DERLEME: DERSİM GAZETESİ
Türkiye bir süredir kayyum ikliminde. Daha çok Kürt siyasetinin tanışık olduğu kayyum uygulaması, şimdilerde Türkiye’nin batısına da ‘merhaba’ dedi. Ama topraklarımızın ilk olarak 1908’de ilan edilen 2. Meşrutiyet’le tanıdığı seçimler, birkaç yıl içinde Kürtlere özel bir uygulamaya dönüştü. En özel durum ise, 1912’e yapılan parlamento seçimlerinde o yıllarda Bitlis vilayetine bağlı bir sancak olan Siirt’te yaşandı.
Siirt’ten mebusluğa adaylığını koyan Hüseyin Kenan Bedirhan, 1847’de Osmanlı’ya baş kaldıran Botan Beyi Bedirhan Bey’in oğluydu. Kürt davasına bağlıyla tanınan bir kişinin mebusluğa aday olması iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Partisi’nin tepkisini çekti. Adaylığı engellenemeyen Hüseyin Kenan Bedirhan’ın seçimleri büyük bir farkla kazanması üzerine seçimler iptal edildi. Yenilenen seçimlere katılması engellendi ve dönemin iktidarının belirlediği bir isim mebus olarak atandı.
Tarihçi Sedat Ulugana 1912 seçimlerinin “sopalı seçimler” olarak adlandırıldığını belirterek, Siirt’te yaşananları şöyle anlatıyor:
Tarihe “Sopalı seçim” olarak geçen 1912 seçimleri, bütün imparatorluk genelinde olduğu gibi Van ve Bitlis vilayetlerinde de muazzam bir baskı ortamında geçti. “Kürt davasının banisi” olarak kabul edilen Bedirhan Bey sülalesinden gelen Hüseyin Kenan Bedirhan’ın, Kürt, Arap, Ermeni, Süryani ve Keldani halkları etrafında toplaması ve bu halkların ortak çatı adayı olarak belirmesi, devlet cenahını fazla korkutmuştu. İTC ne pahasına olursa olsun, “Kürtlük mefkûresi” ile 1878’de Osmanlı devletine başkaldırmış, şimdilerde de alanen “Kürtçülük” yapan Hüseyin Kenan Bedirhan’ı Mebusan Meclisi’ne sokmamaya karar vermişti. Seçim sürecinden önce Hüseyin, Hasan ve Süleyman Bedirhan İkdam gazetesine gönderdikleri bir telgraf ile “en az 30 bin Kürt adına” Kenan Bedirhan’ın aday olduğu Hürriyet ve İhtilaf Fırkası’nı desteklediklerini ilan ettiler. Şeyh-ağa-eşraf triosu ile şehirdeki güçlü Keldani “Şemas Aboş” ailesinin desteğini alan Bedirhan, Siirt ahalisine “baskısız, şiddetsiz ve eşit bir yaşam ve hakkaniyetli bir vergi sistemi”ni öngören sosyal ve ekonomik vaatlerde bulunuyordu. Siirt’teki devlet otoritesinin desteklediği ve bütün araçlarını uğruna seferber ettiği İTC adayı Abdürrezak Efendi ise pek somut bir vaatte bulunamıyordu. Onun yerine Bedirhan ailesinin geçmişine atıfta bulunarak, 1878’daki isyan hareketini referans gösterip “bozguncu” ve “ayrılıkçı” olarak suçladığı Hüseyin Kenan Bedirhan’a karşı en sert muhalefeti, Bitlis valisi Ahmed Nedim Paşa yürütüyordu.
Sonrasında ise şunlar yaşandı:
Seçimi kazanan Hüseyin Kenan Bedirhan, aynı zamanda kendi listesinden 18 azayı da vilayet meclisine seçtirmeyi başarmıştı. Buna karşılık seçimi kaybeden Abdürrezak Efendi, aday gösterdiği azalardan sadece 6 tanesini seçtirebilmişti. Lakin sonuçları hazmedemeyen İTC, yüksek perdeden, seçimlerin şaibeli olduğunu, Hüseyin Kenan Bedirhan’ın “saf ahaliyi kandırdığını” iddia ederek, seçim öncesi mitingde meydana gelen olaylardan ötürü yargılanması gerektiğini dillendirmeye başladı.
26 Nisan gecesi Schemmas Abboche’nin evine baskın düzenleyen ordunun asıl amacı, seçim sürecini kriminalize etmekti. Evden kaçmayı başarabilen Hüseyin Kenan Bedirhan’ın evraklarına ve kişisel eşyalarına o gece el konuldu ve 1911’den beri Teşkilat-ı Mahsusa’nın sıkı bir şekilde takip ettiği Bedirhan hakkında yakalama emri çıkarıldı. Hüseyin Kenan Bedirhan, baskının yaşandığı gece sıra kadem basarken, ilerleyen günlerde İTC Siirt’teki seçimi iptal ettiğini duyurdu. Abdürrezak Efendi’nin halk tarafından istenmediğine ikna olan merkez İTC komitesi, bu sefer Siirt’deki Düyûn-ı Umûmiyye (Osmanlı Genel Borçları İdaresi) şubesinin eski denetleyicisi Nazım Bey’i aday yaptı. Haziran ayı ortalarında gerçekleşen Siirt seçimlerinde, yegâne aday olan Nazım Bey, boykota rağmen “Siirt Mebusu” olarak Meclis’e seçildi. Böylece Siirt özelinde 1912 seçimleri İTC lehine sonuçlandı.
Kısa bir süre sonra Hüseyin Kenan Bedirhan aniden rahatsızlanarak Siirt’teki hastaneye kaldırıldı, lakin kurtarılamadı. Bedirhan’ın ölümü üzerine Botan aşiretleri ayaklandı, Hüseyin Kenan Bedirhan’ın devlet tarafından öldürüldüğüne dair güçlü bir algı mevcuttu. Bedirhan ailesi, onun zehirletildiğini iddia ediyordu. Yusuf Kâmil Bedirhan ve Süleyman Bedirhan, bu ölümden dönemin Bitlis valisi Ahmed Nedim Paşa ve Siirt Mutasarrıfı Sadreddin Bey’i sorumlu tutuyorlardı. İTC hükümeti Kürtlerin soruşturma taleplerini ciddiye almadığı gibi, Vali ve mutasarrıfa sonuna kadar sahip çıktı. Böylece Botan’daki seçim süreci de tamamen sona ermiş oldu.