den yeni döndü ve çok önemli uyarılarla dolu bir söyleşi için Dersim Gazetesi’ne vakit ayırdı.
Hüseyin Alan, bütün Dersim’in hem Yedisu fayı hem de henüz hakkında paleosismolojik araştırma yapılmamış Ovacık fay zonu ile ilgili risk altında olduğunu söylüyor. Ve bu bölgede Dersim, Erzincan, Bingöl, Erzurum’un iki fayın da üretebileceği 7 şiddetindeki depremden doğrudan etkileneceğini, çevre illerin de ikinci derecede hasar göreceğine dikkat çekiyor.
Sahadan yeni döndünüz: Hem gözlemlerinizi almak isteriz hem de Dersim’e dair ilk tespitlerinizi?
Mevcut depremle ilgili genel değerlendirmemi aktarayım. Biliyorsunuz Türkiye aktif bir tektonik kuşak üzerinde. Ve sıklıkla da bazı fay hatları veya zonlarının yırtılması sonucunda da zaman zaman 7.9’a, 8’e varan büyüklüklerde depremlerle sarsılan ülkelerden bir tanesi.
Bugün Anadolu coğrafyası içerisinde Bingöl’den başlayıp Karlıova’da ta Ege Denizi’ne kadar devam eden bir Kuzey Anadolu fayımız var. Ki Tunceli’nin hemen kuzeyinde biliyorsunuz bu, daha doğrusu sınırını belirliyor, Pülümür yani özellikle doğu kısmında.
Yine güneyinde de birçok yerde 30-40-50 kilometre mesafelerde bir Doğu Anadolu Fay zonu söz konusu, o da geçtiğimiz günlerde kırıldı. Batıda Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı arasında bir bağlantı fayı var, Ovacık fay zonu dediğimiz. Ovacık’ın hemen kuzeydoğusundan başlayıp bir yay şeklinde batıya doğru Malatya fay zonunda birleşip, güneyde de bugünkü Gölbaşı Elbistan civarında Doğu Anadolu Fayı’yla bitişen yani Malatya’nın hemen batısında bir fay zonu da söz konusu.
Doğu Anadolu Fayında özellikle 2020’den bu yana kırılmalar yaşıyor. Önce Sivrice-Pötürge arasındaki bölüm kırıldı. Daha sonra iki yıldır devam eden hemen Erkenek’e olan kısımlarda önemli hareketlenme söz konusu. Geçtiğimiz günlerde de 6 Şubat 2023 tarihinde ta Gölbaşı’ndan tutun Hatay’a kadar yaklaşık üç yüz kilometre uzunluğunda bir bölüm kırıldı ve 7.7 büyüklüğünde deprem oldu. 9-10 saat sonra ise Maraş’ın hemen kuzeyinde bir başka fay zonunda bizim Çardak fay zonu dediğimiz zonda yani Göksu’dan başlayıp Doğanşehir’e kadar devam eden o kısmı kırıldı. Hatta doğu bölümlerinde yani Malatya’nın içerisine kadar devam eden bölümlerde de artçı sarsıntılar söz konusu.
Tehlike açısından bakıldığında Tunceli bu üçgenin içinde yani Batı’da Malatya fayıyla ve Ovacık fay zonuyla sınırlandırılmış, kuzeyi hemen Kuzey Anadolu fayıyla sınırlanmış, yine güneyinde de işte Karlıova’dan başlayıp işte Hatay’a kadar devam eden Doğu Anadolu fay zonu söz konusu. Tunceli yerleşim birimlerinin tamamı biraz önce de ifade ettiğim gibi bu üçgen içerisine oturuyor.
Yani Tunceli’nin tamamı mı deprem riski altında, sadece bazı ilçeler değil?
Kimisi çok daha fazla hissedecek, kimisi daha az hissedecek. En riskli ilçelerimiz, ki geçmişte de öyle olmuştur, Pülümür ve Ovacık. Kent merkezi ve diğer ilçelerimiz görece uzaklıklara bağlı olarak bu fay zonundan uzaklıklarına bağlı olarak daha iyi konumda olduğunu söyleyebilirim.
Peki aynı zamanda Yedisu fayı da Tunceli’yi ve yakın şehirleri etkileyecek mi?
