Kürt Alevilerinde, Rêya/Raa Heqî inancında Ga, Gaxan’a ilişkin bazı veriler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Kültürel değerler, bir milletin yaşam kodlarını oluşturur. Bu alana ilişkin en önemli unsurlar; Dil, tarih, coğrafya, gelenek, görenek, inanç ve dolayısıyla bütünlükçü olan etnik köklerdir. Her milletin tarihinde sahip olduğu bu değerlerin, sosyal yaşama yansıyan göreceli kutlamaları, bayramları, şenlikleri, festivalleri, ve ritüelleri vardır. Özellikle Kürt Alevilerinin (Rêya /Raa Heqî inancı), titizlikle yaşatmaya çalıştıkları kültürel değerleri araştırılıp-incelenmeye değerdir.  Bunların çoğu, günümüzde unutulmuşsa da, halen yaşatılanları arasında yer alan Xızır ve Newroz gelmektedir. Bununla birlikte tarım toplumunun Paganik geçmişinden günümüze kadar kutladığı bir diğer kültürel değerleri Gaxan ve Heftêmaldir. Biz bu yazımızda, Gaxan’la ilintili bazı özlü bilgiler vermeye çalışacağız. Gaxan’ın, özellikle tarımsal faaliyetlerde yer Ga < öküz ile olan bağlantısına da değineceğiz.

Kürt Alevilerinin bazı kutsal günleri, bayramları

Farklı isimlerle de anılan bu geleneksel bayram; “Asma Gaxan, Khal Gaxan“ adlarıyla da bilinir. Bu bayramda iç içe geçmiş bir çok antik değerlerin, Yukarı Mezopotamya’da gelişen Aryan kültürünün son halkası olan Réya/Raa Heqiye inancında halen yaşatılması, bu inancın ne kadar köklü bir geçmişi olduğunun göstergesidir. Bu türden etnik değerler;  Réya /Raa Heqi inancının, diğer dinlerle, inançlarla farklılaşmayı gösteren en temel öğelerdir.

Boğayla simgelenen Aryenlerin tanrısı Mitra

 

24-25 Aralık’ta Işığın tanrısı Mitra’nın (Mihr, Mehr,, Güneş’in ve İsa Peygamberin doğuşu öncesine denk gelen 21 Aralık; Yer yüzü ve Gök yüzündeki Kuzey yarımkürenin kış gündönümüyle alakalı bir takım olaylar etrafında döngülen tarih olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu aynı zamanda eski dünyanın kadim bilgisine işaret etmektedir. Aralık ayının 21’ini 22’ye bağlayan bu gecenin, en uzun gece olduğu tarım toplumları tarafından eskiden beri kaydedilmiştir. Asırlar boyu farklı coğrafyalarda evrilerek yaşatılan bu tarihsel olgu günümüzde Kürt Aleviler tarafından Gaxan olarak isimlendirilmiştir.

Halk etimolojisine göre kelimenin bir çok anlam ve tanımlaması bulunmaktadır. Bütün bu tanımlamaların kökeninde ise Ga < öküz gelmektedir. Gaxan “Öküzün ensesi/boynu“ demektir. Eski Mezopotamya inançlarında Dünya, öküzün boynuzu üzerindedir. 21 Aralık’ta Öküz titrer ve bu esnada dünya, karanlıktan aydınlığa geçiş yapar. Bu aynı zamanda bir mevsimsel devinimdir. Öküz-Boğa yine antik tarihte göklerin en başlıca idollerinden birisidir.

Öküz < Ga-xan

Boğa Çağı  (MÖ. 4.380-2.220) olarak da anılan M.Ö. 4.000’lerde Güneş’in bahar tün-gün (gece-gündüz) eşitliği bu takımyıldızda ortaya çıktığında, meydana gelen bazı olayların hatırasına Göksel Boğa, yani Boğa takımyıldızı vardı (Sitchin, 2001:  68). Yine başta Sümerlerde, Asur ve Babillerde olduğu gibi eski dünyanın bütün halk katmanlarında Boğa başlı, Boynuz miğferli erkek, Kral/Tanrı  motifleri, tören ve tapınakların kapılarında ise kanatlı boğa kabartmaları da bulunmaktaydı.

