İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik 5. dalga operasyonda 31 Mayıs’ta gözaltına alınan ve 3 Haziran’da tutuklanarak Marmara (Silivri) Cezaevi’nde gönderilen eski CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu, bir mektup kaleme aldı.
Sözcü’den Uğur Dündar’a gönderilen mektupta Erdoğdu, “iki hafta boyunca tuvaleti ile mutfağı taşan bir lağımın içinde yaşamak ve burayı temizlemek zorunda bırakıldığını” yazdı. Erdoğdu, harcama limiti nedeniyle en temel ihtiyaçlarını alamadığını kaydetti.
“Ekrem Başkan, ben ve arkadaşlarımız müebbet hapis hükümlüsü muamelesine tabiyiz.” dedi.
Erdoğdu mektubunda şunları kaydetti:
“’Hapishanede herkes masumdur’ derler. Yine de söyleyeyim ben hayatım boyunca rüşvet almadım, rüşvet vermedim, aracılık etmedim. Rüşvet konusu olamayacak kadar yüksek kamu yararı olan ve normalde gurur duyulması ve takdir edilmesi gereken bir talebi iletmem sebep gösterilerek saçma sapan bir biçimde tutuklandım. Suçsuzluğum er ya da geç ortaya çıkacak. Olmayan bir olayın olmadığını anlatacağım. Delilleriyle anlatacağım.
Şu an hücrenin avlusunda oturup bu mektubu yazıyorum. Avlu dediğim 4 metreye 6 metre, 24 metre kare ve 10 metre yüksekliğinde duvarlarla çevrili gökyüzünü dikenli teller ve demir kafesler arasından görebildiğim bir kuyu burası. Bu karanlık kuyu, bizim gökyüzünü görebildiğimiz tek yer olduğu için sabah olup bu kuyunun kapısının açılmasını iple çekiyoruz.
Her birimiz ayrı ayrı hücrelerde tutuluyoruz. Birbirimizi görmemiz ve konuşmamız yasak. Hücrelerimiz çok pis ve kasvetli. Her birimize kısıtlı malzeme verilerek hücre temizlettiler.
Benim hücremde giderler tıkalı olduğu için iki defa tuvalet, 5 defa mutfak taştı. Her gün hücre temizledim ve bunu aşağılama olarak değil vatani görevimin bir parçası kabul ettim.
TCK, CMK ve infaz yasalarına göre sadece müebbet hapis cezası alanlar bizler gibi hücrede tutulur. Onlar da en fazla üç yıl hücrede tutulurlar. Ekrem Başkan, ben ve arkadaşlarımız müebbet hapis hükümlüsü muamelesine tabiyiz. Burada 3.500 TL harcama limitimiz var. Benim limitimin yarısından çoğu sigaraya gittiği için en temel ihtiyaçlarımı dahi alamadım.
Mutfak sürekli taştığı için temizlik kovasında karavana tabaklarını yıkadım. Sigaraya para kalması için su alamadım. Musluk suyu içtim. Kendimizi kesmeyelim diye verilen bıçaklar kesilmiş, tırnak kadar bırakılmış. Çatal ve kaşıkla yemek yediğinizde dahi eğilip bükülüyor. Bütün malzemeler olabilecek en kötüsü ve onları dahi alamıyorsunuz. İki hafta boyunca tuvaleti taşan, mutfağı taşan bir lağımın içinde yaşamak ve burayı temizlemek zorunda kaldım. Bunları anlatıp anlatmamakta kararsızım. Çünkü bunları okuyan milletimiz bizleri aciz görüp korku, panik ve üzüntüye kapılabilir. Oysa her birimiz bütün bu baskılara ve zulme aslanlar gibi direniyoruz.
Şimdiye kadar anlattıklarımı ailem, akrabalarım, sevenlerim ve milletimiz okuduğunda hüzünleneceklerini, bazılarının gözlerinin dolacağını tahmin ediyorum. (Avlu kapandı içeri grip masada yazdığım için yazım düzeldi) Bizim başımıza ne geldiyse saflığımızdan, iyiliğimizden ve vicdanımızdan geldi. Yaşananlar saflığımızı ve iyiliğimizi elimizden alacak diye korkuyorum.
Şimdiye kadar bazı gazeteciler röportaj yapmak için yazılı sorular gönderdiler. Az evvel bahsettiğim koşullar dolayısıyla bu sorulara cevap yazamadım. Bundan sonra şartlar ne olursa olsun ülke siyasetiyle ilgili düşünmeye ve yazmaya devam edeceğim.
Bu mektup dolayısıyla bize örtülü operasyon yapanları ve onların sözcülerini kızdıracağımı biliyorum. Ama dürüst, cesur ve kararlı bir vatansever olarak bu riski göze alarak doğruları, sadece doğruları yazmayı ‘vatan borcu’ olarak görüyorum. Yine altını çizerek söylüyorum bana atılan iftirayla ilgili saçma sapan varsayımlar, iftiralar ve sahte deliller dışında hiçbir şey bulamayacaklar. Ben de bunların hepsini yargılama sırasında tek tek çürüteceğim. Tekrar ediyorum ben içinde ‘rüşvet’ şüphesi olabilecek hiçbir olayın için yer almadım. Bu iftira ile ilgili olarak tek bir görüntü, tek bir konuşma, tek bir yazışma, tek bir nakit hareketi bulamayacaklar. Çünkü yok.
Şimdiye kadar bazı gazeteciler röportaj yapmak için yazılı sorular gönderdiler. Az evvel bahsettiğim koşullar dolayısıyla bu sorulara cevap yazamadım. Bundan sonra şartlar ne olursa olsun ülke siyasetiyle ilgili düşünmeye ve yazmaya devam edeceğim.