Kesin etkileyecek. Çünkü kuş uçuşu Yedisu fayı aşağı yukarı Karlıova’dan başlayıp Sansa Boğazı’na kadar devam ediyor. Zaten Pülümür’e mesafesi kuş uçuşu 9-10 kilometre. Yani ilk zon içerisinde. Oradaki köy yerleşim birimleri benzer şekilde, merkeze aşağı yukarı 50-60 kilometre mesafede. Yani o kuşak içerisinde doğrudan etkilenecek kentlerin başında geliyor.
Dersim’den yeni döndünüz, depremin hemen sonrasına gitmeniz bir saha araştırmasıyla mı ilgiliydi?
Tabii. Şimdi bizim bir Deprem Danışma Kurulumuz var. Deprem Danışman Kurulumuzun bazı üyeleriyle birlikte sahada gözlemleri ve incelemelerde bulunmak üzere bölgeye gittik. Yaklaşık sekiz gün bölgede kaldık. Son günü de Tunceli’ye ayırdım. Özellikle Pertek ve Hozat Belediye Başkanı’ndan rica ettiler. Bir halkla bilgilendirme toplantısı yapmak istediler. Pertek ve Ovacık’ta halkla toplantılar yaptık.
Pek çok uzman İstanbul depremiyle ilgili birtakım şiddet birimleri ifade ediyorlar ve şu büyüklükte bir deprem olur diyorlar. Dersim’deki olası bir depremin büyüklüğüne ilişkin tahminler var mı?
Var tabii. Bu araştırmalar zaten yayınlanmış durumda. Yedisu fayının kırılması durumunda, ki en riskli şu an o gibi görünüyor, çünkü bir sismik boşluk daha önce bu Maraş-Pazarcık fay segmentinde olduğu gibi uzun dönemdir bir deprem üretmemiş. Kırılması durumunda 7’nin üzerinde deprem üretme potansiyeli söz konusu. Batı’da Malatya yine Ovacık’ın kuzeyinde geçen Ovacık fay zonu ise, bunlara ilişkin yani fayların geometrilerine ilişkin bilgimiz olmakla birlikte burada paleosismolojik çalışmalar yapılmadığı için bunun tekrarlanma periyodu hakkında bir bilgi sahibi yeterince değiliz. Bu bölgede tabii öncelikle bu paleosismolojik çalışmaların bir an önce yapılması, tekrarlama periyodu ve olası meydana getirebileceği deprem büyüklüğünün belirlenmesi gerekiyor.
Yani özellikle Tunceli’deki kent yöneticilerine, valiye, işte belediyelere bu yönde görevler düşüyor. MTA Genel Müdürlüğü’nü acilen göreve davet edip, Ovacık fay zonu veya Malatya fay zonu üzerinde hızlı bir şekilde çalışmalar yapılarak, bunların raporlarını kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamalıyız. Ki oradaki halk veya o oradaki yaşayan toplum o fayın boyutu, üretebileceği deprem büyüklüğü, tekrarlanma periyodu gibi bazı konular hakkında bilgi sahibi olsun. Yani bu konuda bir eksikliğimiz var.
Yani Yedisu’yu biliyoruz ama Ovacık’ın üretebileceği deprem şiddetini bilmiyoruz diyorsunuz.
Evet Ovacık ve Malatya’yı bilmiyoruz.
Pazarcık’ta yaşanan deprem ta Hatay’ı vurdu, Osmaniye’ye kadar gitti. Bizim bölgemizde yaşanacak bir deprem hangi şehirleri doğrudan etkiler?
Öncelikle üzerinde hemen yer alan kentler doğrudan etkileyecek. Tunceli, Erzincan, Bingöl, Erzurum. Doğrudan etkilenecek bu kentler etkilenecek, bir de bunların ikinci çeperindeki kentler de etkilenecek. Mesela Karakoçan da tabii bu depremi hissedecek
Peki saydığımız kentlerde yapılaşma, inşaat bu depreme uygun bir şekilde yapılmış mı? Ne tür eleştirileriniz ne tür önerileriniz var?
