Yol cümleden uludur: Bir inanç belgeseli “Ra”yı, gördünüz mü?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yönetmenliğini Devrim Tekinoğlu’nun, yapımcılığını Dersim Araştırmaları Merkezi adına Hüseyin Ayrılmaz’ın, Müziğini Cemil Qoçgiri’nin yaptığı “Ra” belgesel filmini, Dortmund’da izleme fırsatı buldum.  Dortmund’da Rıza Şehri Akademisinin konferans salonunda bir araya gelen Canların merakla izledikleri filmden, memnun ayrıldıklarını sevinerek gözlemledim. Ra/Yol belgeseli, önümüzdeki günlerde, Almanya’daki farklı şehirlerde gösterimde olacak. Bütün Canların bu belgeseli izlemelerini ve çocukluklarına, gençlik yıllarına, doğdukları topraklara ve o açık hava tiyatrosu görkemindeki inanç merkezlerine gitmeye davet ediyorum. Pişmanlık duymayacaksınız!

Gösteriye Hüseyin Ayrılmaz ve Cemil Qocgiri de katıldılar. Qocgiri canlı performansıyla güzel bir dinleti sundu. Ayrılmaz ise kısa bir konuşmayla, gelen sorulara doyurucu cevaplar verdi. İzleyiciler, kendi görüşlerini ve önerilerini paylaştılar. Dolayısıyla sırada başka belgesellerin kapıları da açıldı. Sıcak bir atmosferde yol yüründü. Ra aydınlandı.

Belgeselin başlangıcı bir kadın Ananın, kendi anadiliyle güneşe yaptığı duayla “Kemeré Dızgın Bawa dağında” başladı. İki yıllık bir süre zarfında çekimi tamamlanan Ra belgeselinde; bir yıllık döngüsel mevsimde, Réya Heqi/Raa Heqi inancında yaşanılan inancın bütüncül ritüelleri gözler önüne seriliyor. İlkbahar-Yaz, Sonbahar-Kış mevsiminde doğal ortamda, doğal yaşam içerisinde, inanca dair yaşanılan her ne varsa, yaklaşık bir saatlik filmle hafızaları tazeliyor. Hafızalara görsel mesajlar yollanıyor.

Réya Heqi/Raa Heqi inancının Hard u Devreşi, Dersim coğrafyasındaki yaşamsal serüveni, çok ince detaylarıyla anlatılıyor. Her sahnesinde ve her yaşlı konuşmacının ağzından çıkan söz, merakla bekleniliyor. İnsanı meraka sevk eden sahneler, sevgili Cemil Qocgiri’nin notalarıyla adete ete kemiğe bürünüyor. Dersim coğrafyasının ritmik yapısı, Qoçgiri’nin tınılarıyla bütünleşerek sanki insanın kulaklarında kendisine yer ediniyor.

Yönetmen Devrim Tekinoğlu’nun estetik dokunuşlarıyla belgeselin daha çok açık havada yapılan çekimleri, doğayla bütünleşen mevsimlik döngüyü gözler önüne seriyor. Mevsimine göre yapılan çekimler Dersim havasını, gözlerimizin önüne serpiştiriyor. Hele Hüseyin Ayrılmaz’ın belirlediği yerler, ve konuşmacılar adeta anı yaşarcasına duydukları heyecan kameralara yansıyor. Müthiş bir çekim ve güzel bir sanat eseri olarak karşımıza çıkan bu Ra/Ré’de; bir talip olarak yürümemek elden bile değil! Evet, Yol taliple yürünür. Yol birlikte yürünür. Birlik, civatla mimlenir.

İnancın var olan kutsalları arasında dağ keçileri, nehirleri, ağaçları, taşları, dağları, ziyaretleri, aş a Xızıri dediğimiz Qavutu, Xonçesi, lokması ve her şeyi, kısa fragmanlarla da olsa bu belgeselde kendine yer bulmuş. İnancın otantik kokusu, Xoncede parçalanan parxaçta-gömede-lokmada izleyenlerin duyu organlarını okşuyor. Hazırlanan Hızır Qavutunun unu, bir perperik-kelebek misali sanki insanın üstüne siniyor. Hele o dağlarda özgürce yürüyen yaşama inatçasına aşık keçiler yok mu, sanki insanın kirpiklerine tutunurcasına heyecan yapıyor. Aslında bu RA-Yol anlatmakla bitmiyor. İzlemek ve o canlı hazzı yerinde ve atmosferinde tatmak en doğru olanı, olsa gerek.

Bu yolda herkesin bir hakkı vardır. “Hak” kapısı, “doğum” kapısıdır. Doğum kapsı, “kendinden veren”  biyolojik Anamız, yani Dayé’ dir. O aynı zamanda Güneştir, Tij’dir, Ro’dur, Ra’dır, Rojin’dir. 

