ÖZLEM ÖZTÜRK
Asgari ücret tartışmaları henüz sonlanmadı. Kıt kanaat ücretlerle evlerini geçindirmeye çalışan kadınlara, asgari ücrete dair beklentilerini sorduk.
“En az 100 bin lira olmalı”
Ayşe Filiz; Almanya’dan gelmiş ve Türkiye’nin ekonomisini “çok kötü” olarak niteliyor.
Türkiye’nin dünyanın en pahalı ülkesi olduğunu söyleyen Filiz şöyle konuşuyor:
Almanya’dakiler buradaki insanların sorunlarını algılayamıyor. Onlar için varsa yoksa euro. Ama 17 bin lirayla geçinmek nasıl mümkün olur? Bence burada iktidar değişikliği olması lazım ki birtakım bir şeyler değişsin. Bence asgari ücretin en az 100 bin lira olması lazım ki, insanlar hem açlık hem yoksulluk çekmesin.
“40 bin lira ancak yeter”
Şükran Korkut, “Sizce asgari ücret ne kadar olmalı?” sorumuza üst üste “40, 40” diye yanıt veriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
En az 40 bin lira olmalı. Kiralar 25 bin lira olmuş. Benim emekli maaşım kiraya yetmiyor. En az milletvekillerin aldığı maaş almak istiyoruz. Adı üzerinde vekil değil mi, halkın vekili niye yiyorlar o yüksek maaşları? Onlar orada yüksek maaşlarla yaşarken, biz neden 2 kuruş maaşa mahkumuz? Onlar bize hizmet etmek için oradalar, bizim hizmetkarlarımız, bizim yerimize el kaldırıyorlar. Ben 10 bin lira maaş alıyorum, kiram 17 bin lira.
“Komünizm gelmeli”
Cevriye Küçüktaş ise; siyasetçilerin halkı küçük gördüğü görüşünde. “Tam bir sınıf sistemi” diye başladığı sözlerine şöyle devam ediyor:
Maalesef alt sınıf ve üst sınıf var. Parası olan yaşıyor, parası olmayan ölüyor. Bu ülkeye komünizmin gelmesi lazım, başka bir şey demiyorum vallahi bilmiyorum. Bu hayat böyle yaşanmaz, battık resmen. Biraz düşünseler kiracıları, emeklileri, çocuk okutanları olmaz mı? Çocuklara biz yardım parası veriyoruz diyorlar, senin verdiğin 1000 lirayla bir çocuk okuyabilir mi? Okuyamaz. Sosyal yardıma muhtaç edildik ve zaten sosyal yardımlar da çok düşmüş durumda. Bak, deprem bölgesindeki olanlar var, biri de benim kız kardeşim. Hala konteynerde yaşıyorlar, bir türlü evlerini vermiyorlar, zaten de yüzde 40’ını depremzeden istiyorlar.
“Karnımızı nasıl doyuracağız?”
Meltem Korucu; “Sizce gidişat değişir mi?” sorusuna çok umutsuzca yanıt veriyor:
Kesinlikle değişmez, hayat böyle gider, daha kötüye gidecek. Verdikleri asgari ücretle şu anda sadece ev sahibi olanlar geçinebilir. O da kıt kanaat bir şekilde. Ama ben kiracıyım ve geçinemiyorum. Ev sahibim altı ayda bir zam yapıyor dedim ya eşimin aldığı 12,5 bin lira taksi parasıyla kira mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım?
Korucu, asgari ücretin en az 35 bin olması gerektiğini söyleyerek, sözlerini sürdürüyor:
35 bin lira olacak ki, insan bir ekmek yiyebilsin. Milletvekili 200 bin lira alıyorsa, 35 bini de işçiye verecekler, vermek zorundalar.
“Bizden geçti, gençlere üzülüyorum”
Fatma Özdemir’in yaşı biraz ileri, 65 yaşında olduğunu söylüyor ve “ümitsiziz ama bizden geçti, gençlere üzülüyoruz” diye konuşuyor. Özdemir şöyle devam ediyor:
Asgari ücret en az 30 bin lir olmalı. Artık geleceğe dönük bir düşüncemiz yok ve de ümitsiziz. Ama gene de gelecek kuşaklar için 30 bin lira iyi olur diye düşünüyorum. İstanbul’da kira fiyatları inanılmaz derecede artmış durumda ve asgari ücret 17 bin lira. Allah kolaylık versin genç kuşaklara. Bizler artık fazla düşünemiyoruz, düşünmek istemiyoruz, yine de moral bozmak istemem. Yıkılmadık, ayaktayız diyelim.
Dilek Altın ise; maaş alır almaz zamlar maruz kalındığını anımsatıyor ve maaşların zamlara direnemediğini belirtiyor. Şöyle konuşuyor:
Otobüsler zamlanıyor, marketler zamlanıyor. Vallahi asgari ücreti geçtim, enflasyonu durdursalar yeter. İstanbul’da bir daire kiralamak neredeyse imkansız.
“Dışarıda kahve bile içemiyoruz”
Ebru Karakış bir üniversite öğrencisi. Çok dertli, bir dokunup bin ah işitiyoruz:
Burslara başvuruyoruz, çıkmıyor. Öyle olunca her şey ailemizin sırtına yükleniyor. Burs alanlar ise işe başvurmadan devlete borçlanıyor. İşe girsek, maaşlar şeyler çok düşük oluyor yani bir asgari ücretle geçirebilme imkanı bir ailede çok zor. Birden fazla öğrenci olan bir ailenin halini düşünün. Çocukları mı okutsun, karnını mı doyursun, geçinsin mi? Bizim ailelerimiz bu durumda. Asgari ücretin yarısından fazlası gidiyor. E bunun elektriği, suyu, faturası, giyimi, yemesi, içmesi var. Dışarıda bir kahve bile içemiyoruz. Bir kahve 150 lira, en düşük yemek fiyatı 200 lira.
Yeni mezun olan Eylem Gidişçi ise, iş bulamamaktan ve negatif ayrımcılıktan şikayetçi. Şunları anlatıyor:
Bir kadın olarak iş bulmak çok zor. Çünkü çoğu yer erkek almayı tercih ediyor. “Evli misin, çocuğun var mı” diye soruyorlar. Çünkü çocuk yapma ihtimali nedeniyle kadınların doğum iznine çıkması ihtimalini bile düşünüyorlar. Yalnız yaşadığım halde geçinemiyoruz yani çok kötü, pazarlar el yakıyor, simit alamıyorsun, çay içemiyorsun.