Koçgiri Direnişi’nde Seyid Rıza’nın oynadığı rol

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Seyid Rıza, Koçgiri direnişinin hazırlık aşamasında, savaş sürecinde direk müdahil değildir, ama direnişin bastırılması sırasında, gerekse sonrasında vahşete varan katliamların durdurulmasını, teslim alınan veya olan lider kadrosuna insanca davranılmasını, sivil halka katliam yapılmaması gibi konularda müdahil olmuş, Mustafa Kemal Paşa ile yazışmalarda bulunarak gerçek bir Kürt önderi olduğunu, önderliğin verdiği sorumlulukla davrandığını, ortaya çıkan belgelerden net olarak anlaşılmaktadır.

Konuya geçmeden önce değinmek istediğim önemli bir başka konu da; Seyid Rıza’yı, Alişêr ve Nuri Dersimi tarafından kullanılan, okuma-yazması olmayan zavallı bir din bilgini olarak gösterenlere, bu belgeler iyi bir cevap olacaktır.

İLK GİRİŞİM MECLİS’E YAPILIR

Seyid Rıza kendisine dost olan Erzincan Mebusu Osman Fevzi Bey aracılığıyla 10 Mayıs 1921 tarihinde TBMM gönderdiği mektupta; isyana iştirak etmediğini, bu konuda yapılan haberleri ret ve tekzip ettiğini belirtikten sonra; “takip harekâtının ilan edildiği şekilde, isyanı tertip eden ve neden olanların tenkilini ve tutuklanmasını gerektirirken, bunun sınırı dışında bir kısım ahalinin ve köylerinin tahrip edildiğini ve ayrıca kendisinin de takip edildiğini, bu durumun da Dersim ve Ovacık çevresinde galeyana sebep vererek aşiret reislerine karşı itaatsizliğe dahi sevk ettiğini ve bundan dolayı olayların daha fazla ateşlenmesine meydan verilmemesi ve vatanın selameti namına rica bulunduğunu” belirtir.

Mektup hakkında bilgilendirilen Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti, 7 Haziran 1921 tarihinde, Merkez Ordusu Kumandanlığa gönderdiği telgrafta, hem kumandanlık bilgilendirilir, hem de Seyid Rıza hakkındaki düşüncesi sorulur. Nurettin Paşa aynı tarihte verdiği cevabı telgrafında: “Seyid Rıza’nın hükümete sadık göründüğünü ve bir taraftan da tahriklerden ve aleyhtarlıktan da geri kalmayan ikiyüzlü bir adam olduğunu” yazdıktan sonra Nurettin Paşa bu kanısını da, “Seyid Rıza kendi hanesinde, başta Alişan Bey olmak üzere bazı Koçgiri aşiret reisleriyle toplantılar yaptığına” dair istihbarat aldığını bildirir. Nurettin Paşa bu cevapla, Kürtlere karşı nasıl bir kin ve nefret taşıdığını açığa vurmuştur.

Aynı şekilde konu hakkında bilgilendirilen Şark Ordusu Kumandanı Kazım Karabekir de yayımladığı bildiride: “Seyyid Rıza’nın mektubuna ve işârâtına fazla ehmmiyet atfı icâb itmez zirâ mekkûmun iki yüzlü ve dessâs bir kimse olduğu ve bu def’a  Alişêr tarafından tahrik edilmekde bulunduğu anlaşılmaktadır. Mürâca’atı tekrâr ider ve bir cevap talebinde bulunur ise buraya iş’ârı muktezdir (ATASE Arş. 23/9/37 (1921) tarihli, K: 773, G: 94 no’lu belge.)

Kazım Karabekir Paşa’nın fazla değil bundan üç yıl önce, Ermenilere karşı girişilen savaşta, kendisine yardım etmesi için Seyid Rıza’ya elçi üzerine elçi gönderdiğini tarihsel kaynaklarda mevcuttur. Seyid Rıza, Ermenilerin, Erzincan’da Kürtleri katlettiği haberi ulaşınca, Ovacık aşiretlerinden topladığı güçle Munzur dağlarını aşarak Deli Halit Paşa ile birlikte 13 Şubat 1334’te (1918) Erzincan’ı; oradan da 18 Mart 1334’te (1918) Erzurum’u Kazım Karabekir’den önce kurtaracaktır. Şimdi Kazım Karabekir Paşa bir kahraman, Seyid Rıza ise ikiyüzlü bir riyakâr ilan ediliyor. Öyle mi! Ya Tarih ne diyor? Tarihi ne yapacaksınız? Onun cevabı net ve açıktır. (Dersimi, 1992; 118-119)