Burç kuşağı olarak da biline 12 Zodyak takım yıldızının ilkine Sümerler, Boğa’ya GU.AN.NA (“Boğa, göksel boğa”) adını vermişlerdi. Sümerlerde, kralların tanrısal bir nitelik taşımalarından ötürü, MÖ. 2340’lı yıllarında kral Gudea adının, Boğa ile özdeşleştirildiği düşünülmektedir. Zira Boğa < Gu.An.Na;  kral Gudea ile kutsallaştırılmıştır.

Modern çağımızda 12 Burçtan birisi (Nisan-Mayıs) olan “Boğa“ isminin kökü olan Sümercedeki “Gu“, Kürtçeye “Ga < öküz“  olarak geçmiştir (Sitchin, 2001: 199). Gaxan/Gağan’ın kökü olan “Ga“ Boğa/Öküz, eki olan “xan/ğan“ ise isime sıfat veren bir fiildir. Günümüzden yaklaşık 4500 yıl önce evcilleştirildiği sanılan Boğanın, toprağın  ve dolayısıyla tarımsal ürünün elde edilmesinde etkin bir rol oynamıştır. Bütün bunlardan hareketle aslında Gaxan bayramı, hasat mevsiminin bitişiyle, kış ayında dinlenmeye çekilen Boğa/Öküz‘ e olan saygının bir gereği niteliğindedir.

Taurus yani boğa takımyıldızı, kuzey yarımkürede ve kışın gökyüzünde görülmektedir. Taurus ya da Boğa takımyıldızı (sembolü: ), Zodyak kuşağı takım yıldızlarından biridir. “Taurus” adı Latincede “boğa” anlamına gelir. Muhtemelen Toro < Boğa tanımı da buradan türetilmiştir. Taurus dağları (Anti Toros dağları) yani Boğa Dağları (Binboğa Dağları da deniliyor), Akdeniz bölgesini baştan başa Hatay, Antakya ve Suriye’ye kadar uzanan dağlardır.  Hristiyan dünyasında 4 İncil’den birisini yazan Markos; Boğa ile simgelenmiştir. Gaxan şenlikleri aynı zamanda Öküzü kutsama şölenidir.

Öküz yani Ga‘ nın, Dersim Kürt Riya/Raa Haqi inancında tarımsal araçlar içinde en gözde ve saygıdeğer bir hayvan olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle ilkbahar gelince, ona özel ilgi ve muamele gösterilir. Süslenir ve dualarla beslenir. Onun Kurmanci’deki adı olan *Ga ile bir çok kelime, birbiriyle ilintili olarak üretilmiştir.

Sümerlerde Boğa Çizimi

Kürt Alevilerinde (Réya/Raa Heqi İnancı) Ga < Öküzün Yeri

Kadın Analar ocakta ekmek pişirirlerken, 8 ekmeği tamamlamadan aç olan çocuklarına-kimseye ekmek verilmezlerdi. Bunun nedeni, iki öküzün (bir çift öküz) 8 ayağının tamamlanması gerektiğini, zira ekmeğin-buğdayın ve de tarlanın, bolluk-bereketin asıl sahibinin Öküz olduğuna inanlılardı. Öküze olan saygının gereği, önce tarlayı süren öküzlerin ayaklarının tamamlanması beklenirdir.

