Dersim son yıllarda artan bir göç veriyor. İşsizlik, gelecek kaygısı ve politik sebeplerle binlerce kişi ülke dışına gitti. Özellikle genç nüfus göç oranında en büyük oranı oluşturuyor.
Son iki yıldır Dersim yoğun bir göç vermiş durumda. Özellikle genç nüfusun yoğun göçü kent sosyolojisini etkilerken doğrulanmayan resmi rakamlara göre altı yedi bin arası genç yaş aralığının Avrupa’nın çeşitli ülkelerine göç ettiği bilinmekte. Biz de artan göçü, genç göçünü, gelecek kaygısını Dersim’de gençlerle konuştuk.
“Kaygılarım her geçen gün artıyor”
Çarşı merkezde bir kafede çalışan Ulaş İgit’le konuşuyoruz ilk olarak. Ulaş doğduğundan beridir Dersim’de yaşıyor ve garsonluk yaparak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Gelecek için planının herkesin olduğu gibi para kazanıp güzel bir hayat sürdürmek olduğunu söyleyen Ulaş, göçe ve gençlerin sorunlarına ilişkin şunları söylüyor:
Ulaş İgit
“Gitmek istiyorum ama şu anki koşullar ve şartlardan dolayı bu pek mümkün değil. Çünkü ülkenin durumu ortada. Enflasyon seviyesi, oksijen, ekonomik şartlar olsun şu anlık zor. Ama bakalım çabalayacağız.”
Gelecek kaygısına dönük risk gördüğünü söyleyerek ayakta durmanın zor olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor:
“Herkesin olduğu gibi tabii kaygılarımız var. Çünkü ileride insan belki aile kurmak ister. Tatile gitmek ister. Veya kendine yeni bir şeyler almak ister. Ama her geçen gün bu kaygılarım biraz daha artıyor. Yeni yeni kaygılar ekleniyor. Yani şöyle aslında şu an gitmek herkesin bulduğu çözüm yollarından biri ama bir nevi de gittiğinde aslında gitmeden orada bir altyapı oluşturman lazım. Çünkü çoğu giden genç de şu an çalışamıyor. Çünkü önce bir iltica süresi, kamp süresi var, ondan sonra çalışıp çalışmayacağı, oturumu alıp almayacağı belli değil. Ben de gitmeyi düşünüyorum ama önce de önceden bir şeyleri sağlamlaştırıp o şekilde gitmeyi düşünüyorum.”
“Peki Dersim’i özlemeyecek misin” sorumuzu ise sitem dolu bir şekilde yanıtlıyor:
“Elazığ’a gidince bile Dersim’i özlüyorum ama gitmek istiyorum. Burada sosyal, kültürel bir imkân da yok. Ekonomik bir gelecek de sunulmuyor ayrıca. Hem ülke hem Dersim yani. Yani şu an durum ortada zaten. Bir şeyleri anlatmaya gerek yok. Bu konuyla ilgili yani çoğu kişinin ortak düşüncesi bu zaten. Göçlerin Dersim’e etkisi kötü elbette. Çünkü gençlerimizi kaybediyoruz. Bize yenilik, enerji ve güç kazandıracak şeyler gençlerdir. Yaşı geçmiş insanlardan artık pek bir şey bekleyemeyiz.”
“Gençler artık sistemle değil, psikolojik olarak kendileriyle çatışmaya zorlanıyor”
Üniversite öğrencisi Kardelen Yeşil ise şu önemli noktalara değiniyor: “Etnik kimliğimle, bir genç olmamla bir kadın olmamla bir de bu şartlarda öğrenci olmamla birlikte elbette endişelerim var ve gittikçe de artıyor. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi gelecek kaygısı, ekonomik durum, ifade özgürlüğü gibi birçok neden gençlerin Dersim’den göç etmesine neden oldu. Çok büyük bir oranda verilen bu göçte benim de birçok arkadaşım yurtdışına gitti. Diğer ülkelerdeki gençlerin kendini geliştirebilecek birçok imkânı varken bu ülkedeki gençlerin sürekli bir şeyler yapabilmek için başka şeylerden feragat etmesi bana en üzücü gelen şeylerin başında.”
Kardelen Yeşil
Kardelen Yeşil, gidenlerin en çok umudun peşinden gittiğine değiniyor ve şöyle konuşuyor:
“Zorlu yollarda gitseler de evlerinden, ailelerinden, dostlarından, memleketlerinden uzaklaşsalar bile her sabah yeni bir stres, yeni bir kaos, yeni bir heves kırıklığı yaşamak yerine başka yerlerdeki daha iyi şartların verdiği umut daha cezbedici geliyor. Baskıya, zulme alışılmış topraklar olsa da gençlerin artık sistemle değil psikolojik olarak kendileriyle çatışmaya zorlandıkları, yıprandıkları bir dönemdeyiz. Bu nedenle her ne kadar göç verilmesine üzülsem de bir genç olarak, umutsuzluğun en korkunç şey olduğunu bildiğimden arkadaşlarımın kendilerini geliştirebilecek, katkıda bulunabilecek yerde olmalarını isterim.”
“Kendi yaş grubum ve arkadaşım parmakla sevilecek kadar az kaldı”
Sefkan Ali Güven Dersim’de doğup büyümüş, şimdi de Mersin’de yaşıyor ve Mersin’de arkeoloji bölümünde üniversite öğrenimine devam ediyor. Yazları Dersim’e dönen Sefkan da okul masrafları için, bir kafede garsonluk yapıyor. Sefkan’a geleceğe dönük planlarını sorduğumuzda hem mesleki olarak hem de ekonomik olarak duyduğu kaygıları anlatıp gitmek isteğini vurguluyor ve şöyle konuşuyor:
“Şu anda gelecekle ilgili tek planım yurt dışına gitmek. Mesleğimle ilgili zaten burada bir gelecek olduğunu düşünmüyorum.”
“Peki kaygıların neler?” diye sorduğumuzda ise, “Hem gelecek olarak hem maddi hem de kimlik olarak kaygılarım tabii ki de var. Kimlik olarak nasıl? Mesela politik olsun, siyasi şeylerden dolayı Alevi oluşumdan dolayı, Kürt olmamdan dolayı tabii ki de kaygılarımız var” diye konuşuyor.
Güven, genç göçünün Dersim’e etkilerine dair ise şu yorumu yapıyor:
“Özellikle kendi yaş grubum ve arkadaşım parmakla sevilecek kadar az kaldı. Bunun nedeni hem ekonomik hem gelecek kaygısı ve tabii ki de siyasi yönü de var. Çünkü hem kendimize bir alan bulamıyoruz siyasi kimliğimizden dolayı ve gelecek olarak da ülkeye pek bize bir şey vaat etmediği için gitmekten başka bir çare bulamıyoruz.”
Gidenlerin çoğunun arkadaşı olduğunu bu yüzden aynı zamanda sosyal olarak daha da yalnızlaştığını söyleyen Sefkan Ali Güven, “Şu an dışarıda gezdiğim zaman oturacak bir arkadaş bile zor bulabiliyorum. Ben de İsviçre’ye gitmek istiyorum. İsviçre, statü olarak ve gelecek olarak daha özgür ve daha yaşanılabilir bir ülke. Dersim’i özellikle coğrafya olarak çok özleyeceğim ama ülke böyle giderse temelli iltica etmek istiyorum.”