KOÇGİRİ TAHKİKAT HEYETİ’NİN KURULMASI

Koçgiri’de, Nurettin Paşa ile suç ortağı Topal Osman alayının sivil halka karşı yaptıkları zülüm ayyuka çıkmıştı. Başta Seyid Rıza olmak üzere, Dersim’in aşiret liderlerinin Ankara üzerinde kurdukları tazyik nihayet meyvesini vermek üzereydi. Başta Merkez Ordusu Kumandanı Nurettin Paşa olmak üzere halka zülüm edenlerin cezalandırılması için Meclis harekete geçti. TBMM Koçgiri konusunda ilk toplantısını 11 Ağustos 1921’de yaptı, ama esas görüşmelere 3-5 Ekim tarihlerinde “Koçgiri ve Ümraniye Hadiseleri” başlığıyla üç gün boyunca daha kapsamlı gizli oturumlarda ele alındı. Bu oturumların ana konusu Koçgiri’de meydana gelen olayların nedenleri ve bu facianın boyutları, Nurettin Paşa’nın bu konudaki sorumluluğu, çıkarılacak bir af kanunu, Koçgiri ve Dersim olaylarını yerinde inceleyecek bir Tahkikat Heyeti’nin kurulması üzerinde olacaktır.

Oturumların gizli yapılmasına neden gerek duyulduğunu ise, Erzincan Milletvekilli Emin Bey açıklayacaktır:

“Çünkü orada öyle bir mezalim icra edilmiştir ki tüyleri ürpertir. Çünkü efendiler memlekette yapılan bütün felaketi mezalim Büyük Millet Meclisi namına yapılmıştır. Bunu izah etmek zannedersem hariçte suç tesir yapar. Celsei hafiye teklifimiz bundan tevellüt etmiştir. Haricin bilmesi lazım gelmez. Hariç bilse de ecnebi devletlerin bilmesi lazım gelmez.” (TBMM Gizli Celse Zabıtları, c.2 1985, s, 206:Akt: Soileau,2018;283)

Yaşanan vahşetin kimsenin duymasını istenmiyorlar; bundan olacak ki, uzun yıllar bu belgeler gizli tutulacaktır.

6 Ekim 1921’de kurulması kararlaştırılan Koçgiri Tahkikat Heyeti’ne şu mebuslar seçilecektir. Bolu mebusu Yusuf İzzet Paşa, Amasya Mebusu Ragıp, Karahisar-ı Sâhip (Afyonkarahisar) Mebusu Hulusi, Kastamonu Mebusu Abdülkadir Kemali ve Sinop Mebusu Hakkı Hilmi beylerden seçilerek görevlendirilmişlerdir. Yine 6 Ekim 1921’de kabul edilen önerge ve mazbata doğrultusunda, oluşturulacak olan Koçgiri tahkikat Heyeti’nin Dersim ve havalisi hakkında da inceleme yapmasına karar verilir. Alınan bu kararlar, Seyid Rıza ile Mustafa Kemal arasında yazışmalara neden olur.

Heyetin Dersim’e de gideceği haberini alan Seyid Rıza, bu konudaki düşüncelerini ve heyetten isteklerini maddeler halinde bir telgrafla Mustafa Kemal’e bildirecektir. Erzincan’dan Seyid Rıza tarafından “13 Kasım 1921 (13 Teşrin-i sâni 1337) tarihinde TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ne” diye başlayan aşağıda orijinali ile birlikte sunacağımız telgrafta isteklerini şöyle sıralayacaktır.

Seyid Rıza’nın Mustafa Kemal’e gönderdiği telgraf: Cumhurbaşkanlığı Arş: Kutu no: 1/19 (5-3), Fihrist no: 168-1.2.3 no’lu belge

1-Dersim ve Koçgiri vâkay’inin adl ve hakkâniyet dairesinde tahakkukuna dair ta’yin buyurulan hey’et-i tahkike hususundaki müşfik ve ad’aletperver irâde-i sâmilerine umum namına arz-ı teşekkürât ederiz.

2-Aşâ’irin ahvâl-i zevcesi vukûfiyetnâmesi cümlemizce müsellem olan Dersim Mebûsu Hasan Hayri Bey’in hey’etine terfik ve iltihakına mûsâ’ade-i devletleriyle millet-i necibe-i İslâmiye arasında mevcûd nifak ve şikâkı esbabının zâhire ihrâcı ve hakkın izharıyla mes’elenin mâhiyetini tebeyyün idilmek üzere hey’et-i muhteremenin bir an evvel Dersim’e hareketlerinin emr-i sâmileri hâsseten…ve umûm Dersim aşâ’irinin her türlü hidemât-ı vataniyye amâde bulunduğunu arz eyleriz.