İlkbaharda öküzlerle çift sürüldüğü o ilk günde, Kadın Analar ocak kenarında yaktıkları çıralarla birlikte gulbanglarla Hakka seslenirlerdi. Güneş henüz görünmeden, çeşmeden alınan suyla, hamur mayalanır ve iki sac arasında gömbe yaparlardı.  Bu pişirilen gömbeler, tarlaya götürülürdü. Sıcağı sıcağına bu gömbeler, çift sabanının boyunduruğunun ortasında elle parçalanırdı. İlk parçalardan öküzlere verilirdi. Öküzlerin anlından öpülürdü. Gömbeden birazını ufalayarak “karıncalar, börtü böcekler  ve kuşlar yesin” diye talanın dışına serpilirdi. Sonra bu gömbeden pay edilerek, oradakilere ve  komşulara lokma olarak verilirdi. Bu lokmaya da “Loqma -i gaxan” denirdi.

Öküzlerle çift süren evin babası-erkeği öküzleri sala incitmezdi. Onları dinlendirir, yemler ve sulardı. Çift sürerken onlara nazikçe seslenir, onlarla konuşurdu. Onlara verilen isimlerle seslenilirdi; “Ha bawémin, ha Boro, ha qéro vs.” diyerek, onlara adete psikolojik bir  güç verilirdi. Öküz, boğa < Ga tarım toplumunun en değerli varlığıydı.

Hurrilerdeki fırtına tanrısı Teşşup’un Boğa ile simgeleştiği ve bu bağlamda, aynı coğrafik alanda (Suriye Toroslar kavisinde) ve fırtına tanrısı Teşşup’un kutsanan boğaları vardır.  Araştırmacı Tori’nin aktardığına göre, Örneğin “Malatya’nın Fırat yakınlarında ve Kayseri İmamkulu’nda bulunan bir kaya kabartmasında fırtına tanrısı Teşşup kutsal boğaları ile görülüyor. Bu tabletten okunan bir duada “Şerri tanrım boğa, senki Hatti ile fırtına tanrısının huzuruna çıkıyorsun…“ (Tori, 1998: 26, 27).

Çoğu kabartmalarda Teşşup, onu taşıyan arabanın önüne koşulmuş boğalarla tasvir edilmektedir. Aynı zamanda Teşşup; boğanın üzerinde ellerini açmış şekliyle de betimlenmiştir. Bununla birlikte bir çok kaya kabartmalarında boğanın kutsandığı anlaşılmaktadır. Yine Tori‘nin çalışmasında “Hurri şehirlerinden Nuzzi (Kerkük yakınlarında) bir çift tapınak yapılmıştı…Nuzi’deki saray tapınağının duvarındaki  resimlerinden anlaşıldığı gibi, en önemli tanrılar boğa, inek ve dana resimleri ile simgeleniyorlardı. Tanrı Teşşup “boğa”, Tanrıça Hepat “inek” ve bunların oğlu Tilla “dana” ile simgelenmişlerdi“ (Tori, 1998: 34). Asur krallarından olan III. Tiglat-Pileser’in (745-727)  oğlu olduğu sanılan II. Sargon‘un (MÖ.722-705) sarayındaki taht odasının ana kapısını koruyan, iki kanatlı boğa figürlerini betimleyen kabartmalar günümüze kadar gelmiştir.

Boğa üzerinde duran Hurri, Hitit, Urartu Tanrısı Tanrı Teşup/ Teşiba

Yol’un Ozanları arasında öküzü en sade ve kutsi bir yaklaşımla dile getiren Pir Sultan Abdal (1480-1550)  şöyle anlatır.  “Dağdan kütür kütür hezen indir/ indirir de ateşlerde yandırır/ her evin devliğin öküz döndürür/  irençberler hoşça görün öküzü. Öküzün damını alçacık yapın/ yaş koman altında kuruluk sepin/ koşumdan koşuma gözlerin öpün/ irençberler hoşça görün öküzü. Pir Sultan’ım der ki kaynar coşunca/ tekne hamur kalmaz ekmek pişince/ adem at ‘öküzün çifte koşunca/ irençberler hoşça tutun öküzü.”

