Diyarbakır’ın simgelerinden On Gözlü Köprü ve Dicle kıyısı, sekiz yıldır süren bir işgalin gölgesinde. Kayyum uygulamalarıyla başlayan, AKP’li yöneticilerin verdiği imar ayrıcalıklarıyla genişleyen bu yapılaşma sadece doğal alanı değil, kamusal yaşamı da dönüştürdü.
On Gözlü Köprü çevresindeki kaçak yapılaşmaya dair raporlar hazırlayan Diyarbakır Barosu, TMMOB ve çeşitli çevre örgütleri, geçtiğimiz haftalarda açıkça tehdit edildi.
Yeni Yaşam Gazetesi’nin Selman Çiçek imzalı özel haberine göre tehdidin sahibi, işgalci işletmelerle anılan Efendi Mehmetoğlu. STK temsilcilerine “kafeleri 200 silahlı kişiyle koruduğu” yönünde mesajlar gönderdiği belirtilen Mehmetoğlu’nun, Dicle Nehri’ne statü verilmesine dair girişimlerden “vazgeçmeleri” konusunda baskı yaptığı iddiası da var. Uzmanlara göre bölgedeki işletmelerin büyük kısmı kaçak yapılardan oluşuyor.
KAMUSAL ALAN GASPI: BURADA UYGUNSUZ DAVRANANLAR CEZALANDIRILIR
Köprünün girişlerine yerleştirilen uyarı tabelaları, kamp sandalyesi atmayı, kendi çayını getirip oturmayı hatta köprünün gölgesinde dinlenmeyi yasaklıyor. Yerel halk, “kıyının tamamının çaydanlık satılan kafelere teslim edildiğini” söylüyor.
İşletmelerde bardakla çay satışı yok: Küçük çaydanlık 700 TL, büyük çaydanlık 1200 TL. Bu fiyatlar Diyarbakır’da bir paket çayın toptan 400 TL olduğu düşünülürse fahiş.
Ekoloji gazetecisi Metin Yoksu da bir süre önce X’te benzer bir paylaşımda bulunarak, Dicle Nehri’nin tüm kıyı çizgisinin korunması gerektiğine işaret etti:
Diyarbakır On Gözlü Köprü etrafındaki yapılaşmayı sadece oradaki çeteciler ve insan odaklı düşünmek yetmez. Dicle Nehri’nin tüm kıyı çizgisi yabanın merkezidir. Kuşlar başta olmak üzere tüm yapılaşmalara mühür vurulup yabana bırakılmalı… https://t.co/4Mtf7h2NHp
— metinyoksu (@metinyoksu) December 1, 2025
İŞGAL KAYYIMLA BAŞLADI İMAR AFFI İLE HIZLANDI
On Gözlü Köprü ve Dicle kıyısındaki yapılaşma, 2016’da Sur Belediyesi’ne kayyım atanmasıyla ivme kazandı.
2017’de köprünün iki gözü toprakla doldurularak dolgu yapıldı. Uzmanlar bunun hem kültürel mirasa zarar verdiğini hem de Dicle’nin doğal akışına müdahale anlamına geldiğini vurguluyor.
Uluslararası raporlara göre: Kıyı şeridinin hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamayacağı ve taşkın riski olan bölgelerde yapılaşma yasak olduğu belirtilen uluslararası raporlar ise dikkate alınmadı ve bu kararlar uygulanmadı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne göre, Sur ilçesinde bulunan tarihi On Gözlü Köprü çevresindeki küçük işletmelerin başlangıç noktası, geçmişte çıkarılan imar afları ve bu aflar neticesinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen “yapı kayıt” belgeleri oldu.
Ayrıca bu belgelerle açılan küçük ticari birimler, zamanla büyüyerek ticari alanlara dönüştü.
×UNESCO ve ICOMOS: DURUM KRİTİK
UNESCO, 2015’ten beri söz konusu alanda devlet tarafından yürütülen çeşitli inşaat, peyzaj ve altyapı projelerinin (Üstün Evrensel Değer’i “ciddi biçimde erozyona uğrattığını” belirtiyor, buna 1500 yıllık On Gözlü Köprü’nün de dahil olduğunu kaydediyor. UNESCO’nun 2025 raporunda şu ifadeler var:
- Yasadışı yapılar kaldırılmalı
- Dicle kıyısında yasal koruma güçlendirilmeli
- Taraf devlet, alanı korumakta başarısız
UNESCO, işgaller devam ederse koruma statüsünün kaldırılabileceğini ilgili kurumlara bildirdi.
VALİLİK UYARILARI DİKKATE ALMIYOR
UNESCO Alan Yönetimi toplantılarında, Dicle Nehri’nin statüsü defalarca gündeme geldi. Ancak Diyarbakır Valiliği ve Çevre Bakanlığı somut bir adım atmış değil. Diyarbakır Barosu, TMMOB ve ekoloji örgütleri yeni bir hukuk süreci hazırlığına girişti; nehre resmî statü verilmesini talep etti. Başvurunun ardından tehditlerin gelmesi dikkat çekti.
ACİL EYLEM PLANI ÇAĞRISI
Kentteki demokratik kurumlar ve çevre örgütleri, işgallerin durdurulması için ortak bir “acil eylem planı” oluşturulması gerektiğini belirtiyor. Kaçak yapıların kaldırılması, kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlenmesi, Dicle’ye yasal koruma statüsü verilmesi, kamusal alanın ücretsiz ve engelsiz kullanımının garanti altına alınması isteniyor.
6’ıncı yüzyıla uzanan tarihiyle On Gözlü Köprü, kentin ve bölgenin hem kültürel hem coğrafi hafızasının merkezinde yer alıyor. Son onarım çalışması 2009’da yapılmıştı. Bugün ise köprü, ağır ticari kullanım ve denetimsiz müdahaleler nedeniyle korunmasız durumda.