3-Sivas Vali-i sâbıkı Cemal Bey e’azil-i şahsına hedef olub Dersim’e gelerek ve öteden berü hüsn-ü hidmet-i (silik) cümlemizce ma’lum olan ve muhitimizin güzin-i vatan perver evlâdından Baytar Nuri Efendi şanlarına tertib iden mes’uliyyet-i kânûniyenin tazammumuna amâde bulunduğumuzdan mûmâ-ileyh hakkında Sivas Meclis İdâre ve Adliyesince vâki’mu’âmelât ve hukukunun hakk-ı adaletine ircâ ı husûsundaki irâde-i sâmîlerinin emir ve iş’âr buyrulmasını ilâveten istirhâm eyleriz fermân.

Dersim Umûm Aşâ’iri nâmına

Sâdâtdan Seyyid İbrahimzade Rıza

Bu telgrafa Mustafa Kemal’in 15 Kasım 1921 (15 Teşrin-i sâni 1337) tarihinde gönderdiği cevap ise şöyledir:

Erzincan’da Dersim Aşâ’ir Rü’esâsından Seyyid İbrahimzade Rıza Bey’e.

Adl ve hakkâniyet  da’iresinde vazife-i milliyesini ifâ eylemeyi kendisine umde ve rehber-i harekât ittihaz eylemiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Dersim ve Koçgiri vakâyi’inin tedkik ve tahkiki içün bi-taraf ve şâyân-ı itimâd zevâtdan mürekkeb bir hey’eti intihâb ve tefrik ederek yola çıkarmış olmağla hey’et-i müşârün-ileyhânın netice-i tahkikat ve tedkikâtına kemâl-i itminân ile intizâr olunması zaruridir efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Re’isi

Baş Kumândan Mustafa Kemal

Mustafa Kemal’in Seyid Rıza’ya gönderdiği cevabı telgraf: Cumhurbaşkanlığı Arş: Kutu no: 1/19 (5-3), Fihrist no: 168 no’lu belge.

Telgrafın içeriğinden anlaşılacağı üzere Seyid Rıza, Koçgiri meselesinin çözümlenmesi hususunu, gelecek heyetten beklediklerini dile getirerek bu konuda oluşturulan girişimden dolayı tüm Dersim namına Mustafa Kemal’e teşekkür ediyor ve bu konuda her türlü yardıma hazır olduklarını bildiriyor.

Mustafa Kemal ise Seyid Rıza’ya TBMM’ce Dersim ve Koçgiri hadisesini araştırılması ve incelenmesi için güvenilir ve tarafsız kişilerden oluşturulmuş bir heyetin yola çıkmış olduğu bildirerek, adı geçen heyetin inceleme sonucunun beklenilmesinin zorunlu olduğunu bildirmiştir.

Ancak “Koçgiri Tahkik ve Dersim Tetkik” unvanıyla oluşturulan bu heyetin “Dersim incelemesi” kısmı, “Dersim’e giderek inceleme yapılmasının kış mevsiminden dolayı çok zor olduğu” gerekçesiyle heyetin üç üyesinin ortak kararıyla iptal edilmiştir.

SEYİD RIZA SAVAŞ YANLISI DEĞİL

Seyid Rıza halkını, özellikle Dersim aşiret yapılanmasını çok iyi analiz etmişti; aşiretler arasında bir ittifakın kurulmasının güç olacağını biliyordu; uygun koşullara rağmen savaştan kaçınarak sürekli barış talebinde bulundu. 5 Eylül’de Ovacık’ın Larenk köyünde birçok aşiret reisi Alişêr ve Seyid Rıza önderliğinde bir araya geliyorlar. Bu toplantıda Alişêr’in Ankara Hükümeti aleyhinde heyecanlı beyanatları ile “Avrupa devletlerinin dört vilayetten ibaret bir Kürdistan hükümetini kabul ve tasdik ettiklerine” dair açıklamaları olduğu bilgilerinin devlete istihbarat edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Toplantıda ayrıca Alişêr’in, “Alevilerin tamamının mahvı için Türk subaylarının cebinde talimat olduğunu” söylediği bilgisi de yer almıştır. Ancak Alişêr’in bu sözlerine birkaç aşiret reisi hariç çoğunluğun önem vermediği, bunun üzerine Seyid Rıza’nın Alişêr’e, “Ben işin böyle olacağını size söylemiştim” dediğini Balcıoğlu ATASA arşiv belgelerinden aktarmaktadır. (Balcıoğlu, iki isyan bir Paşa: s.175: Akt: Soileau,2018;278)