Sümerlerde Öküzle-sabanla çift sürenler

 Yukarı Mezopotamya’da, Zagroslarda gerçekleştirilen ilk tarımsal faaliyetlerin başına Ga < öküz gelmektedir. Bu vesileyle Aşağı Mezopotamya’da, Basra körfezinde  yerleşen Sümerler, Zagrostaki bu tarım toplumuna  “asil, onurlu “anlamlarına da gelen “Ar, Ari, Arya” demişler.  Antik çağlardan beri Boğanın simgeselliği bir yana, Öküz tarımsal toplumun en değerli hayvanlarının başında gelir. Çiftçi ile tarlası-ürünü arasındaki tek vazgeçilmez aracıdır. Meselâ Zerdüşt inancında çok kutsaldır. Zerdüşt; çiftçiyi iyilik ile eşdeğer görür. Ona göre iyilik, çiftçilerin en değerli hazinesidir. Gerçek dindarlığın, üretmek olduğunu belirtir. Zamanın tek üretim aracı ise Boğa/öküz ile sürülen tarladan elde edilen üründür. Adem’in ilk çiftçi olduğu ve öküzleriyle çift sürdüğü anlatımlarıyla, kutsal metinlerde, Öksüz’ün yeri iyice belirginleşir. Buğday’ın yani Xenim/Génim’in toprağa düşüşü ve topraktan gizlenerek mayalanması, öküz sayesinde gerçekleştirilmiştir.

 Gaxan Orucu/ Roci  a Gaxan

Işık Tanrısı Mitra’ya adnmış bir bayram olarak da telakki edilen Gaxan; Aralık ayının son haftasında  (21 Aralık) üç gün tutulan orucalar taçlandırılır. Bu oruca; Roci a Gaxan/Gaxand adı verilir. Gerek orucun başladığı Salı < Duşemi sabahında ve gerekse orucun bitimi olan Perşembe < Pençşemi < yevara İni’de, hem Ganğan’da ve hem de Xızır’da evin Kevanisi < Hanımı < Anası çok önemli bir ayin gerçekleştirir. Sabahın erken saatinde kahni-kani / çeşmede yada yakın bir su kaynağında, nehirde, derede aldığı bir tas suyu bazen sade ve bazen de tuzla karıştırarak evin her tarafında, hayvanların bulunduğu ahır’a elleriyle, dualar eşliğinde serper. Bu ayinle, evin bolluk-bereketli bir tarımsal yılın daha geçirilmesi, hanenin kemgözden-nazardan korunması dilenir. Kısa bir not düşmeden geçmeyelim; Evin Hanımı < Anası yani Kurmanci dilindeki “Kevanisi“ ile Su’yun aktığı göze olan çeşmesi, yani Kahni“ si arasında bolluk ve bereket Tanrıçası “Anahita“ bağlamında derin-gizemli bir ilişki söz konusudur.

Gaxan’da da tıpkı Xızır’da olduğu gibi Oruç, Salı/Duşem gününde başlar Perşembe/Pençşem gününde biter. Bu gece Rehberlerin, Pirlerin yada Dervişlerin icrasıyla evlerde Cemler/Civatlar bağlanır. Orucun  açılmasına Müslümanlarda olduğu gibi “iftar yemeği/iftar açma“ denmez, “Roci Wekirin/Roze vetene“ tabiri kullanılır. Roci wekirin tanımındaki “wekirin < açmak“ fiili; hakka yürüyen canın 3 gün sonra ve yine 40. Günde verilen yemeği için de “Dev/Fek wekirin“ tanımı aynen kullanılır. Zira Alevi inancında oruç tutmak sadece günlük aç kalmakla eşdeğer değildir. Bir bütünsellik içinde insanın bütün dış etkenlerden arınması anlamına gelir ki; bu da “ölmeden önce ölmek“ manasıyla anlam kazanır. Bu durumu en iyi anlatan ise  Ağız açmak < Dev wekirin kavramıdır. Bir nevi “ölmeden-ölenin yeniden dirilmesi“ demektir. Ölmeden ölmek; ilahi ruhun yaşadığı kirletilmiş bedenin her an terbiye edilmesi ve yeniden özgürleştirilmesi manasındadır. Felsefi açıdan bu kuramsal yaklaşım, inancın temel dizgelerinden birisidir.

