Şubat 2025’ten bu yana Suriye’nin Lazkiye, Tartus, Hama ve Humus vilayetlerinde Alevi kadın ve kız çocukları kaçırılıyor. Uluslararası Af Örgütü, söz konusu kentlerde Alevi kadın ve kız çocuklarının kaçırılmasına ilişkin Şubat 2025’ten bu yana kendilerine ulaşan raporlar doğrultusunda yürüttüğü araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
Reuters tarafından Haziran 2025’te yayımlanan kapsamlı bir soruşturmada, 16 kadının ailesiyle yapılan görüşmeler temelinde, 7’sinin kaçırıldığı, fidye taleplerinin 1.500 ila 100.000 dolar arasında değiştiği tespit edilmişti. Bu vakaların yalnızca bazı yüzeysel soruşturmalarla sınırlı kaldığı, polis ve güvenlik kurumlarının yeterli ilgi göstermediği de haberde yer alıyordu.
BEŞ KADIN VE ÜÇ KIZ ÇOCUĞU KAÇIRILDI
Rapora göre Şubat 2025’ten bu yana gündüz saatlerinde beş Alevi kadının ve üç kız çocuğunun silahlı kişilerce kaçırıldığını belgeleniyor. Ailelere gelen sesli mesajlar, yurtdışı numaralardan yapılan tehditler ve fidye talepleri, saldırganların organize hareket ettiğine işaret ediyor. Bazı vakalarda ailelerin sunduğu kanıtları yetkililere sunmalarına rağmen etkin bir soruşturma yürütülmediğine değiniliyor.
Af Örgütü’nün belgelediği sekiz olaydan yalnızca ikisinde kaçırılan kadınlar ailelerine dönebildi. Geri kalan vakalarda, aileler hem yasal süreçlerden hem de güvenlik makamlarının tutumundan umutsuz. Hatta bazı ailelerin polis tarafından alaya alındığı ya da suçlandığı ifade ediliyor.
KADINLAR SOKAKTA YÜRÜMEKTEN KORKUYOR
Kaçırma olaylarının yoğunlaştığı bölgelerde yaşayan kadınların önemli bir kısmı, üniversiteye, işe ya da pazara gitmekten çekindiğini ifade ediyor. Alevi toplumundaki birçok kişi, özellikle genç kızların dışarı çıkarken aşırı temkinli davrandığını, hatta bazı ailelerin kız çocuklarını tamamen evde tutmaya başladığını aktarıyor. Kadınlar için kamu alanı giderek daralıyor.
Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard’a göre, “Suriye’de yetkililer tüm yurttaşlar için kapsayıcı bir gelecek vaadinde bulunuyor, ancak kadınların alıkonulmasını, şiddeti ve zorla evlendirmeleri önlemekte ciddi bir zaaf içindeler. Alevi toplumu zaten savaş yıllarının travmasını taşıyor; bu yeni şiddet dalgası ise varoluşsal bir korkuya dönüşmüş durumda.”
ÖRGÜTTEN ULUSLARARASI ÇAĞRI: SORUMLULAR YARGILANSIN
Af Örgütü, Suriye İçişleri Bakanlığı ile yaptığı görüşmelerde bu vakaları gündeme getirdiğini ve konuyla ilgili resmi bilgi talebinde bulunduğunu açıkladı. Ancak Temmuz 2025 itibarıyla herhangi bir resmi yanıt alınabilmiş değil.
27 Haziran’da Birleşmiş Milletler Suriye Araştırma Komisyonu da en az altı Alevi kadının kaçırıldığını doğruladı ve başka olaylara dair inandırıcı ihbarlar aldığını belirtti. Bazı soruşturmaların açıldığı ifade edilse de, bu süreçlerin şeffaflığı hâlâ büyük bir soru işareti.
Callamard, Suriye makamlarını şu sözlerle göreve çağırdı: “Kadınların ve kız çocuklarının nerede oldukları tespit edilmeli, failler adalet önüne çıkarılmalı ve mağdur ailelere güvenilir bilgi ve destek sağlanmalıdır. Bu sadece bir güvenlik meselesi değil, bir insan hakkı sorunudur.”
REUTERS: ALEVİ KATLİAMLARINI ŞAM YÖNETİMİ KOORDİNE ETTİ
Reuters tarafından 30 Haziran’da yayınlanan kapsamlı bir araştırma raporunda, Suriye’nin Lazkiye ve Tartus kırsalında mart ayında meydana gelen ve üç gün süren katliamlarda yaklaşık bin 479 Alevi sivilin öldürüldüğü, onlarcasının da kayıp olduğu ortaya konmuştu.
Reuters, Suriye’de Alevi katliamları sırasında Savunma Bakanlığı Sözcüsü Hasan Abdul Ghani’nin katliamı koordine ettiği kanıtlara da ulaşmıştı. Türkiye’nin desteklediği Sultan Süleyman Şah Tugayı, Sultan Murat Tümeni ve Hamza Tümeni gibi grupların da yaklaşık 700 Alevi’yi katlettiği tespit edilmişti.