Hozat’ta ve Pertek’te de paylaştım, görece pozitif yanları var, negatif yanlar da söz konusu. Her birini o kendi özneliği içerisinde değerlendirmek gerekiyor. Tunceli kent merkezini iyi biliyorum, sıklıkla gidip gelirim, ailem orada yaşıyor. Tunceli kent merkezinin eski kent merkezi alanlarında afet riski açısından kapatılmış alanlar var, kaya düşmesi, heyelan riski gibi. Buralar olası bu büyüklükte depremlerden hızlı bir şekilde etkilenecek, muhtemelen heyelanlı alanlar aktive olacak, yani bugün deprem bölgesinde yaşadığımız. Yine kaya düşmeleri açısından sıkıntılı alanlar var, oralarda sıkıntılar olacak. Dere yataklarının hemen yamaçlarında yapılmış binalar söz konusu. Yani bizim yamaç etkisi dediğimiz o etkiden kaynaklı, özellikle o iki derenin yamaçlarına yapılmış konutlar muhtemelen hasar görecek gibi. Dolgu alanlarına inşa edilen yapılar söz konusu, oralarda hasarlar bekliyorum. Eskiden Dağ mahallesi derdik ama halk arasında ama Ali Baba Mahallesi diye geçiyor, orada böyle genç moloz çökelleri üzerine yamaç moloz çökelleri üzerine oturan yapılar söz konusu. Zaten kısmen de heyelanlı alanlar vardı, onlar tetiklenecek gibi görülüyor. Yeni kent merkezinin gelişim bir yeri olarak seçilen alanlarda da Adıyaman benzeri bazı olumsuzluklar beklediğimi ifade edebilirim. Adıyaman kent merkezi de biliyorsunuz Fırat’ın çökelleri üzerine oturmuş yani taraçaları üzerine oturmuş bir kent. Bunda depremde ağır hasar aldı, özellikle biraz daha gevşek çakılların yer aldığı alanlar üzerine oturmuş yerlerde de sıkıntılar olabileceğini düşünüyorum.
Avantajlı yanları var, bazı yerler kayaya oturuyor doğrudan, o yapılarda işçilik-malzeme sıkıntıları yoksa önemli bir hasar beklemediğimi ifade edeyim.
Ovacık açısından bakıldığında tabii küçük bir yerleşim birimi. 2 bin-2 bin 500 nüfusu var, her evde iki kişi deseniz topu topu bin tane konut yapıyor. Hemen kuzeyinde Ovacık fay zonu geçiyor, Ovacık Fay zonu oldukça fay aktif faylardan biri. Çünkü yüzeyde hala izleri var, yani bugün de gitsem fay burayı kırmış diyebilirim. Yani yüzeye kadar kırdığına göre 7’nin üzerinde deprem üretme potansiyeli var diyebilirim. Burası da biliyorsunuz bir Munzur Dağları dediğimiz o dağ silsilesinin getirdiği genç yamaç moloz çökelleri üzerine oturmuş. Ovacık’ta özellikle binanın yüksekliği baz alınarak yeterli temel kazısı yapılmamış yapılarda hasarlar meydana getirebilir. Buralarda da muhtemelen bundan kaynaklı hasarlar görebiliriz. Tabii bir de bölgenin sosyoekonomik gelişmişliğiyle ilgili biliyorsunuz, yani barınma sorununu çözebilmek. Yani bu sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi de oradaki yapıların kalitesini doğrudan etkiliyor, halkın gelir durumu belli. Yani o açıdan da bakıldığında tabii çok hoş bir manzarayla karşılaşmayacağımızı söyleyebilirim.
Pülümür peki?
Pülümür zaten küçük yerleşim birimlerinden biri. Pülümür’ün dezavantajı sıklıkla depremlerle karşılaşan ilçelerimizden biri. Çünkü Kuzey Anadolu’da her hareket doğrudan Pülümür’ü de etkiliyor. Hemen kuzeyinde birkaç kilometre ilerisinde de Pülümür Fay zonu diye bir fayımız da var yani. 2003 yılında 5.9 büyüklüğünde deprem yaratmıştı. Pülmür’ün dezavantajı da maalesef zemin özellikleri açısından heyelana yatkın bir zemin üzerine kurulmuş durumda. Biliyorsunuz tuz filan da var, tuz killi birimlerde oluyor. Özellikle morfolojik yapıya bağlı olarak da bir heyelan silsilesi var. Yani bundan kaynaklı hasarlar alabilir. Özellikle kaya düşmesi, heyelan ve tabii yapı kalitesine bağlı olarak onların da zayıf yönleri epey var. Keza yamaç etkisi gibi etkiler var, bundan kaynaklı muhtemelen hasarlar alacaktır diyeyim.
Diğer ilçeler için?
Hozat için de Nazımiye için de Mazgirt için aynı riskler söz konusu.