Bir diğer Anamız ise Toprak Anadır, doğadır xwazadır. Yani o da kendinden doğuran, kendinden verendir. İşte Réya/Raa Heqi inancının Serencamı; bu iki kutsalla başlamaktadır.  Bu öyle bir öyküdür ki, oldukça gizemli ve bir o kadarda içtendir. İnancın bütün evreleri; “Biyolojik Anamız ile Toprak-Doğa Anamız” arasında cümle Canlar için kurulan, adeta rızalık temelinde ikrarlı bir yer yüzü sofrasıdır. İşte bu sofra, bir rızalık sofrasıdır. Rızalıkla oturulan bu sofradan, doyarak kalkılır.

İnancın toplumsal yasaları anlamına da gelen “ana zagon’ u; ahlaki değerlerin bütününü ifade eder. Yolun Pirleri derler ki; Erkanlı-kurallı bu inanç sistemi,  atalarımızdan bizlere;  “kal u belâdan beri” miras kalmıştır. O kal u belâ “önsüz” zamandır. Yani varlığın birliğiyle var olmuştur. Belé bu rast’tır. Yani doğrudur. Bu yol, doğru yoldur. Doğruların yürüdüğü Hak Yoldur.

Bu kadim doğa inancı; birlikte üreten ve ortakça paylaşan Rıza şehrinin çocuklarına özgü bir inançtır. Tek Tanrılı dinlerden ve devletleşen dinlerin erklerinden uzak, kendi doğal ortamlarında ve kendi doğal toplum yasalarıyla erklerden arındırılmış rızalık yasalarıyla yaşantılarını sürdüren, kendilerine; kendi dilleriyle “Evladé Ré/ Ra”, Evlad é Heq” diyenlerin inancıdır. Bu inanç, kadim Paganik bir inançtır.

Kendi inançlarına “hak yol, hakkın yolu, doğru yol” manalarına gelen “Réya/Raa Heqi” diyen; savaşsız, barışçıl köylü toplumunun (Pagan), doğayla kendi arasında geliştirdiği bir kültürel inançtır. Evrensel dilde, bu bir yaşam felsefesidir. Fizikte, bu bir doğa yasasıdır. Kimyada kardeşlik hukukudur. Edebiyatta harekete kimse mani olamaz düsturudur. Saf akılda, doğruyu yanlıştan ayırandır. Dini anlayışta “Adem hak’da, Aak ademdedir. Adem ise daha dünkü çocuktur.

İşte belgeselde anlatılanlar da aslında bundan ibarettir. Biyolojik Anamız (Dayé)ile Toprak-Doğa Anamız (Xwaza) arasında yaşanan bu gizemli öykünün bir bütünüdür.

Dağın, taşın, suyun, ağacın, kurdun-kuşun bir bütün cümle canların kendine özgü bir hakkı vardır. İşte bu inanç o hakkı gözleyen Canların inancıdır. İşte bu yüzden, o Canlar; “Dest hevra, dest Heqra < el ele el hakka” demişlerdir. Eri, erden üstün görmemişlerdir. Yolda yürüyenler Dar’a çektikleri özünde, sadece hakkı görmüşlerdir. Hakkı bilenler, kendilerini bilmişlerdir. Dostun cemaline hak demiş, hakkın özünde kendilerini görmüşlerdir.

Doğada her şey rızalık üzerine kurulmuştur. Bu Yolda-Ra’da rızasız hiç bir şey kendini var edemez! Rızasız hiç bir yolcu-talip, bu yolda yürüyemez! Rızasız hiç bir ağaç, bu yolun kenarında büyümez, meyve veremez! Hiç bir kuş, rızasız bir şekilde bu rızalı ağacın üstünde yuva kuramaz! Velhasıl-ı kelem bu yolda; her şey rızalık üzerinedir. Rızalık alan her canlı, Réya Heqi inancında yol yürüyebilir. 

Bitirirken;

Rızalıkla Ocağına “Talip” olan ve yolu yürüyen Musahip-Kirve Canlar. Bilgelikle talibe “Pir” olan insan-ı kamil Canlar. Talibi, Piri kendinden doğuran, veren, yaratan Analar (Dayé ve Xwaza), gelin hep birlikte lokmalarımızla; bu tür sanatsal değerlerin çoğalmasına katkı sunalım. Katkı sunacağımız bu değerler, bizi geleceğe taşıyan ana sütunlar olacaktır, unutmayalım!

Hak ile kalın!

Yol cümleden uludur: Bir inanç belgeseli “Ra”yı, gördünüz mü?
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
BEDA