 Mekanın Zamanında Gaxan

Bazı yerlerde farklı günlerde de kutlanan Gaxan günleri, toplamda 40 gün sürer. Alevilikte-Réya/Raa Heqiye inancında farklı ayinsel süreçleriyle kutsanan 40 rakamı, dikkat edilecek olursa burada da göze çarpar. Zira Gaxan’ın başlamasıyla birlikte Derwéşler; 40 günlük bir çile yoğunlaşmasına başlarlar. Bu çilenin bitimi Xızır’la sonlandırılır. Gaxan, Xızır, Heftémal törenlerinde Derwéşler, ibadet sırasında temburları eşliğinde doğaçlama olarak Xızır başta olmak üzere kutsal Ocak evliyaların adları zikredilerek “Kılamé Heqiye < Nefes, deyiş, beyt“ söylerler. Buna aynı zamanda “Weng Haq dayene  < hakka ses verdi, hakka seslendi, Hakkı çağırdı“ da denilir.

Son yıllarda Gaxan kültünün Ermenilerden kaldığı söylense de, hakikatte bunun aslı yoktur. Ermenistan’da böylesi bir kutlamayla karşılaşılmaz. Fakat coğrafik dağılım itibariyle Ermenilerin geçmişte, özellikle Hıristiyanlık’dan önce, Zerdüşti felsefeyle içli-dışlı olduğu anlarda, bu kutlamayı yapmış olmaları ise gayet normaldir. Zira bu bayramsal şölenin kökleri değişim-etkileşim haliyle taa Zerdüştlüğe kadar gider. Esas itibarıyla  bu kalıtsal geleneğin; dünyanın – evrenin yaratılışıyla da biraz bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır.

Yine  son yıllarda Gaxan’ın “Türklerin Orta Asya’daki eski inançları arasında yer aldığına” dair verilen bilgilerin, söz konusu Kürt Alevilerinin Gaxan’ıyla uzaktan yakınandan hiç bir ilgi-alakası yoktur. Zira Kürtlerin yaşattığı Gaxan, kendi coğrafyalarına, dillerine, sosoyo-kültürel genlerine özgü  bir köklü gelenektir. Yukarı Mezopotamya yaratması olan bu Aryenik gelenek, aynı zamanda tarım toplumunun açığa çıkardığı bir gerçekliktir.

Bilindiği gibi, Tevrat’ın Yaratılış (Tekvin, Başlangıç) bölümünde Tanrı, evrenin, dünyanın yaradılışını 6 günde tamamladı ve 7. günde istirahata çekildi. Yani; Tevrat’ın 1. Bölümü olan Yaratılış kitabında: “(…) 2: 1 Gök ve yer bütün ögeleriyle tamamlandı. 2: 2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi“ (Tevrat, 2008), diye yazar.

Yine İslami geleneğe ve Kur’an daki bir çok ayette tıpkı Tevrat’ta olduğu gibi  Tanrı; Dünyayı 6 günde yaratmıştır. Örneğin Hadid Suresi 57/4. Ayetinde “O Allah ki gökleri ve yeri altı günde/evrede yaratmış, ayrıca bütün varlıkları hükmüne boyun eğdirip kainatta mutlak hükümranlık kurmuştur.“ diye belirtilmiştir. (-Gerçi burada bu kelamı eden, Tanrı mı yoksa elçisi Muhammed ‘mi biraz muallakta kalmış ama sonuç itibariyle ayet ortadadır!)