Peki Dersim halkının devleti beklemeden belediyeyi, valiliği, devleti beklemeden öncelikle yapması gereken ivedilikle neler var sizce?
Halk oradaki yerel idarelerine yardımcı olmakla mükellef. Ancak yerel idarelerin kapasitesini biliyorsunuz ekonomik boyutlar çok yetersiz, arsa üretemiyor. Tunceli kent merkezinde arsa yok, arsa olmayınca o küçük küçük uygun olmayan parsellere binalar dikiliyor. İkinci kısım bu imar yapı üretim süreçleri, eş, dost, akraba ilişkisini kaldırmıyor. Bunu zaten bugün yaşanan depremde diğer yerleşim birimlerinde de gördük. İlişkiler öyle olunca imar da etkileniyor, plan da tutmuyor, yapı üretim süreçleri de tutmuyor. ‘Burayı biraz temelini derin yapman lazım’ dediğinde ben bunu nasıl kazayım deniliyor, yani bir maliyet problemleri sorunu var.
Dersim’de köyler boş ama, oralara dönülemez mi?
Köylere gidilebilir ama köyde altyapı da son derece önemli, birçok köyde altyapı yok. Kendi aile bireylerin bile köye gönderemedim.
Bölgenin depremselliğiyle ilgili şunu da sormak isteriz: Tarihte Dersim çok deprem görmüş mü?
Dersim zaten Anadolu coğrafyasının en çok deprem üreten Doğu Anadolu Fayı’yla Kuzey Anadolu Fayı’nın üçgeninde, o kesişim noktasına çok yakın bir noktada ve sıklıkla da kendi etrafında meydana gelen depremlerden doğrudan etkilenmiş. Varto depremi etkilemiş, Erzincan depremi büyük yıkımlara neden olmuş, Doğu Anadolu fayı üzerinde meydana gelen Palu depreminde de etki almış, Sivrice’deki depremlerde, Bingöl depreminde de ağır kayıplar vermiş kentlerden biri.
Ancak buraya ilişkin ilişkin yeteri kadar araştırmalar yapılmamış durumda. Ben jeoloji mühendisi odası başkanıyım, Ovacık fay zonunun periyodu ne derseniz daha çalışma yok derim. Biz daha faylarımızın hangi periyotta hareket ettiğini yeterince bilmiyoruz. Yani bunların sayısının ve bilinmesi gerekiyor,
Şu anda yapılması gereken afet risklerinin bilincine varan bir yönetsel anlayışta kentsel altyapımızın, dokumuzun, imarımızın, planlamamızın ve yapı üretim süreçlerimizin yönetilmesi. Halkın da yöneticilere yardımcı olması lazım. Ahbap çavuş ilişkisiyle bazı şeyler yönetilmez bunu halkın da kavraması ve bu konuda bir talebinin olmaması lazım. Yani burada kaya düşmesi var diyorsa yani götürüp kayanın dibine ev yapma konusunda ısrarcı olmayacak.
Bu depremler şunu gösterdi, olası bir depremde topluma hizmet etmesi açısından bazı kurumların ayakta kalması lazım. Belediye hizmet binalarımızın güçlendirilmesi gerekiyor, bu şart. İtfaiye teşkilatının güçlendirilmesi gerekiyor. Orada çalışacak personelin de arama kurtarma faaliyetlerini yürütebilecek bilgi, donanım ve fiziki performansa da sahip olması lazım. Yani bu tür bir insan kaynağını da geliştirilmesi gerekiyor. Hiç olmazsa hemen kendi kaynaklarıyla hızlı bir arama kurtarma faaliyetiyle hiç olmazsa enkazın altında olabildiğince can kurtaracak bir yaklaşımı sergilememiz gerekiyor.
Birimler arasında dayanışma da son derece önemli. Yani o kentin yerel yönetimlerinin iş birliği ve dayanışması gerekiyor. Particilik ayrı, sosyal ve toplumsal dayanışma ayrı bir şey.
Dersim ve çevre kentler Almancıların da çok olduğu bir yer ve pek çok köyde prefabrik-konteynır evler de yapılmış durumda. Bu konuyla ilgili uzman görüşünüz nedir?
Yani bu bir avantaj, belki bu tür yapılara ihtiyacımız var. Yani bunun sayısını arttırmamız lazım. Ama burada da kritik konu seçtiğimiz yer. Mesela bizim köydeki konteynır evlerin zeminini ben seçtim, kaya zemin üzerine oturttum.