NURETTİN PAŞA, MUSTAFA KEMAL TARAFINDAN KORUNUYOR

Seyid Rıza’nın Ankara üzerinde uyguladığı tazyik, Batı’da Yunan tehdidi de eklenince Ankara geri adım atmak zorunda kaldı. Bu süreçte Dersim’i temsilen, Mustafa Kemal tarafından atanan beş Dersim mebusu sessiz kalırken, Şadiyan aşiretinin önde gelenlerinden Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Ulaş ve arkadaşları etkili bir muhalefet yaptılar. Bunun sonucunda Nurettin Paşa’nın mahkeme edilmesi ve görevden alınmasına karar verildi. 3 Kasım 1921 tarihinde Dâhiliye Vekâleti ve Başkumandanlıktan gelen yazıyla Nurettin Paşa’ya görevinin bittiği ve mahkeme edileceği bildirilir. Nurettin Paşa’nın savunması, 16-17 Ocak 1922 tarihinde TBMM’de yapılan gizli oturumlarda üyeler okundu. TBMM Reisi ve Başkumandan Mustafa Kemal, yaptığı konuşmayla adı geçen savunmayı okuduğunu ve Tahkikat Heyeti ile görüştüğünü belirttikten sonra Nurettin Paşa hakkında verilen mahkeme edilme kararının ağır olduğunu ekleyerek bu kararın kaldırılmasını ister. Bazı üyelerin karşı çıkmasına rağmen Meclis, Nurettin Paşa’nın daha önce verilmiş olan mahkeme edilme kararını kaldırır.

Mustafa Kemal, Nurettin Paşa’yı nasıl koruduğunu, Nutuk’ta da anlatmaktadır: “Nurettin Paşa, merkez mıntakasında bir seneye karip ifayi vazife etti. Fakat salâhiyeti haricinde ahaliden bazılarının hukukuna tecavüz ettiği hakkında meb’usların vuku bulan şikâyetleri ve Dâhiliye Vekâletinden istizahları ve Vekâletin de şikâyatı muhik görmesi üzerine, Meclîsin talebile Teşrinisani 1921 bidayetinde azledildi. Meclis, Nurettin Paşanın tahtı muhakemeye alınmasına karar verdi. Bu husus, benimle Heyeti Vekile arasında da bir meselenin hudusunu intaç etti. Ben, Nurettin Paşa hakkında tatbik olunması talep olunan muameleye iştirak etmedim. Fevzi Paşa Hazretleri de benimle hemfikir oldu. İkimizle Heyeti Vekile arasında tahaddüe eden ihtilâf Meclisçe hali olundu. Mecliste Nurettin Paşayı müdafaa ettim. Ağır muameleye maruz kalmaktan kurtardım.” (Mustafa Kemal, Nutuk, Cilt II, 1920-1927; 612)

Sonuç olarak; Seyid Rıza, Dersim ve çevresinin bir halk önderi olarak, Koçgiri’de Çeteci Topal Osman’ın adamları ile düzenli ordunun Kumandanı Sakallı Nurettin Paşa’nın, sivil halka karşı uyguladıkları vahşete, katliamlara ve soygunlara sessiz kalamamış, TBMM’ye ve hükümete karşı uyguladığı tazyikle sonuca ulaşmaya çalışmıştır. Dağınık Dersim aşiretlerinin birliğine güvenmediği içindir ki, uygun koşullara rağmen, sorumlu bir lider gibi davranarak,  savaş gibi bir maceraya girmemiştir, ama kadere bakın ki, macera onu hep takip edecektir….

Son sözü, Koçgiri kıyamından üç ay sonra Sivas’a Vali olarak atanan Ebubekir Hâzım (Tepeyran) yıllar sonra kaleme aldığı anılarında “Yazdıklarım, yazmak azabına tahammül ettiklerinizden az değildir” diyecektir. Yaşatılan vahşetin niteliğini varın siz düşünün…

Kaynakça:
Dersimi, Nuri;  Kürdistan Tarihinde Dersim: Dilan Yayınları, Diyarbakır, 1992
Malmîsanij, M; 1925’ten Önce Ayrılma Taraftarı Kürt Örgütleri: Vate Yayınevi, İstanbul,2020
Soileau, Dilek Kızıldağ; Koçgiri İsyanı: İletişim Yayınları, İstanbul, 2018

 

Koçgiri Direnişi’nde Seyid Rıza’nın oynadığı rol
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
BEDA