Fakat bu anlatımlardan da asırlar önce aslında Zerdüştlere (-yaklaşık MÖ 6. yüzyıldan MS 7. yüzyıla kadar) göre yani  Mazdeist gelenekte de Tanrı Ahura Mazda; dünyayı 6 aşamada yaratmıştır. Bu altı aşamanın genel adı ise “Gahenbar“ yada “Gehenbar/Gehenbâr“ olarak belirtilir. Öyle ise “Gehenbâr“ Kürt Alevilerde kutlanan “Gaxan“ arasında bir ilişik bağının olup olmadığına kısaca bakmamız gerekmektedir.

Gaxan Zerdüşti Bir Gelenek midir?

Eski Zerdüştilerde evrenin-dünyanın yapılış aşamaları şu simlerden oluşmaktadır. Birinci Gahenbâr/Medyozerm, İkinci Gah/Medyoşem, Üçüncü Gah/Pedisheh, Dördüncü Gah/ Eyaim, Beşinci Gah/Medyarim, Altıncı Gah/Hemaspehmedim (Yıldırım, (2012: 500) aşamalarıdır. İşte bu altıncı Gah/Hemaspehmedim, (hamaspathmaidyem) Zerdüştlerin kutsal kitabı olan Avestada sözü edilen kutsal bayramdır.

Zerdüştlükteki bu Gahenbâr şölenleri doğaya, hayvanlara saygı amaçlı kutlanan geleneksel bayram aşamalarıdır. Avesta’da; Canlı ve ölü varlıkların koruyucu meleklerinin bir araya toplanması; ruhlar bayramı (Avesta, 2012: 476), olarak anılır. Mesela Visperad 1/2 “İlan ediyorum ki (Yasnamı) Yıllık Festivallere, ayinsel düzenin efendilerine (…) törensel edimlerin özel vakti, törensel düzenin kutsal efendileri Hamaspathmaidyem’e adayacağım“ (Aveata, 2012: 157, 158). denilmektedir. Yine Yasna1/9 da ise “Aşa’nın, Aşa ile kutsanmış efendisi Hamaspathmaidyem için kutluyor ve yerine getiriyorum. Ayrıca bu Yasnayı Aşa’nın efendileri mevsimler için kutluyar ve yerine getiriyorum“ (Avesta, 2012: 179). denilmektedir. Buradaki “Gehenbâr“ın adı, ayinsel bayramın-törenin pratiksel icrası ve kutsi değerleriyle birlikte, günümüz Kürtçesine “Gağan, Gaxan“ olarak yansıdığı anlaşılmaktadır.

Gaxan’da Bara Zeyu / Bara Zeyi

Alevilik ve özellikle de Réya/Raa Heqi (-Hak yol) inancı; Neolitik Çağa ait, Tarım toplumunun yarattığı, İnsan-doğa ekseninde geliştirilen Ari-ahlaki, toplumsal bir örğütlenme biçimidir. Bu vesileyle Kürt Alevileri, kendi ana dillerinde bütün İnançsal bayramlarını doğa < xwaza (-kendinden doğuran) döngüsünde geliştirmişlerdir. İşte bu inançsal bayramlardan birisi de içinde bulunduğumuz bu günlerdeki Gaxan’dır. Khal Gaxan!

Gaxan günleri, farklı bölgelerde değişiklik arz eder. Takvimsel periyoda göre gecenin en uzun günü olan 21 Aralık ayında başlayan ve Ocak ayının sonunu kapsayan toplamda 40 gün süren Gaxan günlerinde; bir çok aktivite gerçekleştirilir. Bu aktiviteler arasında hayat bulan, heyecanlı bir çaba var ki; oldukça çok önemlidir. Bu etkinliğin adı, bölgelere göre farklılık arz eder. Bunun adı “Bar a Zeyi, Pay a Zeyi, Berbu Zeyi, Zeyi“ olarak anılır. Yani; yeni gelinleri ziyaret etme-yeni evlerinde gidip Onları görme ziyaretleri…

Kürt dillerinde; Bar < “yük”; Zeyi < “evden giden gelinler”. Kısmen, “evden gelin giden kızların ağırlığı, yükü, Onların payı-hakkı, onların vefakâr ve saygınlığı “anlamına gelir. Berbu < ziyaretci; Berbu Zeyi < Gelin ziyaretleri. Yada “gelinleri ilk ziyaret edenler”. Ve benzeri anlamları ifade eder. Ayrıca aynı kökten olan Zeynet-e < “kızların, gelinlerin altın süslemeleri” manasına gelir.

Bu vesileyle köylerde; evin erkek gençleri, Gaxan günlerinde; evlenmiş ve başka köylere, evlere gelin gitmiş Kız kardeşlerini, Ablalarını (Xwange), Halalarını (Meté), Teyzelerini (Xalti) ziyaret ederler.

Ziyarete giden bu Berbu Zeyi’ler; Kızkardeşlerine, Ablalarına, Hala ve Tezelerine değerli Gaxan hediyeleri götürürler. Onların hal-hatırı sorulur. Aile düzenleri yerinde gözlemlenir. Buradaki maksat Onlara, eski evleri, haneleri ve aileleri tarafından “unutulmadıkları, özlendikleri“ duygusu his ettirilir. Bu ziyaretin bir diğer önemi daha vardır.

Kız kardeşlerin, ablaların evlerinden ayrılıp giderlerken, rızalıkla dedelerinden, babalarından kalan toprak mirascısı olmadıklarından (-pay almadıklarından) “dolayı, saygılı-değerli oldukları“ onlara ve gittikleri evlerin fertlerine hatırlatılır. Onların gönlü alınır! E tabi burada, ataerkil bir anlayışın hakim olduğu ve dolayısıyla miras’dan kız çocukların “hak sahibi“ olmadıkları anlaşılmaktadır. Burası ayrı bir konu!

Fakat buna karşın “Zeyi“ ziyaretleriyle, evden çıkan kızların “yine de eski evlerindeki haklarının saklı olduğu“ mesajı verilmesi, Onların sahiplenmesi oldukça önemlidir. Bu tür ziyaretlerin içsel barışa katkısı olduğu gibi, Zeyi‘lerin ruhsal gelişiminde pozitif enerji söz konusudur. Ayrıca aileler arasındaki barış ve hoşgörü duygusu böylece güçlendirilir.

Gaxan’da Ortaoyunu Khalık ile Fatık

Köyün gençleri bir araya gelerek köy meydanında, “ortaoyunu“ dediğimiz eğlenceli tiyatrolar sergilerler. Bunların en başlıcası ise değişik isimlerle sergilenen “Khalık ile Fatık“ yada “ Kalo ile Fadike“ oyunlardır. Burada yaşlı karı-koca rolüne girmiş daha çok erkeklerin doğaçlama olarak geliştirdikleri farklı mesajların verildiği oyunlardır. Bu orta oyunda Kalo / Khalo, eski yılı temsil eder. Yine kapı kapı dolaşan gençler, çaldıkları kapılardan yiyecek-giyecek ve çeşitli hediyeler toplarlar. Bu hediyeler daha çok tarımsal (Un, yağ, pestil, ceviz, badem) ürünleridir. Kış-zemehri < zıvıstan günlerinde özellikle fakir ailelerin evlerindeki yiyeceklerinin azalacağı düşünüldüğünde, bu toplanan yiyecekler köyün fakir ailelerine dağıtır. Burada da köyün fakir aileleriyle yapılacak dayanışmanın incitici olmadan, eğlenceli bir uygulamayla hayat bulması gerçekleştirilir. Aslında bu davranış şekli, oldukça çok ince bir düşünce tasarımıdır. Gençler, evlerden topladıkları ürünlerden farklı yemekler-yiyecekler (Pesaré, zirfet, sir-i kodé) yaparak yerler. Bütün bunları yaparlarken de sazlı-sözlü, davullu-zurnalı halaylı eğlenceli anlar yaşarlar. Ayrıca toplanan nohut ve buğdaydan hedik pişirilip şenliğe katılanlar arasında pay ederler. Herkes biri birine “Gaxanınız Kutlu Olsun! Gaxanê Sıma Bımbarek Bo ! Gaxandê we bımbarek bıwi.“ diyerek, iyi dileklerde bulunurlar. Gaxan’da yapılan bütün bu etkinliklerin, yeni yılda bolluk ve bereketin olmasına, sosyal-kültürel dayanışmanın güçlenmesine yönelik ortakçı tarım toplumunun faaliyetleri olarak düşünülmelidir.

Hak ile kalın.

Bibliyografya

AVESTA, Zerdüşt, (2012) Avesta Yay, İst.
GEZİK, Erdal & ÇAKMAK, Hüseyin, (2010) “Raa Haqi – Riya Haqi. Dersim Aleviliği İnanç Terimleri Sözlüğü“ Kalan yay. Ank.
DULKADIROĞLU Hıdır, “Varolduğum Topraklar, Dersim, Kalan Yay. Ankara, 2013: 107-110.
MUXUNDI, Seyfettin, “Dersim’in Kutsal Hayvanı: Ga (Öküz) Munzur dergisi, 2003/1-sayı: 13, sayfa 25-41.
Sitchin, Zecharia (2001),  “12. Gezegen“  Ruh ve Madde Yayınları İstanbul, Çeviren: Yasemin Tokatlı
TORÌ/ M. Kemal Işık (1998) “ Kürtlerin Din Kültürü Tarihi“  Berfin yay. İst.
YILDIRIM, Nimet (2012) “İran Mitolojisi“ Pinhan Yay. Ist.
Ek Kaynaklar
Altunay, Erhan, (2015) “Paganizm-I Kadim Bilgeliğe Giriş“ Hermes yayınları, İst; Altunay, Erhan, (2015)
Altunay, Erhan, “Paganizm- II Mezopotamya Mısır “ Hermes yayınları, İst;
BİLGİN, M. Sıraç, (1995) Zarathutra (Zerdüşt), Berfin Yay.1. basım, İstanbul
  1. Herczeg, (1992), “Paganlar“ MEB, Ank. Çeviren Sadrettin Karatay;
Marc Augé (2010) “Paganizmin Dehası“ Dosy kitabevi Yayınları Ank. Haz. Erkan Ataçay; İznik, Erkan, “Pagan dünyadan Hıristiyan dünyaya geçiş döneminde Anadolu’daki merkezler arasında yaşanan sorunlar: Nakolea-Orcistus örneği“  XVI. Türk Tarih Kongresi, I. Cilt. Ankara, 20-24 Eylül 2010, kongreye sunulan bildiriler. sayfa 115-144;
Gündüz, Şinasi (2005)“Anadolu’da Paganizm Antik Dönemde Harran ve Urfa“ Ankara Okulu Yayınlan Ankara;
Michael  Lecker,(1995)“ Muslims, Jews and Pagans“. Studies on Early Islamic Medina, Leiden E.J. Brill Leiden, New York.
Yalgın, Erdoğan, (2016) “Desim’in Gizemli Tarihi- I“  Fam yay. İst.
Yalgın, Erdoğan, (2023)”Kürt Aleviliği- Réya/Raa Heqi İnancı I.” Fam yayın. İst.
Yalgın, Erdoğan, (2023)”Kürt Aleviliği- Réya/Raa Heqi İnancı II.” Fam yayın. İst.
Esra Çiftçi, Erdoğan Yalgın ile söyleşi; “Alevi Kürtlerin yüzyıllardır devam eden yılbaşı ritüeli: Gağan“ Alevi Kürtlerin yüzyıllardır devam eden yılbaşı ritüeli: Gağan (artigercek.com) ve Alevi Kürtlerin yüzyıllardır devam eden yılbaşı ritüeli: Gağan – Dersim Gazetesi, erişim tarihi: 06.02.2023

Kürt Alevilerinde, Rêya/Raa Heqî inancında Ga, Gaxan’a ilişkin bazı veriler
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
BEDA